surattır.
bildiğimiz surat.
kalabalıklar içinde kendini kaybeden, bazen tek başına bile bir dünya kadar zehirli düşünce barındıran beyninde.
suratsızlıktır.
belki de sahte.
toplu halde, konuşmalar uğultuya döndüğünde, kimin kimi dinlediğinin tespit tutanakları elinde bir görevlidir kimi zaman.
kimi zaman bir yalancı gülüş uzmanı, ruhunu bedeninden ayırabilen, onun gözünden görmelere uzanabilmiş bir yetenekli.
deryalara açılmış bir kumarbazdır kimi zaman, rus ruletini oynar amerikan denizlerinde.
ya ölüsündür der ya ölü gibi yaşıyorsun.
zaman mıydı yoksa yerçekimi mi yanaklarına birer av köpeği sevimliliği bırakan?
yoksa yalan mıydı bir fular gibi boynunda gezen parfümün adı?
o da mı sahte?
gözlerine kaçan toz bulutu, üfleyen rüzgar, fırtına.
dinmek bilmeyen bir serenat, ayışığı, salkım salkım saçların karışır okyanus maviliğine ve boğulur gece deniz karardığında o masmavi sulardaki saçların.
yalnız ıslaklığı kalır.
gözkapaklarının.
Heyben acıyla dolar da nefes alamazsan gel..!Huzur bulacağın kıyılarım senindir..
Umutların solar kurur da su bulamazsan..Beraber sulayalım gözyaşlarım senindir..
Kanadın kırılır da maviye uçamazsan ne güne duruyor al..!Kanatlarım senindir..
Çaresiz çilelere bir umut bulamazsan kendime ettiğim dualarım senindir...!!
"eskisi kadar özlemiyorum seni,
ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda..
adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor..
yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.
biraz yorgunum..
biraz kırgın..
biraz da kirletti sensizlik beni!
nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama
iyiyimler yamaladım dilime.
tedirginim aslında, seni unutuyor olmak,
hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni..
gel diye beklemiyorum artık,
hatta istemiyorum gelmeni..
nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde.
arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum
benim derdim yeter bana banane!
alıştım mı yokluğuna?
vaz mı geçiyorum, varlığından?
tedirginim aslında,
ya başkasını seversem?
inan o zaman seni hayatım boyunca affetmem.
Özdemir Asaf
Dinle de yıldızları, şu hutbe-i şîrînine;
Nâme-i nurîn-i hikmet, bak ne takrîr eylemiş
Hep beraber nutka gelmiş, hak lisaniyle derler
"bir kadîr-i zülcelâlin haşmet-i sultanına
Birer bürhan-ı nur-efşanız, biz vücûd-u sânia
Hem vahdete, hem kudrete şâhidleriz biz..."
Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar.
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi.
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allahın adını.
Günahkar da sayılmazdı.
Yazık oldu Süleyman Efendi ye
orhan veli
boşver bunları kalpsizim ben
sevipte sevmedim diyen
acıyla kıvranırken yaralarını suda yakan
sen bilme şimdi bunları
güzel gözlerin ıslanmasın
ıslanmasın gamzelerin
yaşlarına kıyamaz yüreğim
ben seni severdim de
boşver şimdi bunları...
Nasıl anlatayım yâr, bakışlarını senin?
Aşk isimli takvimin miladıdır gözlerin.
Sağanaklar altında verilmiş bir busenin
Dudakları kavuran muradıdır gözlerin. *
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Rûhumun senden ilahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, ilâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
binmediğim hiç bir otobüs
beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde
gittikçe azalıyor hayat
neyi erken yaşadıysam
hep ona geç kalıyorum
sana göçüyorum her sonbahar
yolların çıkmıyor aşkıma
unuttuğun yağmurların adı saklımda
seni içimden terk ediyorum
susmaktan yoruldum
kuşlar ve şarkılar,
bu şehri terk edeli
efkar demliyorum gözlerimde
yaşlarımı,
yanağıma varmadan öldürüyorum
tam sancağımdan yaralıyorum kendimi
alnını yüreğime dayadığın güne bakıp
seni içimden terk ediyorum
ne unutacak kadar nefret ettin
ne hatırlayacak kadar sevdin
yıkık bir duvar kadar bile
pişman değilsin biliyorum
beni hep bulmamak için aradın
yanıldığımdın
yangınımdın
yangındın
sensizliğe yenilmek
sana yenilmekten zor olsa da
ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak
seni içimden terk ediyorum
şimdi
içimde öldürecek bir anı bile bulamayan
iki yarım kaldık
tamamlayamadık bizi
elinden tutamadık yanlızlığımın
saçlarımı da uzaklarına gömdün
içimin mavisi senin okyanusundandı
al! geri veriyorum.
kilitleri hep yanlış kapılara vurdun
devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim
sana bensizliği terkediyorum
"yarime uzanmayan bütün dallar kırık" demiştin
aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?
ne tuhaf değil mi?
içimi acıtan da sendin
acımı dindirecek olan da.
"ya öldür beni"dedim
ya da git benden.
içi bulanık bir sevdanın ucunda
seni kaybettim.
aldırmadın aldırmalarıma
bir gecede yakıp yarini
şafaklara sattın ihanetini
küllerime basanlar bile utandı yaptığından
işte soluk bir ömrün son nefesi
benden içimden terkediyorum.
Biliyorum
Bir gün bu şehirden gideceksin
Pırıl pırıl ışıklı bir istasyonda,
Elinde ufacık valizin,
Ne yapalım hayat bu,
Yaşamak biraz böyle diyeceksin
içinde hür maviliklerin özlemi,
Küçücük odanı,kitaplarını
Ve mahzun bırakıp göklerle baş başa beni
Biliyorum,
Bir gün bu şehirden gideceksin. fethi giray
Yalnız aşkı vardır aşkı olanın
Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
Kardeşim olan gözlerini unutamadım
Çocuğum olan alnını sevgilim olan ağzını
Dostum olan ellerini unutamadım ...
Tanımadığım bütün kadınlar adına seviyorum seni
Yaşamadığım bütün çağlar adına seviyorum seni
Enginlerin kokusu sıcak ekmeğin kokusu adına
ilk çiçekler adına eriyen kar adına
insanın ürkmediği temiz kalpli hayvanlar adına
Sevmek adına seviyorum seni
Sevmediğim bütün kadınlar adına seviyorum seni
Kim yansıyor bana sen değilsen ben kendimi pek az görüyorum
Sensiz uzayıp giden bir çöl görürüm yalnız
Geçmiş ile bugün arasında
Bütün bu ölüler vardı atlayıp geçtiğim samanın üzerinde
Delemedim aynamın duvarını
Yaşamı sözcük sözcük öğrenmem gerekti bana
Unutur gibi
Benimki olmayan bilgeliğin adına seviyorum seni
Sağlık adına
Yalnız kuruntu olan her şeye karşı seviyorum seni
Zorla tutmadığım bu ölümsüz yürek adına
Sen kuşku sanıyorsun kendini oysa akılsın
Sen başımda yükselen güneşsin
Güvendiğim zaman kendime.
Eskisi kadar özlemiyorum seni,
Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda..
Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor..
Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.
Biraz yorgunum..
Biraz kırgın..
Biraz da kirletti sensizlik beni !
Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama
iyiyimler yamaladım dilime.
Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak,
Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni..
Gel diye beklemiyorum artık,
Hatta istemiyorum gelmeni..
Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde.
Ara sıra geliyorsun aklıma, banane diyorum
Benim derdim yeter bana banane !
Alıştım mı yokluğuna ?
Vaz mı geçiyorum, varlığından ?
Tedirginim aslında,
Ya başkasını seversem ?
inan o zaman seni hayatım boyunca affetmem..
balığı sevmesem de balıkçıları seviyorum seninle
midye tavayı uzatırken dudaklarına
bir elimde kupa kızı misali köpüren biranın şehveti
gözlerim gözlerinde
seni seyrediyor gibiyim ıslak bardağımın gölgesinde.
aşığım sana,
aşıklar içer içer ağlar yalnızlığında bencileyin.
iki damla gözyaşı
biri tıpkı sen
iri güzel gözlerin gibi ışıl yansımalarda.
bilinen güzel şiirler. ustaların mısraları, ama öksüz kalmasınlar;
dört duvardır duvar
yalnızlığın aynası
şehla bakışlı kadın gibi kokar güherçile masalı
parmaklarım gezinir anlamsız çizgilerinde
ne zaman
adını haykırır gibi yazdığım
zaman
zemin karası gök kubbeye karışır gibi
parmaklarım güherçile beyazı
hep hatırladım seni
üç adım arşın olur
ayak sesim
sesin olur duvarda unutulmuş bir resim.
şimdi mazi
şimdi ne güherçile beyazı hatıralar
benimle duvarlar ağlar.