kendini bilmez insan davranışı. bu davranış içindeki kişi öylesi bir benmerkezci tutum içindedir ki, ne sizin ne de başkasının onun yörüngesine girip de haddini bildirme lüksü yoktur. zira bunu yapsanız da anlamayacak miktarda odunluğu bünyesinde muhafaza etmektedir.
çok akıllı insanları bile zaman zaman esir alan bir özellik. düşüncesizlik edilen kişi için sıkıntı. düşüncesiz adam için düşüncesizliği yüzüne vurulmazsa belirsiz bir şey.
niye böyle yapıyorsunuz ya ? hayatta yapabileceğiniz bundan büyük bir ayıp yok. neden olur olmadık şeyler için belki de çok sevdiğiniz insanların içini eziyorsunuz ?
farkına varsanız siz de çok büyük pişmanlık duyarsınız yaptığınızdan. çünkü hepiniz iyi insanlarsınız. içinizde bir kötülük yok da; kafasızsınız.
edit: şimdi kafa yok ki bende. kafasız olan benim. insan sevdiği birini düşünür. dikkat eder üzüleceği bir şey söylememek için. birisi düşüncesizlik ediyorsa değer vermiyor demek ki. önemsemiyor. hele bunu hep yapıyorsa kesin önemsemiyor.
--spoiler--
misal leyla ile mecnun da iskender doğduğu ayı farklı bölümlerde farklı söyledi. mecnun da yaşını farklı söylemişti. bunlar da önemsememekten. hiç önemli değil yani. bir de bunu mu düşüneceğiz ?
--spoiler--
En sevmedigim insan turudur dusuncesiz insanlar. Oyle sinir bozucu, oyyyle sevimsiz. Ben burda karsimda ki insanlar sikilmasin, daralmasin, kimseye sikinti vermeyeyim diye 7/24 her hareketime, sozume, hatta yer yer dusunceme bile dikkat edeyim, bazen kendimden odun vereyim kimseyi zora sokmayayim diye: bu dusuncesiz diye tanimladigimiz bencil "insanlar" gelsin seni de herkesi de sirf kendi rahatlari icin turlu cesit sikintilara soksunlar - hem de seni ne kadar zor durumda biraktiklarinin farkinda bile olmadan!!@#$!!
Düşüncesizlik… Bir kelimenin, bir davranışın, bir bakışın ardına saklanan ama en çok da kalpte iz bırakan bir ihmaldir. insan bazen kırmak istemez ama yine de kırar. Farkında bile olmadan, bir cümleyle birinin içini yakar. işte bu; düşünmemekten, düşünememekten, empati kurmamaktan doğar.
Düşüncesizlik, çoğu zaman anlık bir gaflet gibi görünür. Ama etkisi geçici değildir. Birinin hassasiyetini hiçe saymak, incineceğini bile bile konuşmak ya da sırf kendi rahatını düşünerek başkasının dengesini bozmak… Bunların hepsi düşüncesizliğin birer parçasıdır. Ve en acısı da şudur: Bazen düşüncesizliği yapan kişi, kırdığını bile bilmez. Oysa kırılan, her gün o anı tekrar tekrar yaşar.
Düşüncesizlik, bir yok saymadır aslında. Karşındakinin duygularını, sınırlarını, geçmişini yok saymak… Onun neler atlattığını bilmeden hüküm vermek, en çok acıyan yerine dokunmaktır. Ve ne yazık ki bazı insanlar, kendi söylediklerini unutur ama sen o sözlerin altında bir ömür kalırsın.
Ama bu sadece başkalarına karşı değil, bazen kendimize karşı da olur. Kendi iç sesimizi sustururuz, kendimizi yorarız, ihmal ederiz. Kendi duygularımıza bile düşüncesiz davranırız. Yorulduğumuzu bile bile devam ederiz. Çünkü bazen en büyük düşüncesizlik, insanın kendine karşı olanıdır.
Ve zaman geçtikçe anlarsın… Düşüncesizlik, sadece bir hata değil, bir eksikliktir. Sevginin eksikliği, dikkatin eksikliği, kalbin eksikliğidir. Ama her eksiklik gibi, fark edilirse telafi edilebilir. Yeter ki geç kalınmasın… Çünkü bazı kalpler bir kez kırıldığında, hiçbir özür yeterli gelmez.