"durduk önünde insanlığın kalıtının
ve yıldızın titredi -titrediği gibi güzelliğin
böylece, konuşurken aşıklar zaman geçti
gece eridi, eridi ve sabahı getirmedi.
düştüler:çünkü gökten lütuf inmez
kendi yüreklerinin çırpıntısından
başkasını duymayana. "
ne kadar sık unuturuz, yalnız başımıza
bakarken evrensel tahtına doğanın, hayranlıkla;
ormanlarını-kırlarını-dağlarını
verdiği güçlü karşılığı aklımıza!
e.a.poe / kıtalar / 1845'ten önce yayımlanmış şiirlerinden...
idefix sanal kitap fuarında 75 tllik kitap 37.5tl ye inmişti aldım kitabı. yalnız dalgınlığıma gelmiş tek cilt olduğunu görmemişim bilgilerde. eve bi geldi tek kişilik yatak gibi kitap. mecburen evde okumak zorunda kaldım 5 kilo kitabı nereye yanında götürüyosun. akşam yatarken okiyim dedim ama sarmadı nedenini bilmem. olaydan öte betimlemenin fazlalığından olabilir. bi de her kitap gibi bunu da dönemine göre değerlendirmek lazım falan ama kasamıyorum öyle okuyim bitiriyim diye.mecburen bi kenara attım da diyemicem attığım yeri çökertir. kibarca kitaplığıma kaldırdım ben de.
ekleme: şöyle de bi durum var ki tek cilt her ne kadar ağır yanında taşıması zor falan olsa da eve gelen misafir şunu aliyim getiririm sonra okuyup falan demiyo tırsıyo boyutundan öyle de bi avantajı var kitaplarını ödünç vermekten hoşlanmayanlar için. hatta ben direk dış kabını çıkardım üniversitelerdeki dandik kapaklı ansiklopediler gibi oldu gelenler görmüyo bile.
kuduzdan ölmemiş yazardır. ölümünden önce bulunduğu mekanda birşeyler mırındandığını ve çok huysuz olduğunu söylerler. kimisi mırıldandığı şeyin biricik sevgilisi Virginia Eliza Clemm Poe adı olduğunu söyler.
kendisi hakkında yazabileceklerim o kadar yoğun ve uzun olurdu ki, basitleşmeye yüz tutar ve ismine layık bir tahlil çıkmaz diye ne zamandır çekiniyorum. ancak birgün olur da kendisine raven şiirini yazmada sabahın 6'sında gelen ilham gibi bir ilham gelirse, o zaman belki birşeyler karalarım. o ana dek tüm eserlerini rafımdan indirip-kaldırmaya devam.
Nasıl çok akıllı olanların akıllı halini etrafta anlamayıp aptal sanırsa onları,şövalye ruhlu insanın aşırı mertliğini bile tam bir cimrilik sanabiliyorlar. hemcinslerinden çok daha yücelere çıkabilmiş kimseler için değil bu söyleyeceğim; ama tarihe geri dönüp de onlardan bir iz aradığımız zaman hep bulabildiğimiz izler ''iyi ve büyük adamlar'' ile ilgili şeyler oluyor; yücelere erişen,o,kadere kafa tutmuşların izlerini aradığımızda da çok dikkat sarf edersek,hapishanelerde,tımarhanelerde,darağaçlarının üstünde duyuyoruz bu insanların yaşadığı acıların izlerini.
Yaz ortasındaydı
Ve geceyarısı,
Ve yıldızlar yörüngelerinde
Ölgün ölgün pırıldarken,
Daha parlak ışığında
Kendisi göklerde
Köle gezegenlerin arasında,
Işığı dalgalarda olan soğuk ayın.
Soğuk tebessümüne dikmiştim gözlerimi
Fazlasıyla - fazlasıyla soğuktu benim için
Derken kaçak bir bulut,
Geçti örtü niyetine,
Ve ben sana döndüm,
Mağrur akşam yıldızı.
Senin ışığın daha değerlidir benim için.
Çünkü yüreğime mutluluk verir
Göklerdeki gururun geceleri,
Ve daha çok beğenirim
O alçaktaki daha soğuk ışıktan
Senin uzaktaki ateşini.
Seneler,seneler evveldi;
Bir deniz ülkesinde
Yaşayan bir kız vardı,bileceksiniz
ismi Annabel Lee;
Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten
Sevmekden başka beni.
O çocuk ben çocuk,memleketimiz
O deniz ülkesiydi,
Sevdalı değil karasevdalıydık
Ben ve Annabel Lee;
Göklerde uçan melekler bile
Kıskanırdı bizi.
Bir gün işte bu yüzden göze geldi,
O deniz ülkesinde,
Üşüdü rüzgarından bir bulutun
Güzelim Annabel Lee;
Götürdüler el üstünde
Koyup gittiler beni,
Mezarı ordadır şimdi,
O deniz ülkesinde.
Biz daha bahtiyardık meleklerden
Onlar kıskandı bizi,
Evet! bu yüzden (şahidimdir herkes
Ve o deniz ülkesi
Bir gece bulutun rüzgarından
Üşüdü gitti Annabel Lee.
Sevdadan yana ,kim olursa olsun,
Yaşça başca ileri
Geçemezlerdi bizi;
Ne yedi kat gökdeki melekler,
Ne deniz dibi cinleri,
Hiçbiri ayıramaz beni senden
Güzelim Annabel Lee
baltimore'da meyhanede tamamen aklını kaçırarak ölmemiştir. meyhanede çok içip hastaheneye kaldırıldıktan dört gün sonra ölmüştür. ölürken de birşeyler mırıldandığı ancak anlaşılamadığı söylenir. çoğusu da sevgilisi virginia nın adını sayıkladığını söyler.
Okumaktan oldukça zevk aldığım yazar. Hikaye anlatımlarının sohbetsel tarzı ve karakterlerin psikolojik boyutlarının sürükleyiciliği görülmeye değerdir. Genelde takıntının çıkış noktası olduğu katillik durumları tadına tad katar. Bütün şiirleri adlı kitabını edinmeli ve Kuzgun dahil tüm şiirlerini tatlı tatlı sindirerek okumalısınız. Geniş anlının altında çok şey yatıyordur bu adamın. Poe'nun Mezarına her doğum gününde şarap bırakan esrarengiz amcamızın bir daha uğramaz oluşu üzsede bay Poe' ya duyduğu sevgiden ötürü yüreğimizdedir.
bu adamın yazdıklarını okuduktan sonra ele kalem almak ciddi bir cesaret işidir. insan çekinir, haddime mi diye düşünür? kelimelerin karanlık tanrılarının lanetleri hayatımı berbat ederlerse? onlar ki edgar allan poe'nun yazdığına şahit olmuş, onun kelimeleri ile tatmin olmuş. ya ben kim oluyorum demez mi insan? zaten eldeki o kalemin yazıya en ufak bir saygısı varsa, "vaktiyle ne eller, ne kalemlerle, neler yazmışlar, bir de benim kaderime bak..." diye düşünür ve kendiliğinden kurur.