akademisyen - yazar özgür mumcu'nun april yayıncılık'tan çıkan romanı.
uzaylıların dünyaya gelişi kitapta gerçek oluyor. insanlık, kendi karanlığıyla başka bir evrenden gelenler üzerinden yüzleşiyor. özgür mumcu kitabında yalnızca türler arasındaki farkları değil, insanın kendi içindeki yabancılığı da gösteriyor.
bir felaketin eşiğinde, insana dair hayal kırıklığı ile doğanın çığlığı arasında asılı kalan romanda, insanın doğayla, bilgiyle, iktidarla, hatta kendi hafızasıyla kurduğu çelişkili ilişkiler bir bilim kurgu evreni içinde şekilleniyor ama aslında bizzat yaşadığımız dünyanın en soğukkanlı alegorisine dönüşüyor. türler arası bir kriz anlatısından çok daha fazlası olan bu roman, yeryüzünün ve insanın birlikte çöktüğü, birlikte de ayağa kalkabileceği bir eşikte yazılmış. bilim kurgu motifleriyle bezeli gibi görünse de aslında çok tanıdık bir felaket senaryosu anlatıyor bize: bilginin sınırında duran insanlar, göz göre göre gelen bir yıkım, suskunlukla sabitlenen bir toplumsal çöküş ve doğanın, evrenin geri kalanıyla kurduğumuz o kibirli mesafe.
kitabın başrollerinde antropolog can yaban ve biyoakustik uzmanı karla silva var. uzaylılarla ilk teması bu iki karakter kuruyor. dışişleri'nde diplomat olan izzet derman, istihbaratçı konuralp sarpkaya, silikon vadisi’nden nathan sterling de hikayenin içinde. ve insanlık, kendi karanlığıyla başka bir evrenden gelenler üzerinden yüzleşmeye hazırlanıyor. dünyalılar için gezegen çapında komploların romanı, diyebiliriz. fakat mumcu, dünyalılar’da yalnızca türler arasındaki farkları değil, insanın kendi içindeki yabancılığı da görünür kılıyor. bu hikaye sadece geleceğe dair karanlık bir senaryo değil, aynı zamanda bugünün türkiye’sine, insanlığın etik yitimine, ekolojik felaketlere ve bilgi-iktidar ilişkisine dair çarpıcı sorularla dolu bir çağrı.