engin ardıç

entry929 galeri47
    369.
  1. 70'lerin sosyalisti, 80'lerin papatya savunucusu, 90'ların uzancısı. şimdilerde liberal demokratik ılımlı islamcı(!) olmuş diyolla. şaka mısın engin abi sen? kalemin kuvvetli, üslubun yaman anladık da, bu özgeçmişle hiç inandırıcı değilsin be çokbilmiş abim.
    1 ...
  2. 368.
  3. (cahil ve herzamanki gibi terbiyesiz) bir yazısı:

    istemezük
    Rahmetli babam, borçlanmaktan "Allah'tan korkar gibi" korkar, borcun "en fena şey" olduğunu söyler dururdu.
    Bundan elli yıl önce eve taksitle bir buzdolabı almak için bile anamın aylarca dil döktüğünü, babamın "tel dolap neyinize yetmiyor" inadını kırmak için nasıl çabaladığını dün gibi hatırlarım.
    Onun kafasıyla gitseydim ne bir arabam olacaktı, ne bir bilgisayarım, ne de yurt dışına çıkmışlığım.
    Sevgili Mehmet Barlas ağabey de, dünkü yazısında, "istemezük cephesinin" nelere karşı çıkmış olduğunu hatırlatmış: Televizyona... Boğaz Köprüsü'ne... Otoyollara... Yabancı sermayeye... Özelleştirmeye... ithalata... ihracata... Turizm yatırımlarına... Kıbrıs'ta çözüme... Kürt barışına... Avrupa Birliği'ne... Cuntacıların yargılanmasına...
    Canım, eskiden de matbaaya, şimendifere karşı çıkmamışlar mıydı?
    Bunlar neden böyledirler?
    Sanırım bu zihniyeti iki ayrı düzeyde incelemek gerekiyor. Bir: Küçük ve gariban memur kafası... iki: Büyük bürokrat, yani "oligark" bencilliği.
    Zavallı küçük memur, yokluktan ve yoksulluktan yakasını kurtaramayınca onu "içselleştirmiş", erdem sanmaya başlamış... Kendisi tüketemeyince kimsenin de tüketmesini istemiyor. Dişe dokunur hiçbir işe yaramamanın ama tıkır tıkır devletten geçinmenin verdiği rahatlıkla, değişiklik istemiyor, yenilik istemiyor. Ülkenin ve hayatın "bildiğinden farklı ve daha ileri" olması onu rahatsız ediyor. Çünkü, değişen ve gelişen bir hayatla başa çıkamayacağını, büsbütün ezileceğini seziyor. Kendi dar kalıbında belki mutlu değil ama hiç olmazsa sığınacak bir deliği var.
    Büyük bürokrat da, yoksul ve küçük bir ülkeyi zart zurtla daha rahat yönetebileceğini biliyor.
    Kapitalizm istemiyor, "pre-kapitalist" ve ucube düzen onun lehine...
    Yani, kendisine rakip çıkacak, yönetimden pay isteyecek, daha da beteri, yönetimi onun elinden almak isteyecek "yeni sınıflar" doğmasını da istememiştir.
    Bu nedenle de köylünün şehire gelip işçiye dönüşmesi ödünü patlatmış, onu köyünde tutmak için Köy Enstitüleri gibi dümenler bulmuş, uzun süre yol yapmamak için bile direnmiştir.
    "Biz fakir ama onurlu bir ülkeyiz" edebiyatı her zaman işine gelmiştir.
    Çünkü o zaman halktan "fedakârlık istemek" çok daha kolaylaşır. Ölüme sürmeyi planladığın köylü çocuklarını "ölmenin erdemine" ikna edebilirsen işinin çok kolaylaşacağı gibi...
    Fakirliğin erdemine de, en kolay kendi "alt kategorini" ikna eder, verdiğin üç kuruş maaşla debelenmesini sağlarsın. (Senin de maaşın düşüktür ama göze görünmeyen ayrıcalıkların vardır, yani "reel gelirin" hiç de fena sayılmaz.)
    Bu zihniyetin tohumları cumhuriyetin ilk döneminde atılmıştır.
    Ve rahmetli babam gibi insanların, bir yandan yoksulluk dolambacında bunala bunala "kendilerini bu ülkenin gerçek sahipleri" sanmaları, işçiyi küçümsemeleri, köylüyü hor görmeleri, hele tüccara, sanayiciye, işadamına düpedüz hırsız gözüyle bakmaları sağlanmıştır. Onlara bu aşılanmıştır.
    ilerleyen yıllarda bu kabuk çatladıkça huzursuz oldular. Direnmeye çalışıyorlar, başaramıyorlar, büsbütün delleniyorlar.
    Bu, düpedüz "gericiliktir" işte. Ve yenilecektir. Bütün gericilikler günün birinde yenilmek zorundadırlar.
    Şimdi Mehmet ağabey diyecek ki: "Peki, bu dirence çanak tutan basın mensuplarını nereye koyuyorsun?"
    Uzun uzun incelemeye gerek yok canım, onların bir kısmı "bürokrat kökenli" oldukları için "doğal" tavırları bu, bir kısmı da sadece dangalak..
    --
    1- " Televizyona... Boğaz Köprüsü'ne... Otoyollara... Yabancı sermayeye... Özelleştirmeye... ithalata... ihracata... Turizm yatırımlarına... Kıbrıs'ta çözüme... Kürt barışına... Avrupa Birliği'ne... Cuntacıların yargılanmasına..."

    şimdi, kıbrıs'ta çözüm diyorsun, şakşakladılarının çözümlerini lütfen sçyler misin?
    kürt barışı. açılımın bu ülkeye ne getirdiğini söyler misin? yoksa, bu barışı herkes ister, ama açılım yolunun ne kadar yalan ve nalıncı keseri nitelikli olduğunu anlamıyor musun?ne değiştirdi açılım?
    avrupa birliği.. bizim türkiye halkı onurludur. yemin ederim anadolu'dan çıkmış insan onurludur. ama çıkıp da torunu bir köşede yer kapıyorsa ne olduğunu görüyoruz. ne birlikmiş be, biri açıklasın kabul edilirsek ( 1000 yıl içinde) nelerin değişeceğini. biri açıklasın neden hala kapı aşındırdığınızı.
    yabancı sermayeye.. ah yazııık. yabancı sermayeymiş. yabancı sermaye ve ona özenen yerli sermaye sikti attı memleketi. bugün hasankeyf'i bile sular altında bıracak proje ( getirisi ne olacaksa), yabancı sermayenin bile ar ettiği projeye garanti ve akbank el verdi. sonra yabancı bir ülkenin sömürülmesinin en "modern" yoludur. kendi sermayenin bir kısmını ona özendirir diğer çoğunluğunu da öldürürsün. bunu mu bilmiyorsun engin ardıç?
    boğaz köprüsü.. ulan şu istanbul'daki son yeşilliklerinde anasını ağlatacak ve, ve hükümet yandaşlarına rant sağlayacak, ulaşıma bir sik yaramayacak boğaz köprüsüne destek istemek, beklemek bu halkı öküz yerine, cahil yerine koymaktır allah'tan korkun olsun!

    cuntacıların yargılanması.. ya sayın ardıç. vay anasını ya, cuntacıların yeni anayasa ile yargılanması çoktan curtladı. olmayacak öyle bir şey.
    otoyollara.. tamam ya, açıkladığım nedenlerden ötürü otoyollar özelleştirilsin. ayakkabımı da özelleştirin nasılsa arabam yok bundan kar edin. zaten yakında benzin mazot fiyatları iyice bel bükecek.

    turizmden kastı ise; sakal-ı şerif'in yurtdışına çıkarken yakalanması hem de bir bakanın çıkarmaya kalkması!

    2-"Canım, eskiden de matbaaya, şimendifere karşı çıkmamışlar mıydı?
    Bunlar neden böyledirler?"

    şimdi sinirden canımı sikeceğim. lan kardeşim, tv'ye, matbaa'ya ( ki uygurlar ilk matbaayı kullanan türk devletidir, bilirsiniz) karşı çıkan senin şakşakladığın adamların ataları değil mi?

    değil mi sözlük ahalisi?

    3- Kapitalizm istemiyor, "pre-kapitalist" ve ucube düzen onun lehine...
    Yani, kendisine rakip çıkacak, yönetimden pay isteyecek, daha da beteri, yönetimi onun elinden almak isteyecek "yeni sınıflar" doğmasını da istememiştir.
    Bu nedenle de köylünün şehire gelip işçiye dönüşmesi ödünü patlatmış, onu köyünde tutmak için Köy Enstitüleri gibi dümenler bulmuş, uzun süre yol yapmamak için bile direnmiştir.
    "Biz fakir ama onurlu bir ülkeyiz" edebiyatı her zaman işine gelmiştir.
    Çünkü o zaman halktan "fedakârlık istemek" çok daha kolaylaşır. Ölüme sürmeyi planladığın köylü çocuklarını "ölmenin erdemine" ikna edebilirsen işinin çok kolaylaşacağı gibi...
    Fakirliğin erdemine de, en kolay kendi "alt kategorini" ikna eder, verdiğin üç kuruş maaşla debelenmesini sağlarsın. (Senin de maaşın düşüktür ama göze görünmeyen ayrıcalıkların vardır, yani "reel gelirin" hiç de fena sayılmaz.)
    senin maaşın bol sıfırlı be engin, sen onu nereden bileceksin? hayatında fakirlik mi çekmişsin. yazının başında da dediğin gibi, tel dolap devrinde, tüm dünyayla birlikte tel dolap kullanmışsınız. baban borçtan korkarmış. o yüzden buzdolabını biraz geç "almışsınız". sen şimdi -ilk paragrafı da katarak konuşuyorum- bir ülkenin boş yere borçlanmasını ve iyice batağa girmesini mi istiyorsun/destekliyorsun? alttan alta bunu mu veriyorsun..

    köy enstitüleri.. burada ne yazsam boş.. bugün sosyal bir çok mevzuu aşılırdı.. yazmıyorum. başka yerlerden, sözlüklerden bakarsınız(ki biliyorsunuz, yanlış anlamayın küçük görme mevzuubahis değil elbette), konu kaymasın başka mecralara. piyangodan yaşamışsın işte enginardıç.

    ölmenin erdemi.. bakın, bir kimsenin yaşadığı topraklar için, orada yaşayanlar için ölmesi, isyan etmesi kadar onurlu, haysiyetli ve şerefli bir olgu daha yoktur. var diyen beri gelsin. engin ardıç burada, kapitalizmin en yüce etkilerinden olan, ben sikerim ya ekmekspor'luyum anlayışının tüm dimağlara yerleşmesini arzuluyor. çünkü minik minik sosyalistler ya da herhangi bir anti-kapitalist hareket yeşermesin, kimse devletle ilgili işlere bakmasın, ne bileyim direk sayısal loto sonuçları sayfalarını çevirsin gazetesinde, bunu istiyor. sanki kendi sistemi değil, para savaşlarını çkarıp milyonları anasız babasız, aç ve fakir bırakan. değil mi itiraf et??!

    gelelim köylünün şehre gelip işçi olmasına.. yerimiz ingiltere.. sanayii devriminin başı.. evinde kendi tezgahında, örneğin, kumaş üreten köylü bunları gezgin tüccarlara veriyor ve köyünden dışarı bile çıkmasına gerek kalmadan ihtiyaçlarını giderebiliyordu. köylü şehire gelirse ne olur? istanbul olur.. köylüler kaka değil, efendimizdir yanlış anlaşılmasın. ama nüfus birden artar ve şehir daha bunu kaldıracak kapasiteye sahip değildir. plansız, hazırlıksız yakalanır. ayrıca sayın engin, işçi sınıfı da böyle oluşmuştur. kafana vurur balyozu, ikircikli konuşma..

    senin ücretin pahalı ama yazıların çok ucuz. ama meraklanma, param olursa ilk seni tutacağım, ajan provokotöre ne hacet. ( bgv )
    3 ...
  4. 367.
  5. cühelanın idolü olmaktan öteye geçemeyecek, günün egemeninin yalakası arkadaş.

    bildiği birşey varsa bile bunu egemenden yana kullanıp kendine yer açmaya çalışır.

    hani bir zamanlar yamacından çemkirdiği bir cem uzan vardı, ne oldu? görüyor musun, egemen sınıf değişmiş, arkadaş da eski efendisinin suratına pislemeye başlamış.

    ancak fazla taraftar olmasın; devran dönünce o pisliği yiyip eski patronuna methiyeler düzmeye başlar, kim bilir?*
    2 ...
  6. 366.
  7. tek yazı konusu tek parti dönemi chp'si olan apaydın kişilik... off of. iki cümlesinden birisi tayyip'e şöyle diyen tek parti döneminde böyle yaptı.. şimdi yazmaya bile gerek yok.. tek parti döneminde yapılanların hepsi yanlış diyelim. şimdi tayyibinin bunların daha azını ya da hepsini yapması ne kadar normal? diyet mi alıyorsun be adam? bol sıfırlı para alıyorsun işte, nasıl ki tayyibinin azılı düşmanı, bir önceki efendin cem uzan'dan aldığın paralar gibi. hala at, tut. hala liberal olmayan her şeyi eleştir. liberalizme bak be, ne hoşmuş be, sanki bunca açlık, yoksulluk, yolsuzluk, hırsızlık, şerefsizlik,puştluk ondan çıkmıyormuş gibi.. günümüzmüş.. günümüzde kendine demokrat diyen ya korkaktır ya hırsız.. korkaktır çünkü demeğe dili en fazla o kadar varıyordur, daha ilerisi için fişlenebilir.. hırsızdır ki neden olduğunu anlamayan adam piyangodan çıkmıştır!
    2 ...
  8. 365.
  9. 364.
  10. 363.
  11. malum güruhun şakşakçısı.
    obama amerika başkanı olursa anıracağına söz vermişti.
    hala anırmasını bekliyoruz.
    2 ...
  12. 362.
  13. yılmaz özdil fanlarını rahatsız eden köşe yazarı. onun üslubunu seven bu adamı nasıl sevmez hayret.
    0 ...
  14. 361.
  15. "bayağılığı paçadan akan" bir hede.
    yazdıklarını ciddiye alanın, inananın, kaynak gösterenin vay haline!...
    1 ...
  16. 360.
  17. cumhuriyet tarihini çok iyi bilen ve gizlenen gerçekleri sorgulatan yazar.
    http://sabah.com.tr/Yazar...alk_maresali_cok_sevmisti
    4 ...
  18. 359.
  19. engin siyaset bilgisini yazmak yerine köşe yazarlarıyla polemiğe giren yazar. yeni bir ahmet hakan vakası.
    0 ...
  20. 358.
  21. gecikmeli olarak da olsa okuduğum
    http://sabah.com.tr/Yazar...0/04/08/ay_inaanmiyorlaar
    yazısı ile bazı anlaşılması güç noktaları gayet güzel aydınlatmış olan yazar.
    allah sana uzun ömürler versin engin ardıç.
    1 ...
  22. 357.
  23. ilginç bir şekilde belirli çevrelerce aydın, entellektüel olarak tanımlanan yazardır. Yazılarını yaklaşık 12 senedir düzenli olarak okurum, bu süre zarfındaki binlerce köşe yazısı aslında 8-10 ana temanın tekrarından ibarettir.Tek partidönemi eleştirisi, Türkiye'de sosyalistlerin, sosyal demokratların eleştirisi, CHP'nin niçin asla seçim kazanamayacağı vs... AKP iktidarından önce sıklıkla işlediği bir başka tema daha vardı, Türk halkının ne kadar cahil, aptal, zevksiz olduğu, bu eğitim-kültür düzeyiyle AB'ye üye olmamızın mümkün olmadığı üzerine ama her nedense özellikle Sabah'da yazmaya başladıktan beri yıllardır yüzlerce kez tekrarladığı bu görüşleri yazılarında görmez olduk. Herhalde aydın ahlakı böyle bir şey olsa gerek, rüzgara göre yön değiştirmek. Bu arada Genç Parti döneminde o zaman ki patronu Cem Uzan ile ilgili yazdıkları da arşivlerden çıkarılsa gerçekten ibretlik olur. Ayrıca bu köşe yazarımızın Obama'nın seçilmesi ardından verdiği sözün gereğini yerine getirip taksimde ne zaman anıracağını çok merak ediyorum.
    2 ...
  24. 356.
  25. zamaninda recep erdogan, ilhan kesici, dalan ve zulfi livaneli istanbul belediye baskanligi icin kapismaktadirlar.

    bu engin abimiz isi gucu birakmis ve zulfi'nin kazanmamasi icin hergun yazi yazip tv'de konusmalar yapmaya baslamistir.

    hatta isi iyice abartip "bir gozu kor baskan istiyorsaniz oyunuzu livaneliye veriniz" demis sonrada piskin piskin siritmistir.

    bu kadar basitlesen birini sevemem. sevmiyorum ulan seni.
    2 ...
  26. 355.
  27. günlük siyasi gelişmelerde sıkıştığında habire ittihat ve terakkiye söven adam.genellikle wikipediadan alıntılanmış gibi duran yazılarıyla meşhurdur.fazla nazik değildir.
    1 ...
  28. 354.
  29. 353.
  30. http://www.sabah.com.tr/Y...2/18/operim_muazzez_hanim

    dilinin kemiği yoktur. eskiden aynı aynı fikirde oldukları tarafından aydın kişilik. olarak köşe yazarı yapılıp baş üstünde tutulmuş , solculuğa ters düşünce beyinsizlikle suçlanmış yazardır. yine de gülerek kendini de eleştirebilen kişilik.
    2 ...
  31. 352.
  32. günlük gazetedeki köşe yazıları habertürk reklamındaki gibi bir yemek yapmaya benzetilirse,engin ardıç basın dünyasının en leziz yemeklerini yapan aşçıbaşıdır.özellikle sol,sosyalist camianın handikaplarına yaptığı dokundurmalar gerçekten harikulade.dili çok ustaca kullanıyor,yazıları keyif veriyor.
    1 ...
  33. 351.
  34. bügün yayınlanan "kapitalizm budur evlatlarım" adlı yazısında "bunlar gayet basit bilgilerdir" diye nitelendirdiği bilgiler doğrudur ama sadece bu bilgilerle değerlendirmek baştan aşağı yanlışa sebep olmaktadır.

    evet kapitalizm "sermaye büyümek zorundadır. büyüyemezse batar. büyük sermaye de hem iş hacmini arttırarak, hem de küçük sermayeyi "yutarak" büyür." sözlerinin "küçük sermayeyi yutarak" sözüne kadar ki bölümü doğrudur. fakat "küçük sermayeyi yutma" bölümü devlet denetimi ve düzenlemesinin ardından ve yüksek rekabetin ardından ancak olabilir, diğer türlüsü vahşi kapitalizmdir ve bundan kamu zararlı çıkar. kapitalizm uygulayan hiçbir gelişmiş ülke buna izin vermez. kapitalist iktisat literatüründe, kapitalizm herhangi bir müdahale olmadığı zaman aksak rekabetin, negatif dışsallıkların ve eşitsizliğin oluştuğu bir sistemdir.

    yani devletin düzenleyici ve denetleyici rolü kapitalizmde çok önemlidir.

    peki bizde avrupa birliğinin birçok gelişmiş ülkesi örnek alınarak yapılan alışveriş merkezleri ve esnaflarla ilgili kanun ne zaman çıkacaktı? 2000 den beri gündemde. hala çıkmadı. eğer bu yasa ilk gündeme geldiğinde çıksaydı alışveriş merkezlerinin sayısı sizce kaçta kalırdı? etrafınıza bir bakın kaç tanesi 2000'den önce vardı. hepsi mantar gibi türedi özellikle 2003'ten sonra.

    hadi alışveriş merkezleri şehirçinde de olsun, bu kamunun yararına olsun. fakat yeterli alanı ve trafiği kötü yönde etkilemiyorsa (kamuya negatif dışsallık yaratmıyorsa) olmalı. size çok basit bir örnek vermek istiyorum.

    2009 yılında Bahçelievler carrefour alışveriş merkezi açıldı. ataköy köprüsüyle bitişik olan yapı. e-5 ile başka bir yol arasında kalan bir yere imar verildi. adnan kahveci bulvarını e-5 e bağlayan bulvarın ortasından 4 şeritlik yol 2 şerite indirilerek otoparka geçiş yapıldı. evet yanlış duymadınız daha carrefouru görmeden 200 metre geriden "yolun ortasından" (bulvarın sol şeridinden ve sağ şeridinden normal trafik devam ediyor ortadan carrefour otoparkına giriş veriliyor.

    Bir diğer örnek Başbakanın açılışını yaptığı ve bu sözleri sarfettiği 212 alışveriş merkezi. dere yatağına imar izni verilen bir alışveriş merkezi. hatta yaşanan büyük sel felaketinin en büyük sebeplerinden biri olarak gösteriliyor.

    Bir diğer örnek Bakırköy Capacity ve Corousel alışveriş merkezleri. Yanyana 2 alışveriş merkezine izin verildi, trafiğin hali Capacity kurulmadan önce zaten vahimken 2. alışveriş merkezi de kurulunca içinden çıkılmaz bir hal aldı. bunun diğer örnekleri nişantaşında gözümüze çarpıyor.

    Bu kapitalizm değildir, bu vahşi kapitalizmdir. çünkü sermaye denetimden ve düzenlemeden yoksundur ve bu tür durumlarda zararlı mutlak kamu çıkar.

    şimdi engin ardıç'ın diğer sözüne gelelim. bunun diğer çözümü moskovada yaşanmış. marketlerde tezgahlar boşmuş sadece resimleri varmış. bu engin ardıç omurgasızı kime nasıl hitap edeceğini iyi biliyor. 1-2 kulaktan dolma bilgiyle iktisat literatürünü yutmuş zanneden vatandaşın gururunu okşuyor. onlar da evet doğru söylüyor diyorlar. 1- rusyada uygulanan sistem sosyalizmin kendilerine özgü yorumudur. devlet egemenliği kurmuşlardır, yanlış yönetmişlerdir vs. fakat uygulamanın kötü örneği tek örnek değildir. konu zaten sosyalist devlette değildir. bu ancak bilmeyen insana ya bu ya bu diye köy kurnazı dayatmasıdır. sosyalist ülke örneği olarak kübayı da inceleyebilir. Fakat konu zaten kapitalist ülkeler.

    italya'ya gidenler bilirler, italya'yı gezmiş biri olarak konuşuyorum. Mükemmel bir küçük esnaf sistemleri var. Küçük esnaftan alışveriş ettiğinizde hem gerçek bir kültür kokusu alıyorsunuz hem de kaliteli malzemeleri vs. bulabiliyorsunuz. en güzel tarafı ise şehrin dokusunun bozulmamış olması. turistlerin saldırdığı meydanlar, tarihi yerler hariç hiçbir yerin rahatsız eden bir kalabalığı yok. romada alışveriş merkezi olarak tasarlanan yerler genelde ulaşım terminalleri. otobüslerin, metroların bir araya geldiği yerler. toplu taşıma ve alışveriş merkezi bir araya geliyor. metrodan iniyorsonuz diğer metroya ya da otobüse aktarma yapacaksınız karşınızda mağazalar. ne kadar akıllıca değil mi?

    son olarak engin ardıç ile ilgili yazdığım bir önceki yazı en çok eksilenen yazılarımdan. umarım engin ardıçla ilgili yazdığım bir önceki yazımı neden yazdığı şuanda anlatabilmişimdir.
    4 ...
  35. 350.
  36. gazete trolü.

    kendisi hakkında bir anım var. nihat genç okuluma sık sık söyleşi yapmaya gelir. bunlardan birine katılmak bize de nasip oldu. neyse daha konuşmaların başında nihat genç kendini anlatırken biri neden köşe yazmadığını sordu. nihat genç önce kendisini çeken kamerayı kapattırdı ve anlatmaya başladı.

    "bir zaman akşam gazetesinden teklif geldi. ikinci sayfadan engin ardıç ayrılmış, boşalan yere beni düşünmüşler. kabul ederim ancak bir şartım var dedim. köşemin adı benden önceki ...... olacak." güldü ve "tabi ki kabul etmediler" dedi.

    (bkz: yorumsuz)
    3 ...
  37. 349.
  38. atatürk hakkındaki tabuların yıkılması gerekliliğini espiritüel bir dille anlatan, ama bunu yaparken maalesef atatürk düşmanı ilan eden güzide köşe yazarımız.
    1 ...
  39. 348.
  40. bugünkü yazısında "paşam, herşey kabak gibi meydanda. zor geliyorsa daha fazla zorlamayın, bırakın paşam. verin dilekçeyi, gelin boğaz'da rakı içelim." diyen yazar.

    yazının tamamı burada, okumanızı şiddetle tavsiye ederim
    http://sabah.com.tr/yazar...01/27/ilker_pasaya_mektup
    0 ...
  41. 347.
  42. gülmek için özellikle hıncal uluç'a ayar çektiği yazılar okunmalıdır.
    0 ...
  43. 346.
  44. türkiyede kimsenin söylemediği bazı gerçekleri dile getiren,her satıra 2-3 kelime koyup köşe doldurduğunu zanneden ''bidon kafa'' ve ''göbeğini kaşıyan adam'' yazarlarının aksine son derece dolu yazılar yazan, devamlı takip etmeniz halinde pek çok ilginç ayrıntıyı yakalayabileceğiniz, hayal edemeyeceğiniz kadar kültürlü bir yazardır. zaten en büyük suçu da gerçek bir entelektüel olmasıdır. ''atam sen kalk da ben yatam'' yazarlarına ömrü hayatlarında bir daha asla yiyemeyecekleri ayarları yedirdiği ve bunu yaparken de gayet sert bir dil kullandığı için bu elemenlarca pek sevilmez. özellikle star gazetesinde yazdığı dönemde hem iktidara hem muhalefete giydiren, arşivlenmesi gereken müthiş yazılar yazardı. ayrıca gayet güzel kitaplar da yazmıştır. (bkz: islam teksasta)tek kusuru akp'ye fazla hoşgörülü davranmasıdır bence. ama sırf bunun için bu yazarı sıfır saymak da kelimenin tam anlamıyla insafsızlıktır. uzun lafın kısası, tüm kusurlarına rağmen piyasadaki en kaliteli köşe yazarlarından biridir.
    1 ...
  45. 345.
  46. her yeni yazısıyla, bir başka arı kovanına çomak sokan gazeteci.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük