bölünmemizin hazırlık aşamasına ilk başlayanlardan. şimdi yavaş yavaş toplumun aklına sokuyorlar. alıştıracaklar zamanla. sonra da ufak ufak, ufak ufak planlarını gerçekleştirecekler.
hep böyle olmadı mı zaten?
Bugünkü yazısında kürtçülere "anayasanızı hazırlayın gelin" şeklinde talimat vermiş köşe yazarı. Eskiden severdim bu adamı, dobra kişiliği ve bilgi birikimi ile beni kendine hayran bırakırdı. Çoğu fikrini de mantıklı bulurdum. Ancak şimdi görüyorum ki iktidar partisi sözcülüğünden başka birşey yapmıyor.
Belki de doğru olan budur. Doğru olan güçlünün yanında olmak, cebini doldurmak, keyfine bakmaktır.
Belki de doğru olan "banane lan ne bok yerseniz yiyin" diyebilmektir.
dünkü sabah gazetesinde çıkan 'atatürkçü düşünce sistemi diye bir şey yoktur' adlı köşe yazısını okuduğumda hayretler içerisinde kaldığım yazardır.
- hayır-hayır! yanlış anlaşılmasın! böylesi bir görüşü savunduğu için değil. " faşizmin başı kanlı bir savaşla ezildi komünizm de kendi kendine eridi bitti " ifadesinden sebep.
üstelik, kendi kendine eriyip bitenin, komünizm değil devlet hegemonyasına dayalı sosyalist rejimler olduğunu, adının engin olduğunu bildiği gibi bildiği halde.
bir zamanlar metaaal adlı köşe yazısı yazmış bunla ünlü olmaya çalışmış özürlü bir yazar. yazdığı yazıya dair en ufak bir bilgisi olmadan o köşeye yazı yazmak özürlülükten başka bir şey değildir. yazı baştan aşağı aşağılık. sinirlendim bak yine.
istanbul çarpar diye bi yazısı vardı bu adamın akşam gazatesinde iken yazmıştı. müthiştir. bekir coşkunla acayip taşak geçmiştir o yazıda. sadece bekir beyle değil tabi ankara ve istanbul kıyası vardır o yazıda.
Gün içinde gazetelerde, akşamları televizyon programlarında yalan yanlış yuvarlak laflarla kıvırttığınız yetti. Ben hepinize Allah'tan uzun ömürler diliyorum, tüm bu yaptıklarınızın yanınıza kalmadığını görün, çünkü yatacak yeriniz yok.
kaybedenler kulübünü anlayamamış kişidir. zira anlasaydı şöyle bir yazı yazmazdı: http://www.sabah.com.tr/y...ic/2011/05/15/yetiksizler
öncelikle bir kaç şey var. ulan sevgi pıtırcığı(!) sen filmi anlamamışsın. bu adamlar 11 yıl bu işi yaptılar. sen bara giremediysen, bardan kız ayarlayamadıysan o senin beceriksizliğin. senin yarı aydın dediğin adam, kendisine aydınım diyen hıncal uluç'tan kat kat daha fazla aydın. bir de sen yalnızlık kavramını yanlış anlamışsın.
yalnızlık nedir bilir misin? hani tüm kalabalığın içinde bir eziklik bir ezilme duygusu vardır o duyguyu bilir misin? nereden bileceksin. bilsen böyle bir yazı yazmazdın . sen yalnızlığı sadece maddi olarak anlarsın. karl marx'la dalga geçilmiyor. bir de sana mı kaldı lan marx'ı savunmak? şiirleri, felsefi düşünceyi ve "rock" müziği anlayamadıysan sana tek tavsiyem var. yarın bu işi bırak. istifanı ver. adamlar gayet güzel sisteme lafını ediyor, baş kaldırıyor. sana mı kaldı baş kaldırıyı eleştirmek sevgi pıtırcığı? sana diyeceğim tek şey: fuck off!
bugünkü yazısıyla bir kez daha 82 zihniyetinin çığırtkanlığını yapmış, bunu yaparken bile yürekli davranmayıp esas düşüncesini toplumsal bir konu üzerinden empoze etmeye çalışmıştır.
61 anayasasını ve bireyci-çoğulcu anlayışını askeri muhtıra sonrası haliyle okurlara yansıtmış ve muhtıra sonrası dönemi sanki o anayasanın anlayışıymış gibi kaleme almıştır. kenan evren'in "bu anayasa bize bol geldi" mantalitesine sahip bu adamın -elim köşe yazarı yazmaya varmıyor- da yardakçısı olduğu zihniyet gibi olayları çarpıtma alışkanlığı olduğunu öğrenmiş olduk.
velhasılı kelam her devrin adamı engin ardıç'a selam olsun, omurgalı bir kalemi olduğu zaman kendisine "gazeteci-köşe yazarı" payesini verebiliriz sanırım.
lise yıllarında ilgiyle takip ettiğim kendisini bi b.k sandığım yazardır. genellikle faşizm denince alman ss' lerinin yahudi babayla kızını seviştirdiklerini, alman kurt köpekerini yahudi kızlarına tecavüz ettirdiklerini, auswitch' i falan anlatırdı. ama bugünlerde bir faşizm yanlılığına bürünmüş, para için kalemini satmış bir "yazar".
Bu günkü köşesinde bahsettiği Nurten Ay ın kitabı (gizli kalmış bir istanbul masalı) bir yerlerden elime geçmiş okumuş ve
çok beğenmiştim. okuduğum ve pek beğenmediğim kitapları birilerine verme gibi bir alışkanlığım vardır.bu kitabı ise hep
tutmak geldi içimden . bu gün kitabın yazılış hikayesininde başlı başına bir kurgu olduğunu öğrendim. ne çok kandırılıyoruz.