kültür ve turizm bakanımız. zaman zaman başbakan tarafından hayli zor durumlarda bırakılır. eski chp'lidir.
efes kazılarında avusturyalı arkeologların karşılaştıkları bazı zorluklar onun yardımıyla aşıldığı için avusturya büyükelçiliği tarafından "büyük altın Şeref madalyası " verildi kendilerine.
türkiye... nasıl bir tezatlar ülkesiyiz biz yarabbim.
Ülkemizin kültür ve turizm bakanımız efes kazıları nedeniyle avusturya yetkilileri tarafından ödüllendiriliyor. ama ülkemizde kazı başkanı olan tek bir türk arkeolog yok. daha doğrusu bir tane vardı. allianoi kazı başkanı ahmet yaraş. allianoi şimdi kah toprak kah sular altında kaldığı için ona da ne oldu bilmiyorum. başbakanımız marmaray kazıları sırasında ortaya çıkan tarihi ve kültürel eserleri önüne çıkan engeller olarak görüp sitem ederken kültür bakanımız bu eserleri gün ışığına çıkaranlar tarafından ödüllendiriliyor.
ertuğrul günay'ı tebrik ederiz ama ülkemizde yapılan 400 kazıda neden bir türk arkeoloğunu kazı başkanı olarak göremediğimizi de açıklarsa...
mostralık olarak oy getirir zehabıyla akp'nin izmir'den milletvekili adayı gösterdiği, aynada kendisini görememe lanetini üzerinde taşıyan bir kapıkuludur.
son derece mütevazi(!) şahsiyet, seçimlerden sonra bakanlığı bırakabileceğini açıklamıştı, o derece mütevazi yani, yaa sayın rte zaten bu değerli(!) sosyal demokrat kardeşini şimdi izmir'in başına bela ediyor hani fıkrası da vardır, parti genel başkanı hiç bir varlık gösteremeyecekleri bir kente milletvekili adayını yollar, toplumun nabzını tutmasını, kulis yapmasını ve kendisine rapor vermesini ister, kentteki durumu gören vekil adayı çaresizlik içindedir, genel başkan arar kendisini durumu sorar, ancak sonuçta siyasetçi olacacağı için [siyasetin sermayesinin yalan söylemek olduğu teziyle] başlar sıkmaya;
-burada süperiz sayın genel başkanım, kesin tulum çıkarırız... der
genel başkanın ödülü gelir hemen değerli siyasetçiye;
-seni oradan listenin son sırasına aday yazıyorum, madem tulum çıkaracağız senin vekilliğin de şimdiden hayırlı olsun...der
kendisi candır.üyesi olduğu partiyle hiç bir alakası olmadığını besbellidir onun kumaşı çok farklı.bu yüzdendirki böyle donanımlı,halkıcı bir adama turizm bakanlığını verilmiştir.kendisinin de dediği gibi bu insanlara hizmet etmek isteniyorsa bir mevkide olmak gerekir.
bir halttan haberi olmayan bu ülkenin yüz karası kültür ve turizm bakanıdır. 5 saat kadar önce "Devlet Sanatçıyı Daha Çok Destekleyecek" derken partisinin bir numaralı adamının kızının yaygaralarından ötürü önceki demecinin aksine 5 saat kadar sonra devlet tiyatroları için "Devlet hala bu kurumu taşımak zorunda mıdır? " diyebilen haysiyetsizin tekidir.
ak parti'nin karizmatik bakanlarından sadece bir tanesi. sosyalizmi türkiye'de en iyi temsil eden şahıs. ayrıca sosyalizmi türkiye'de en iyi ak partinin temsil ettiğinin göstergesidir.
sümeyye üzerinden rte ye yaranmaya çalışan bakan.
ilk beyanat " devlet tiyatroları kapatılabilir"
ikinci beyanat " ben öyle birşey demedim"
tabi tiyatroda cak cak sakız çiğnenmez kızım demek sağlam maça ister değil mi sayın bakan?
"izmir'in roma gibi antik ve turistik bir şehir olmasını hayal ediyorum" diye cevap veren bakan.
e iyi de abi; daha bir kaç ay önce allianoi sular altında kalırken, üzerine beton dökerken, "1000 yıldır toprak altında, 50 yıl daha toprak altında kalsın, ne var" demiyor muydun?
böyle mi izmir roma olacak, bu zihniyetle mi? bu ne diyet, bu ne turşu? artık milleti aptal yerine koymayın diyorum.
oktay vural' ın " halka kese dağıtıyor." ithamı ile ilgili, " bunların aklı fikri parada. güya keseye altın koyuyormuşuz, bakın işte halkımıza flash bellek dağıtıyoruz bu keselerle." diyerek karşılık veren ve bunu da yaparken elindeki flash belleği gösteren kişilik.
1-) neden halka bir şey dağıtma ihtiyacı duyuyorsunuz ?
2-) bu flash bellekler neden kesede dağıtılıyor ?
3-) oktay vural "altın" gibi bir sözcük kullanmadan, neden altın dağıtmıyoruz diyorsunuz ?
4-) o flash belleklerin içerisinde ne gibi dosyalar var ?
5-) haydi keselerde flash bellek dağıttınıza inanalım. flash bellek ne allah' ını seversen ya ? çay, şeker, un ve kömürü anladık da, flash bellek nedir yahu ?
bu yıl 8'incisi gerçekleştirilecek türk-yunan forumu'na katılmak üzere yarın yunanistan'ın başkenti atina'ya bir ziyarette bulunacak kültür ve turizm bakanı.
geçtiğimiz günlerde mküden fahri doktora ödülü alan bakandır. şöyle güzel de bir yazı mevcuttur:
--spoiler--
bakan günaya verilen fahri;doktora tartişma yaratti
hatay / mustafa kemal üniversitesi tarafından geçen hafta içerisinde kültür bakanı ertuğrul günaya verilen fahri bilim doktorası ünvanı hem akademik çevrelerde hem de kamuoyu nezdinde tartışma yarattı. bilim çevrelerinin tepkisini üzerine çeken doktora takdimi, kamuoyunda ise üniversite olgusunun yeniden tartışılmasına sebep oldu...
mkü cephesinden; valla billa işin aslı öyle değil yaaa :(
kültür bakanı ertuğrul günaya fahri bilim doktoru ünvanı verilmesi ile ilgili iş işten geçtikten sonra beyanat veren mkü yayukam (yanlış anladılar yaa...uğraşma kalsın araştırmaları merkezi) müdürü doç. dr. sıtkı siyrildi şunları söyledi: şimdi muhteremler, valla billa yanlış anladınız siz olayı, onlar da yanlış anlamışlar...biz lokalde oturuyoduk bu besyonun hocalarıyla halı saha maçından sonra, yenilmişiz bi de, adamlar topçu abi napsan da bir yere kadar yani, neyse uzatmayayım, bu bakan çıktı tvye, kültür mültür derken ipin ucunu kaçırdı yine, ne konuştuğu belli değil zaten, dolaylı tümleç öznenin yerinde yüklem desen cümle dışı unsur, o derece yani... dedik, yazık la bu adama da, koca üniversiteyiz, hastane mastane tonla para gömmüşüz di mi! akademisyen arkadaşların da gazıyla ben bir faks çekmiş bulundum o akşam bakanlığa, hani bakan beyin durumu iyi değil, isterseniz biz bi doktora gönderelim hayrına, araştırmanın zekatı olsun yani dedim...sonra muhterem, bakanlıktan sabaha cevap geldi: siz zahmet etmeyin biz gelir alırız dediler. nası yani lan dedik önce, sonra, çok da üzerinde durmadık yani, dedik la bakanı ne ki, gerisi ne olsun...derken gün gün oldu, bir faks daha...neymiş: bakan bey doktorasını almaya gelecek! hay dedim sizin beyin-omurilik sıvınızı...ne dedik, ne anladılar...i̇hale yayukama kaldı yine...eh koca bakan, gelme de diyemezsin...neyse; sığır yetiştiriciliği ve süt verimi konulu bir doktora tanzim ettik de, sıkıştırdık araya...hey allahın yauv, doktora gönderelim diyoz, doktora almaya geliyorlar, anasını satıyim....
genç akademisyenler rahatsız!
bakan günaya verilen fahri doktora, doktorasını alana kadar anası dini ağlamış genç akademisyenler cephesinde de tartışma yarattı. o sınav senin bu sınav benim 10 senedir kanguru gibi zıplıyoruz....alesiydi üdesesiydi not ortalamasıydı...bir doktora kolay alınmıyor hemşerim...bu yola beraber çıktığımız onlarca arkadaşımız telef oldu, askerlikti, evlilikti, kapesesesiydi derken tel tel döküldü hepsi...ulan hepsini geç, saçımız döküldü bu yaşta saçımız, antidepresan manyağı olduk...doktora bakanın değil görenin hakkıdır! diyen genç akademisyenler; tepki olarak toplu dilekçe mi yoksa toplu intihar mı daha etkili olur tartışması içinde...toplu i̇ntiharı savunan grubun sözcüsü dr. hale bahtsizlar ise; bi bak yaa bi bak, şu halime bak...46 beden oldum, obsesif oldum, manyak oldum, biolojik saatim bozuldu bu doktora için...sorun sıtkı hocaya söylesin! doktoramı onun yanında yaptım. 4 yıl çişe tuttum ben onun çocuğunu, 4 yıl! tuvalet eğitimini alamadı gitti babası kılıklı...bu süre zarfında kuzenim evlendi, alt komşunun kızı evlendi, yurttan bütün arkadaşlarım evlendi, babam bile 2. defa evlendi...ben! ben naptım! ben, 4 yıl boyunca yayukamda sıtkı hocanın arkasını topladım...lanet olsun yaaa!!! şeklinde görüşlerini belirtti.
adıyaman üniversitesi karardan memnun: sarhoştuk hatırlamıyoruz!
2009 yılında, bakan günaya, ilk fahri doktorasını vermiş bulunan adıyaman üniversitesi ise durumdan gayet memnun. heheheheh * artık rencide olma sırası onlarda diyen adıyaman üniversitesi yetkilileri vakayı adı-yörem çiğköfte salonunda verdikleri partiyle kutladılar. üniversitenin personel daire başkanı abuzer cümbüş iki halay arasında soluklanırken, soruları da cevaplandırdı. şimdi ağam, gene böle içiog bi akşam... dedik bi üniversite havasına neyim bizim de girmemiz lazım artık...nedek nedek, doktora verek dedik. ben tabi takdirname gibi bişey sanoom bunu da...önce bu bakan davutoğlunu düşündük, efendi adam yani de mi ya... sorduk, onda 2 tane varmış zaten doktoradan...ben de hep kahtalı mıçeye bi güzellik yapmak istemişimdir, olmayınca, o da kültür adamı bu da kültür adamı dedik bakan günaya verdik işte...aslında sarhoştukta tam hatırlamıyom, yalan olmasın, bele siyaset bilimi-onursal doktorası gibi bi şeydi...pehh, ne anlarız la biz siyaset biliminden, doktoradan filan...bizim coğrafya bölümüne sorsan malatyayı göstermez ha...ben de zaten eski merkez lisesi müdürüydüm...ey hadi, size doyum olmaz, ben halaya dönom...daha gerisini de hataydakiler düşünsün... bu sev--dalar boşuunaaaa le, bu seevdaalar booşuna, delalııım, delalıım, delalııım ammmannn
not: haber metni külliyen yalandan ve dolandan ibaret olup, her hal ve şartta inkar edilecektir.
nota nota: keşke, bakan günaya verilen doktora da yalan olaydı...aaaah ah
--spoiler--
"yüzlerce vatandaşımız canını yitirmişken biz neden bir resepsiyonda buluşmadık, elimizde kadehlerle kahkahalar atmadık diye bir tepkinin dillendirilmesini anlayamıyorum."
demiş.
arkadaş herhalde bu kutlamaları elinde kadehlerle kahkaha atmak sanıyor.