en iyi kitap başlangıçları

entry78 galeri3
    25.
  1. "Devrim, vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi" * *
    3 ...
  2. 26.
  3. 27.
  4. "her şeyi başlatan, yanlış bir numaraydı, telefon gecenin ilerlemiş bir saatinde üç kez çalmış, karşı taraftaki ses birini istemişti, ama o biri kendisi değildi. çok sonra başına gelecekleri düşünebilecek duruma geldiğinde, rastlantı dışında hiçbir şeyin gerçek olmadığı sonucuna varacaktı. ama bu, çok sonra oldu. başlangıçta ortada yalnızca olay ve doğurduğu sonuçlar vardı. mesele, olayın başka türlü sonuçlanmış olabileceği ya da yabancının ağzından çıkan ilk sözcükle birlikte her şeyin önceden belirlenmiş olması değil. mesele, hikâyenin kendisi; bir anlamı olup olmadığını söylemek de hikâyeye düşmez."
    (bkz: paul auster)
    (bkz: new york üçlemesi) *
    2 ...
  5. 28.
  6. '' insanlık, kendini öldüren ilk insan tarafından ihanete uğramıştır. ancak sadece zamanın lehine işleyen zamanla zekasının katili ve kurbanı olan insan, intihar etmeyi utanç verici bulmuştur. ölümsüzlüğün, hayatta kalmaktan geçtiğini öğrendiği için varlığında yamanamaz delikler açarak kendine tecavüz etmeyi öğrenmiştir. böylece insanlığın unutamayacağı ve tanık olabileceği en korkunç gösteri başlamıştır. kendisini hamile bırakan insan kendisini doğurmuş ve bir tecevüz bebeği olarak atasının bıraktığı yerden ihaneti devralmıştır . ''

    (bkz: hakan günday)
    (bkz: piç)
    2 ...
  7. 29.
  8. --spoiler--
    silme bir ayışığı köyün koyağını ağzına kadar doldurmuştu.salman taş avlunun köşesinde kıpırtısız duruyor,duyulur duyulmaz bir türkü mırıldanıyordu,bir hoş,bir eski zaman türküsü.
    --spoiler--

    yağmurcuk kuşu
    (bkz: yaşar kemal)
    1 ...
  9. 30.
  10. içinde kalmış sırları birbir anlatmaya başlamıştı çevresine... delirmiş gibiydi.. hayır delirmişti.

    en çok yalnızlık üşütür *
    2 ...
  11. 31.
  12. --spoiler--
    mısır'da bir grup aydınla doğu neresidir diye tartışıyorduk.
    coğrafik sınırlar, tarihi sınırlar, teolojik sınırlar, truva'dan mı başlar kudüs'ten mi,
    yoksa sınırlar aydınlanma çağıyla mı belirlendi, sanayi toplumunun dışında kalanlar mıdır
    yoksa ...? tartışma herkesin kafasını karıştırdı ve gülüşmelerle galiba doğu diye bir yer
    yoktur denilmeye başlandı.

    söz isteyip ayağa kalktım: batı'nın bombaları nereye düşüyorsa doğu orasıdır deyip yerime oturdum. benden sonra söz alanlar evet galiba doğu diye bir yer var deyip lafa girdiler.
    evet, ne tarih ne coğrafya, ne din,ne sanayileşme. doğu'nun yerini bize gösteren ve öğreten batı'nın bitmeyen saldırıları ve bombalarıdır .
    --spoiler--

    (bkz: nihat genç)
    (bkz: amerikan köpekleri)
    2 ...
  13. 32.
  14. --spoiler--
    "Bu öylesine kusursuz, öylesine inanılmaz hoşlukta bir cinayet düşüncesiydi ki, Amerika'yı baştan başa geçerken yarı deli gibiydim. Bu düşünce, kimi nedenlerle kafama kırksekizinci yaş günümde takıldı. Neden otuzuncu ya da kırkıncı değil, söyleyemem bunu..."
    --spoiler--
    0 ...
  15. 33.
  16. --spoiler--
    yağmur içime yağıyor. gövdemin ortasında gri bir boşluğa yağıyor. yaşlı adamlar, yaşlı kadınlar arasında oturmuş yeşil tşörtlü Emin orada gözlerimin önünde duruyor. onu sevmemin bir açıklaması olur mu olmaz mı bilmiyorum ama o orada önümde duruyor. sevgimde dürüst müyüm değil miyim bilmiyorum ama o orada önümde duruyor. o orada gri bir sıcaklık içinde, içimde, içime yağan yağmurda duruyor. benim kendisini gördüğümü biliyor. yağmur olup yağıyor. yağmur gözlerine gözlerine yağıyor. yağmur gözlerinde yağıyor. orada öylece yağıyor.
    --spoiler--

    yağmur
    (bkz: önder otçu)
    0 ...
  17. 34.
  18. 35.
  19. bize kalırsa aşkı tanımayan bir okuyucu bu kitabı hiç okumamalıdır.
    (bkz: babil de ölüm istanbul da aşk)
    1 ...
  20. 36.
  21. "Minik ellerin kazdığı, suyun bile içine dolmaktan utandığı masum çukurlara doğru yuvarlanan, aynı anda da zamanı kovalayıp babalarının işten geleceği saatten önce evde olmaları gerektiğini unutturan bilyelerin ahengi öyle güzel sarar ki kırmızı yanaklı bez bebekleri; ebeveynlerin gözünde hiç büyümeyecek olmaları bir yana, birbirlerini gözlerinde ufacık bedenlerinin yorulmak bilmeyen enerjilerinin al al olmuş elmacık kemiklerine yansımalarını görüp gülüşürler..."

    (bkz: kırmızı yanaklı bez bebekler) *
    0 ...
  22. 37.
  23. "yaralar vardır hayatta,ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen,kemiren yaralar" (bkz: sadık hidayet) (bkz: kör baykuş)


    bir de naçizane:"herşey sondan başladı ve insanlar öncelikleriyle mutlu olacaklarını sanıp erteledikleriyle azap çektiler." (bkz: corduk)***
    3 ...
  24. 38.
  25. --spoiler--
    "eve dönmüştü. ame ev sonunda dinğinliğin kazanıldığı sakin liman ya da barışçıl bir yer değildi. hiçbir zaman öyle olmamıştı. daha çok eve ait her düşünce, silik ya da belirsiz olsa da anımsanan her olay onda demir cendereye yakalandığı duygusu uyandırıyordu. vardılar. içeride deviniyorlardı."
    --spoiler--

    kenarda
    (bkz: ayhan geçgin)
    0 ...
  26. 39.
  27. 40.
  28. sanırım bir ara yarışması falan da yapılıyordu bunun. sonuçta okurların ilgisini kapak tasarımı ve isminden sonra en çok çekecek olan şeydir, bir edebiyatçının her zaman iyi düşünmesi gerekir.
    1 ...
  29. 41.
  30. Bulutlar denizin gri ovasının üzerinde toplanıyordu. Onların ve şimşeğe benzeyen dalgaların arasında gururlu Fırtınanın Habercisi uçuyordu. Uçuyor ve bir kanadıyla dalgalara dokunuyorken, ötekiyle de bulutları yarıyordu. Haykırıyor, bulutlar da Fırtınanın Habercisi'nin çığlıklarını neşeyle dinliyorlardı. Çünkü bu çağrılarda öfke, tutku ve zaferinin içindeki yüce inanç vardı...

    (bkz: Fırtınanın Habercisi)
    2 ...
  31. 42.
  32. ...ben hasan tarticibasi Muhammed in oglu,ben Giovanni Leone de Medici;bir berberin sunnet ettigi,bir papanin vaftiz

    ettigi ben.simdi afrikali diye aniliyorum,ama Afrikali degilim,avrupali da arabistanli da degilim.bana granadali,fasli

    zeyyatli da derler ama ben hicbir ulkeden,kentten ya da boydan degilim.yollarin ogluyum ben ulkem kervan,yasamimsa

    yolculuklarin en beklenmedik olani...

    amin maalouf-afrikalı leo
    2 ...
  33. 43.
  34. 44.
  35. şamar öylesine zorluydu ki, on üç yıl sonra kendimi toplayabildim. gerçekten de alışılmış şamarlardan değildi, üstelik bu şamarı atmak için bir kaç kişi birleşmişti.
    bir yıldır yattığım conciergeie cezaevinin hücresinden sabah sekizde çıkarıldım...
    **
    2 ...
  36. 45.
  37. "hayatım içimden geçen cümleler içinde geçti."

    (bkz: yüksek topuklar)
    4 ...
  38. 46.
  39. ..to all those lost souls who have forgotten to believe in the immensity of love.
    1 ...
  40. 47.
  41. '' ölmek için sakin bir yer arıyordum birisi bana Brooklyn'i önerdi.'' (brooklyn çılgınlıkları) (bkz: paul auster).
    2 ...
  42. 48.
  43. "IT is a truth universally acknowledged, that a single man in possession of a good fortune must be in want of a wife."
    (bkz: pride and prejudice)- (bkz: jane austen)

    kahretsin bu girişi seviyorum!
    3 ...
  44. 49.
  45. "sonus est , qui vivit in illa"...

    bir ses, ondan geriye sadece bu kaldı, bir ses...

    (bkz: mehmet uzun, diclenin yakarışı)
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük