bunyasinde türk, kürt, boşnak, pomak, arnavut, hemşin, gürcü, laz gibi pek çok etnik grup bulunduran ama esas kutleyi çerkes (bkz: adige) ve abazaların oluşturdugu ildir. Bu kadar dış göç almadığı 60'lı yıllarda bu kafkas nufusun da etkisiyle son derece avrupai gorunumlu bir yerken sonradaan aldıgı yogun dogu karadeniz gocuyle gorece gericileşmiştir. sonuç olarak düzcenin içindeki sarayyeri gibi saf çerkes yerleşimlerini ya da yeşilyayla, nüfren vb gibi abaza koylerini gormeden düzce hakkında karar verilmemelidir...
Deprem sonrasında il olmuştur.Yeni illerimizden biridir.Son ilimiz olup '81' nolu plakaya sahiptir.Spor sokağı çok meşhurdur.Küçük bir ildir.Düzce üniversitesi sayesinde yeni yeni öğrenci kenti olmaya başlamıştır.Düzce üniversitesi ve düzce meslek yüksek okulu çok meşhurdur.Çünkü girişin olup çıkışın senelerinizi aldığı üniversitedir.
(bkz: Düzce üniversitesinde okumak)
düzce spor sokak çevresinde konumlanan simla,kedi,green house ,the wall,camlı köşk adlı kafeleri başlıca mekanlarıdır.
Bu mekanlar hala devamlılıgını sürdürmektemidir bilinmez, özellikle o dönemin simlası sıcak çikolatası ve canlı muzık grubu nüans sayesinde ögrencilerin en uğrak yerleridir.
Hava soguk yagmurluuuuu ,karlarrr düşerr düşer düser aglarım, gideceksen git grubun en cok eşlik edilen şarkılarıdır, bu arkadaşların grubunun dagıldıgı söylensede kendileri sayesinde çekilebilir hale gelmiştir şehir..
hayatımın en guzel dönemini geçirdigim hayatımda en degerli insanları tanıdıgım sehir olması dolayısıyla zaman zaman özlerim
4 yılımı geçirdiğim, lise günlerimi yaşadığım güzel karadeniz şehri. pek begenmezler ama ben bi başka seviyorum be kardeşim. sürekli yağışlı olan havasını, binbir milletten olan insanlarını, spor sokağını *, yağmur altında çobana kadar yürümesini, kalıcı konutlarının geceki muhteşem ışıltısını. her bir noktasında ayrı bir hatıram gizli. nasıl unutulur ki? ilk aşk, ilk sevgili, ilk ayrılık, ilk dostluklar... *
gürcü, çerkez, laz, abhazyalı vs. bir çok etnik köken mensubuna vatanlık yapan ve komik bir şekilde adapazarı'nın ilçesi sanılan bolu'nun eski ilçesi olup 1999 yılından bu yana da 81 numaralı plakaya sahip güzide vatan vilayeti.
ulan diyorum hadi ilçe sanıyosun anladık, bari doğru bil.
belediye insanı şaşırtan şeyler yapmaktadır. tanesi 2-3 milyarı aşan onlarca ışıklı afedersiniz pavyon ağacı(!) dikmiştir her sokağa, her yere mermer döşemiştir ki en ufak bir yağmurda kayılmaması imkansızdır. ana cadde üzerine uzunlamasına bir süs havuzu vardır fakat su, havuzun içinde kalması gereken yerde açık olduğu her saat dışarı taşmaktadır. belediyecilik eskiden köylerimizdeki gibi, sanıldığı kadar toz pembe değilmiş meğer. toz pembe olan tek tarafı şanlı* memleketimdir o ayrı.
18 yilimi gecirdigim tuhaf ama nedense her zaman özleten sehir.
gunumuz metropol cocuklarinin sokakta yetisemeyisini dusunuyorum da sahsen bir cocugun buyurken yasayabilecegi her seyi yasamistim duzcede. mahalle maclari, erik toplamaya gitmeler, kiz kavgalari, ilk facayi sokakta yeme gibi... zaten sehirdeki tum yasitlarini taniyor olursun boyle sehirlerde. boyle sehirlerden kastim ne buyuk ne kucuk sehirlerdir.
uzaktayken deli gibi özlediğim,sokaklarında dolaşırken lanet olsun burası hiç değişmeyecek dediğim yeşil ve sulak memleketimdir.çerkes nufusun üstünlüğü yoktur çoğu türktür.12kasım depreminden sonra nufusu iki katına çıkmıştır.iki organize sanayisi ve deli gibi tekstil atölyeleri vardır.hayatımın en acı ve uzun soluklu aşkını yaşadığımı sandığım şehirdir...kalıcı konutlardaki park da şahidimdir...
Çevresi dağlarla kuşatılmış ovalardan oluşur. Kuzeyde Akçakoca Dağları,doğuda Bolu Dağları,Güneydoğu ve güneyde Abant Dağları vardır.
ilimizin başlıca akarsuyu Melen Çayıdır.Hasanlar Baraj Gölü ise ilimizdeki tek yapay göldür.Düzce'de içme suyu sıkıntısı yoktur bir çok köyün de dağdan kaynak suyu alınır ve bir çok kişi bu kaynak suyundan almak için gelir.Ayrıca 7 tane ilçesi vardır bunlar : Kaynaşlı , Yığılca , Akçakoca, Çilimli , Gölyaka , Gümüşova ve Cumayeri'dir.
2002'den beri sürekli içli dışlı olduğum şehir. amma velakin hiç geçen hafta kadar sıcak olduğunu görmemiştim. ne sıcaktı, resmen hava insanın vücuduna yapışıyordu. boğucu bir havaydı resmen. kendimizi dağın başına attık. dağ başı da akşamları acayip serindi. kireçkaya mevkinden bütün düzce yöresini izlemek de ayrı bir keyifti. bir de ufak yer malum, ne zaman çarşıya çıksam lise hocalarımla denk geldim. müdür yardımcımla oturduk çay bahçesine, kırk yıllık ahbap tarzında saatlerce muhabbet ettik. ama o kadar çarşıda gezdim bizim ex hatunu göremedim.
ilde son yıllarda bir çok modernleşme hareketi görülmüştür bunlar;
Yeni belediye binası,
yeni valilik,
Atatürk heykeli ve çevresi,
yollar, yeşillikler
ayrıca Burger King' de açılmıştır ancak pek rabet görmemektir şahsımca yeride pek iyi değildir.
möleyen tavukları, miyavlayan atları, havlayan tospaları, derede yüzen kedileriyle beni benden alan memleketim. evet olm bizim hayvanarımız bile şakacıdır. hele mandanın altından yumurta çalan kertenkeleye ne demeli.
off offf özledim hepsini...
sabahları ü ürü üüü diye öten horozumu özledim amk. ( o ibne çok ciddi. hiç şakacı değil)
insanların hala insan olduğu tipik anadolu şehirlerinden biri...
muhabbet esnasında dalmışız, çantamızı unutmuşuz. içinde bilgisayar falan ne ararsan. yarım saat sonra unuttuğumuz yere döndük. aynı şekilde bulduk. gariban biri bulmuş çantayı ve biz gelene kadar başında beklemiş. 20 lira verdik, çocuklar gibi sevindi.
istanbul'da böyle bir şey olabilir miydi? imkansız. o yüzden çok sevdim ben düzce'yi!