Kuşkusuz sevilen ve sevdiğine inanılan kişi tarafından sevilmek birincisidir derler. ikincisi iki tane olarak yukarıdaki arkadaşın dediği gibi kumar oynarken oluşan aslında güzel hissettirmeyen ama yaşadığını sonuna kadar hissettiren his ve diğeri yüksek doz bir şey. Üçüncüsü bana göre çoğunluğun yeterlilik olarak kullandığı ebilmek'i, muktedir anlamında kullanmak. Bir tane daha eklemek gerekirse bunu sıralama dışında bırakıyorum, zira farkında olmadan gerçekleşiyor ve güzel bir his olduğu sonra fark ediliyor: anlamada ve çözmede, alışıldık-olağanın dışında ne olduğu belirsiz veya ifade edilemeyen yöntemler kullanarak, tuhaf bir biçimde bir şeyi kavramış olma hissi. Rabbim bizi aşılamayacak eşiklerle imtihan etmesin.
Hani tepemde 40 derece bir sıcaklık vardır güneş seni yakar kavurur ensende boza pişer gibi olur sonra soğuk bir bira içersin ve buz gibi denize girersin ya hah işte o andır. En sehvetli orgazma değişmem.
Değer verdiğiniz insanlar tarafından yargılanmadan olduğunuz gibi dinlenilmek ve anlaşılmaktır. insanlar -özellikle de çocuklar- aile ve arkadaşlarına düşüncelerini ya da sıkıntılarını rahatlıkla açamıyor. Biri sıkıntılı bir süreçten geçiyor ve en yakın gördüğü insana bunları aktarmak istiyor ama karşı taraf "boş ver, takma kafaya bunlar da gelip geçer. Ölüm hariç her şeyin bir çaresi var. Bu muydu senin canını sıkan ve kafanda büyüttüğün şey" diyerek onun sorunlarını küçümseyip geçiştirmeye çalışıyor, evet.
Dünyanın en güzel hissi sayılmaz belki ama güzel bir buluşmadan sonra arabaya bindiğin anda radyoda sevdiğin bir şarkı çalar ya bu da güzel detaylardan biridir.
eski bir kokuyu duymaktır.
dost meclisi kurup kamp yapmaktır.
hiç tanımadığın birinin yarasına fisebillillah kabilinden merhem olmaktır.
çay ve sigaradır bazen de.
“Mutluluk uçsuz bucaksız ormanlardadır; bomboş sahillerdeki coşkudadır. insan elinin değmediği bir yerdedir; denizin diplerinde ve gürlemesindedir. insanları severim, ama doğayı daha çok severim.” the wild