ersin karabulut

entry333 galeri11
    183.
  1. içtenliğine inandığım yazar çizer insan. bu arada sandık içine devam ediyor.
    2 ...
  2. 182.
  3. sandık içinde son zamanlarda sıçmış ve gereği olarak "sevgili günlük" adlı bi çizgi diziye başlamıştır.
    1 ...
  4. 181.
  5. çizgilerinin kalitesi giderek muhteşem olan karikatürist. gerek insanları gerek nesneleri, ev halleri, hele sokakları sulubaya tablo gibin. çok özen gösterdiği belli. ersin karabulut çizimleriyle açık ki bir kariktüristten daha fazlası. daha önceki bir entryde de bahsedildiği üzere mutlaka başka alanlarda "sanat" ını göstermeli. bir sergi açsa mesela. karikatür haricinde kişisel çalışmaları olsa gerek, onları sergilese bir şekilde. tarzı ekolü nedir görsek. suluboya mı, yağlı boya mı, kara kalem mi çalışıyor, izlenimci mi, pop art mıdır ne bileyim sürrealist mi merak etmemek elde değil.

    ayrıca kendisi bence paçasını okuyucuya fazla kaptırmış durumda olmanın sıkıntısını çekiyor gibi. vakti zamanında samimi ve içten olmasının neticesi bu biraz. bazı okuyucular neredeyse istiklal'de görse, ne geziyon lan burda, yürü dergiye çalış, tembeller sizi, bak perşembe dergi çıkmazsa bozuşuruz ha diyecek kıvama gelmiş durumda zira. ha bu anlamda çizer ile arasına sınır koyamayan ve gerçeklik kaybı yaşayan kişiler olabilir, yapacak birşey yok onlar için ama kötüsü ersin karabulut'un bunlardan etkilenip açıklama yapma çabası. işi bu anlamda zor. aldırsa yaranamıyor, aldırmasa dötü kalktı deniyor.
    her neyse zamanla aşacak, kendini korumayı öğrenecektir. ya da bunlar benim saçma izlenimlerim olup gerçekte öyle de bir durum yoktur.
    1 ...
  6. 180.
  7. güzel sanatlara hazırlanırken çizimlerine bakarak sabahladığım yarmış çizer.vakti zamanında bi yakınım aracılığıyla kendisinden imza istemiştim.müsvette bi kağıda küçük bişeyler karalayıp imzalamış.kağıtta önceden kalma "the can me but the see can me war" yazıyodu.gözünden kaçmış sanırım.
    1 ...
  8. 179.
  9. 178.
  10. okuruna mektup yazıp, derginin gecikme nedenini samimi bir dille ifade etmeye çalışmış, başarılı karikatürist.

    "Sevgili okurlar. Derginin gecikmesiyle ilgili bişeyler söylemek zorunda hissettim artık. Biliyosunuz derginin üzerinde perşembe yazıyo, biz tutup cuma filan çıkabiliyoruz. Eminim ki bu durumdan rahatsızsınız, bayiye gidip dergiyi istediğinizde gelmedi yarın gelir cevabını aldığınız zaman küfrediyo bazılarınız. Elbette ki süreli bi yayın çıkartıyosanız gününde çıkmanız gerekir, bu konuda savunulucak bişey yok. Ben sadece bi açıklama yapmak istedim. Çünkü umursamadığımızı zannetmenizi istemiyorum. Durumun farkındayız ve çözmeye çalıştığımız en büyük problem de bu zaten.bu nasıl bi problem olabilir ki? diye düşünülebilir. Ama oluyo işte. Birimiz hasta oluyo, bi başkası sevgilisiyle ayrılıyo, başka biri bi yakınını kaybediyo filan derken, bi şekilde çizemeyebiliyo köşesini. Ve köşesini çizemeyen ya da yazamayan kişi için bu büyük bi üzüntü sebebidir her zaman, bütün hafta dergiye bile bakamaz.

    Bunları eksikliklerimizi meşru göstermek amacıyla söylemiyorum, durumun farkında olduğumuzu bilin diye söylüyorum. Manitayla buluşucakken buluşma yerine geç geldiğin zaman manitanın bütün triplerine rağmen nolur kızma gel öpiyim affet beni; dersin ya o hesap. Tek istediğimiz, yapabildiğimiz en iyi dergiyi yapmak. Uykusuz nasıl ki bayideki kuşe kağıtlı, içi reklam dolu şıkır şıkır yakışıklı dergiler gibi değilse, içindeki adamlar da aynı öyle işte. Siz de noolur darılmayın bize. Çünkü bu iş de her meslek gibi öğrenilen bişey, biz de gec kalmamayı öğrenicez bi şekilde.

    Bi de bu hafta fiyatta artış oldu onu da farketmişsinizdir. Çoğunuz öğrencisiniz, bu 25 kuruşluk artışın sizi zorladığı zamanlar da olucaktır, tahmin edebiliyorum (kendimden hatırlıyorum hatta. Lisedeyken Leman mı alsam yoksa açmayla ayran mı alsam hesabı yaptığım günler oluyodu) ama mecbur kaldık. Çıktığı günden itibaren 2 sene boyunca fiyatını değiştirmeyen tek dergi belki de biziz. Oysa 2 yılda çok şey oynadı. Kağıttı, baskıydı, dağıtımdı, uçaktı, kamyondu derken toplamda deli bi masraf çıkıyo ortaya. sizin bunları bilmeniz ve hesaplamanız gerekmiyo tabi o ayrı.

    Ben aslında bu haftaki dergiyi hazırlarken bu yazıyı dergiye koymak üzere kısa bi not halinde yazmıştım, ama ;haftaya geç çıkmıycaz diye söz verebiliyo muyuz? Veremiyoruz. O zaman niye böyle bi yazı koyalım ki? türünden bi konuşma geçti aramızda. Açıkçası ben koyalım istiyodum. Sonra biraz da karambole geldi tekrar düşünemedik, kaldı öyle. Ben de siteye yazıyım bari dedim. Ama bu yazı benim şahsi düşüncelerimden oluşuyo tabii sadece. Zaten kaç kişi okuycak bilmiyorum, günde 2000 kez filan giriliyodu galiba, öyle bişey.



    Uykusuzun ilk sayısındaki köşemin sonuna baktım da, orda ;acaba bu derginin 7. Sayısını da alıcak mısınız? gibi bişey söylemişim. 100 hafta geçmiş aradan. 100 sayıdır bizi yalnız bırakmadığınız için ben çok mutluyum. Bu dergiyi hazırlamaktan, hazırlarken hayatımızın büyük kısmını harcamaktan da gayet memnunuz. inşallah daha da güzel dergiler yaparız. Başta söylediğim gibi bu yazıyı gecikmemizi normal göstermek amacıyla yazmıyorum, sadece diyalog kurmak, bişeyler söylemek istedim, biraz daha iyi anlayabileceğinizi düşündüm. Evet böyle düşündüm. Bu kadardı söyliyceklerim. Görüşürüz."

    düdüt: mektubu olduğu gibi aktardım yazım yanlışının vebali karabulut a
    2 ...
  11. 177.
  12. bir gün karşısına geçip kendisi deli edeceğim insandır.

    (ben)+ ne iş yapıyorsunuz?

    (O)+ karikatüristim.
    (ben)+ olsun ya...
    .........

    severek okuyoruz.
    2 ...
  13. 176.
  14. bundan tee ne zaman önce, yağmurlu bir günde, beyoğlu'nun ıslak caddelerinde yanından geçme mutluluğuna eriştiğim kişi. "yanımdan geçti yanımda geçti. bunca insan varken benim yanımdan geçti." nidalarıma sebebiyet vermiş, "o da beni seviyooo" çocukluğuyla şahsımın gtünü tavana değdirmiştir. sevilesi çizer, hasta olunası insan; ruh eşi.
    1 ...
  15. 175.
  16. bu aralar sevgili günlük diye bir şeye sardı. gizemli bir şeyler yapıyor. yapmasın, sandık içi candır.
    2 ...
  17. 174.
  18. Okurken hayvan gibi gülmeme sebep olan genç çizer. (bkz: Sandık içi) sevgili günlükte tarzını biraz olsun değiştirmiştir.
    0 ...
  19. 173.
  20. sandık içindeki hikayeleriyle hem güldüren, hem bizi geçmişe yollayan uykusuz dergisinin karikatüristi.
    1 ...
  21. 172.
  22. çizgi konusunda resmen ilham veren, ayrıca bence her çizdiği köşe ayrı bir iyi olup, çok da kötü veya fazla eleştirilmeyi haketmeyen iyi bir çizer.
    0 ...
  23. 171.
  24. içtenlik anlayışının sorgulanması gereken insanlarca "samimiyetsiz" olarak etiketlenen çizer.


    seneler önce köşesinde, söyleşilerde konuşamadığını yazdı diye, hiç konuşamayacak sanılmıştır. "ee bu hani kekeliyordu, konuşamıyordu." deyip onu yalancılıkla suçlayan insanlar olmuştur mesela. bilerek tutukluk yaptığı zamanlar olduğunu itiraf etmiştir.

    çoğu insanlara tarafından beğenilmeyen filmleri sevdiğini o an için söyleyemeyip, köşesinde söylemiştir. metrodaki kayan bandın onu heyecanlandırdığını ama sırf artist duruşunu bozmamak, sakin görünmek için çok sıradanmış gibi davrandığını söylemiştir. iri yarı bir adam tarafından öldüresiye dövüldüğünü köşesinde anlatmıştır. kendisini, hikayelerine sığdırıp insanlara sunmuştur. küçükken altına sıçtığı olayı anlatmış, yolda dinlediği şarkıya klipler çekip artistik hareketler yaptığını söylemiş, "aa aynı ben" dedirtmiştir. sırf buldukları her şeyi dibine kadar sömüren insanlar yüzünden, kendini bazen sırf onlar beğensin diye çizerken bulmuştur.

    ne yazık ki, verdiği değer kadarını alamadığını düşünmekteyim. insanların kalplerini başkalarına açmasının çok özel ve önemli olduğunu sanıyorum.

    ve, her bir çizgisi aklımı alan çizerdir. çizmeye, resme yeniden dönmemi sağlamıştır.

    son olarak,

    18 nisan daki imza gününde, memo nun çizdiği bir uykusuz posteri dışında, ersin e ait olduğunu 50 metreden anlayabileceğim bir poster daha almıştım. ama posterin havasını bozacağını düşünerek onu imzalatmak istemedim. heyecandan bayılacak durumda olduğumdan boş bulunup posteri "memo, ersin..." şeklinde devam eden sıradaki masaya sürdüm. ağzımı açmaya fırsat olmadan memo caanım posteri imzalamıştı. sıra ersin e geldi, "bunu ne diye imzalıyoruz?" dedi. eli ayağı birbirine dolaşan ben, "ona gerek yok." deyiverdim. yaptım bunu. başını masum masum eğip "tamam." dedi. yaptığım öküzlüğe mi yanayım, içimde kopan fırtınaları anlatamayışıma mı yoksa o suratını görüp de "oy oy ölürüm sana ben" diyemeyişime mi...

    gidebilirsem eğer bir dahaki imza gününde olayı anlatıp özür dilemeyi düşünüyorum. hatırlamayacak tabi ki ama ben yaptığım hatayı kendimce telafi edeyim de...

    oh rahatladım.
    3 ...
  25. 170.
  26. kendisi sıkı bir frank miller hayranı olup, bunu da çizgilerine oldukça başarılı aktarabilmiştir.. başarılarının devamını en içten duygularımla temenni ederken belirtmek isterim ki başarılarının devamı bizim vazgeçilmez eğlencelerimizdendir.
    0 ...
  27. 169.
  28. çizimi mükemmel olan, ama eski sürükleyiciliğini tamamen yitiren çizer. karikatürist değil; çizer.
    açıkçası eskiden dergiyi alır almaz ilk açtığım sayfa olma özelliğini yitireli çok olmuştu.
    1 ...
  29. 168.
  30. 167.
  31. sandık içini yaklaşık beş yıldır okutan, beğendiren, yetenek abidesi çizer..
    tabi benim gibi 'naif, nazenin' bir halde bilenler için yeni öyküsüne çok hard bir seks sahnesiyle girmesi çarpıcı olma ve ben aslında çok değişik bir adamım kaygısından sanırım..
    çoğu okuru gibi bende beğenmedim elbette sevgili günlüğü..
    hikayeyi çok yavaş işliyor, daha konuya bile girmedi, dağıttıkça nasıl toplayacağını merak ediyorum öyküsünü..
    derginin sıcak, sevimli, neşeli çocuğu bir anda oky-çağan ırmak arası bir yerlere kaydı şaşkınız tabii ki, ama büyük ihtimalle bunuda bir şekilde kotarıcaktır..
    1 ...
  32. 166.
  33. yeni köşesindeki kız da kendini falan anlatmayan çizer. sandık içi'ne ara vermesi çok isabetli olmuştur. daha önce de yazdığım gibi, millet bıktı artık ezik ergen hikayelerinden. ayrıca inanılmaz çiziyor bu yeni çizgiromanını. bu haftaki sayısında figen'in annesi ve bi akrabasının yüz mimikleri inanılmazdır. özellikle annesinin, sondan bir önceki karedeki mimiğini çizebilecek bırakın karikatürist, ressam sayısının sayılı olduğunu düşünmekteyim.
    3 ...
  34. 165.
  35. Pek çoğunun aksine Uykusuz'u aldığım andan itibaren Otisabi'den sonra (arka sayfada olduğundan olsa gerek) dayanamayıp okuduğum Sandık içi'nin mola vermesi ile Sevgili Günlük isimli yeni bir köşe çizen karikatüristimizin bu köşede çizim yeteneğini daha iyi gözler önüne serdiğine inanıyorum. Ayrıca derginin sitesini takip edenler görecektir ki kendisi işin heyecanını ortaya koymak için bir de gölgelendirme tekniğini uygularken adım adım fotoğraflarını çekip yayınlamıştır. ilk kez Uykusuz okumaya başladığım hafta iz kanalında dergi hakkında Belgesel nitelikli bir program yayınladıklarını görünce merakla izlemiştim. Sandık içi benim için yeni değildi fakat köşenin çizeri Ersin Karabulut'u program dahilinde sima olarak görmek beni oldukça heveslendirmiş olsa gerek ki her hafta alıp okumaya başladım mereti. Bu arada kendisinin UzmanTV'de de karikatüristlik hakkında bilgiler verdiği videoları mevcuttur. Sırf Memo Tembelçizer'le olan tatlı atışmalarını takip etmek için bile derginin sitesini takip edesi geliyor insanın.
    1 ...
  36. 164.
  37. yeni köşesini sevdiğim çizer. sandık içi iyiydi hoştu da, bu tür öyküler daha iyi sanki be. ersinden dileğim şu kızın hayatına daha fazla aksiyon ekle. lütfen lan.
    1 ...
  38. 163.
  39. her geçen hafta dahada kötü çizmekte ve okuyucularını sıkmakta olan kişi.
    2 ...
  40. 162.
  41. yeni köşesi ile ilgili bişeyler söylemek için erken de olsa, çizimlerinin başarılı olduğu aşikardır; sandık içine geri döneceğini kendiside yazmıştır.
    1 ...
  42. 161.
  43. kimseye yaranamayan çizer. sandık içi çiziyor; -hep aynı şeyler kardeşim değiştir şunu artık tepkileri... yenilik peşinde oludğunda da; -ulan sandık içi daha iyiydi sanki önerileri.. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık velhasıl...
    6 ...
  44. 160.
  45. birkaç hafta daha bu yeni şeyleri çizecek olan çizerdir.
    0 ...
  46. 159.
  47. kadın hayranlarını sevmesinde bir problem olmayan çizer. henüz evli değil zira.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük