Her yönüyle bana ikizim kadar benzeyen karikatürist. Kitabının ilk baskısı mevcut bende ama imzalatmak kısmet olmadı. Tek farkımız o benden iki yaş büyük.
Tanım: Sandık içi köşesini çizen uykusuz dergisi çizeri.
" keşke hayatında fon müziği olsa" diyerekten beni benden almış, sempatik, çizgisi mükemmel, samimi, ve belki de köşesinde anlattığı hikayeler sebepli insanların kendine çok yakın bulduğu başarılı çizer.
adam 'işte ben' dedirtiyor her defasında.içimizde kalmış pislik egoyu,amansız saf sevinçlerimizi ne bileyim içimizdeki kımıl kımıl şeyi pek bir güzel anlatmıyor mu?sanki yolda görsem normal bir arkadaş görmüş gibi hissedicem.ooo ersin nasılsın bu aralar komşularınla problemin varmış gel bi çay içek anlat derdini dicem yani.
Çizgisi şahane, kendi sevdiği işi yapabilmesini de takdir ediyorum, ayrıca hayatı benimkine acayip derecede benzemektedir, yoksa sen benim yıllar önce kaybolan kardeşim misin? *
pengunende ki günlerini hatta uykusuz daki ilk yıllarını arada özleten yazardır.
ama o da haklıdır hatta bu yüzden bir ara kendisi bile ara vermiştir. ama genede uykusuz alındığında kapaktan sonra ilk açılıp okunulan yoksa hayata küsmeye sebep olan çizerimizdir
ve yaklaşık 2 senedir tüyapta buluşmayı plandığım ama bir türlü olmayan bu sene vize haftasına denk gelsede kısmen herşeye rağmen gitmeye kara verdiğim yazardır.
karikatüristlerin prensi denebilecek insandır.
evi insanı dolapları duvarları otu börtü böceği her şeyi detaylı bir şekilde çizebilen nadir bulunan ve titiz olan genç karikatüristlerimizdendir.
şuanda uykusuz dergisinde çizmektedir ve dergiyi aldığımda ilk açıp okuduğum bölümün sorumlusudur.
hayatından kesitlerini önümüze servis edendir. çizgi kalitesi takdire şayan, bu kabiliyeti asla göz ardı edilemez. kendisiyle yüzleşirmişçesine içini döküyor köşesine. hayatının gidişatına etki edenler, karşılaştığı keskin virajlara ortak oluyoruz. buna binayen de bir muhakeme yapma hissi beliriyor.
sanırım iki hafta önce kaleme aldığı hadise de, çoğu okurunun midesinin kaldırma kuvvetini altüst etti. yaşadığı o tiksindirici deneyim, çoğu okuruna tsunami yaşattı. son haftaki sayıda da vicdan azabı türevinden bir hadiseye değindi. çok cesur ve gözüpek. çekincesiz bir tavrı ve duruşu olması direkt sayfasına yansıyor.
Murat menteş'inkorkma ben varımkitabının orta bölümlerinde geçen ve 2. abdülhamit ile sarayda geçen bir olayın çizimini yapan abimiz. kitabın misafir sanatçısıdır.
her hafta hayatın içindeki ayrıntılardan birini nasıl yakalayıp karikatürleştiriyor diye bana sordurandır. ulan bunun da bir sınırı olmalı. ne zaman köşesini okusam "aa bu benim başıma geldi,"aa bu şunun şunun başına gelmişti" derim. bir olur beş olur ama kaç senedir böyle adam. birçok karikatürcü kadar kolay değil işi.yiğit özgür gibi en azından saçma saçma kelime oyunları yapıp bir de güldürürken düşündürdüğünü zannetmeyen, bilakis bunu bize hissettirendir ersin karabulut.
karikatürü çizgiromana yaklaştıran çizer.vucut ifadelerini müthiş veriyor ama gündem karikatürlerinde pek etkili olmuyor çizgileri.mizaha pek uymuyor galiba.yinede uykusuzun kaptanlarından biri zira alınca direk onun sayfasını açıyorum.
memleketimiz * semalarında * karşılaştığım, sohbet ettiğim hemşerim kişisi. o kadar samimi, utangaç bir insandır ki. annesi babasının yanında olmasının etkisi var mıdır bilinmez. ama bu gece beni mutluluk denizine sürüklemiş şahsiyettir, bundan eminim. *
edit: eksileyen zihniyete akıl sır erdirememek. sevdiğin birini görüp mutlu olmaktan başka bişey yok burda. okadar
baba adamdır.
insanların duygularını bir parça kağıda dökebilecek kadar yetenekli olan karikatüristtir kendileri.Şuan uykusuz dergisinde sandık içi adlı kendi bölümünde her hafta karikatür yapmaya devam etmektedir.
az önce benim ofisimdeydi. başta ne güzel muhabbet ediyorduk, ona karikatür dünyası hakkında vaaz veriyordum, baktım başladı ileri geri konuşmaya, yok abi sen şöylesin, yok mabi sen böylesin, ben de tuttum kolundan attım dışarı. hala kapının ardında sızım sızım ağlıyor koskoca adam bi de ayıp yahu!
bizim kankü. geçen taksim'de oturuyorum, masama gelip oturmaz mı? yoldan geçiyormuş da acele bir işi olmasına rağmen beni görünce dayanamamış, benimle oturup bir bira içmek istemiş canı. bak bak bak.