"bu gülümseme benim sonum olacak" gibi bir cümleye sahip afili kitap.
nedenini bilmiyorum, evet gayet sıradan basit bir cümle gibi duruyor ama insan merak ediyor. kimdir ki bu gülümsemenin sahibi? he sonrasında belki de bi hafta kadar sonrasında o gülümsemenin sahibiyle tanışırsanız bu cümlenin etkisi artıyor ister istemez. velhasıl:
(bkz: okuyun okutun)
3 arkadaş yolda yürümekteyiz birimizden şöyle bir muhabbet açılır ;
-size bir kitap söyleyecem kesinlikle okumalısınız 'dublörün dilemması' (bkz: murat menteş)'in
_okudum.
_okuyorum. *
edit: daha okuyor olan benim ve hayatımda hiç heveslenmediğim kadar kitap okumaya heveslendiriyor beni bu güzel şey bitirdiğimde hiç bu kadar hızlı kitap bitirmemiş olacam sanırım sabah uyanıp resmen daha yüzümü yıkamadan okumaya başladım var mı böyle bir şey arkadaş öyle okumayın ne diyo bu diye ben 8 yıldır ilk defa bu sene kitap okuyorum çok heyecanlıyım. *
çalışan bir beynin önümüze serildiği harika roman, anlatım zaman zaman harika içeriği sekteye uğratsa da alanında "daha iyisi yazılana dek en iyilerden biri bu!" diyebileceklerimden...
afili bir filinta olan murat menteş in bu romanını tam bir günde okudum. abartmıyorum 24 saat içinde tükettim. sanki bozulcakmış gibi. soğuk tükettiğimi de eklemek istiyorum. bu bir romanın sürükleyiciliği açısından bariz başarıdır. 4 karakterin bakış açısı ile yoğrulmuş süpriz de bir finale sahip kitabımızın ülkemizde fazla örneği olmayan yeraltı edebiyatına bir katkısı olduğunu düşünüyorum. hakan günday ın yeraltı edebiyatına ve karga mecmuasının da yeraltı kültür-sanatına verdikleri emek beni her zaman umutlandırıyordu. ama böyle bir dile, sinema senaryosu tarzı romana da ihtiyaç vardı. bu anlamda bir boşluğu doldurdu.
yalnız kendisinden bir ricam olacak; ya da nacizane bir eleştiri olarak da alınabilir:
abi romanını okudum. hayal gücün, zekan ve dilin beni büyüledi gerçek anlamda. zaten sizin afili filinta grubunu sıkı takibe aldım uzun zamandır. bazı biriktirmiş anılarını romanlarına meze etmen de çok hoşuma gidiyor. bu kitapda da rastladığım nuh tufan(tarık tufan), forvet samed( samed karagöz), afili filintalar çetesi... tek korkum şudur ki, kitabın içine sızan bir new orleans(amarikanvari sokak tarzı) havası var. bu türkiye için bir yeniliktir ama gerçekten tehlikeli... bu tarzı türkçeleştirdiğin yerler fazlalıkta ama yine de aman diyim! takibinizdeyim sayın abim.
her ne kadar ilk bakışta farkedilmese de * kitabın kapağındaki ilanların da kitabın içeriği kadar eglenceli olduğu, gülümseten betimlemelerin, satır aralarına sıkıştırılmış aforizmaların eksik olmadığı, zekice kurgusu olan murat menteş romanı.
"... çünkü, çağımızda, bir şey anlatmanın önemi kalmadı. sır dönemi kapandı. alenilik salgını yüzünden, medyatik ifşaat ve teşhir çılgınlığı yüzünden, monotonluğun sistemleştirilmesi yüzünden... her şey otomatikman pornografikleşti. şeffaflığın ilkeselleştirilmesi de yapılan işlerin faziletliliğine duyulan güvenin açığa çıkmasını kolaylaştıracağı yerde, arsızlığın rahatça ilanına vardı. merak preslendi, bereketini yitirdi. her şey uluorta olunca, sebepsizlik ve sonuçsuzluk neşet etti ve kanıksandı. görünmek de saklanmak da büyük birer mesele haline geldi. meşhur mu oldunuz, demek ki yanlış anlaşıldınız. kayıplara mı karıştınız, bu sizin sorununuz."
çok merak ediyordum, merakımı giderdim. beklediğimi buldum mu, hayır. sanırım beklentim fazlaydı.
kitaba kötü diyemem. dil kullanımına da kötü diyemem. ama iyi-süper de diyemiyorum. okunması vakit kaybı değil ama okunmaması da kayıp değil. öyle dilemmatik bi şey işte.
sanırım edebi değeri olmayan kitapları sevemiyorum ki bu kitabın da edebi bi değeri yok.
bu arada yazarın mizahi zekasına da tebrik.
neyse şimdi kitaptan gülümseten güzel cümleleri buraya koyalım, adettendir...
"kayıtsızlık, bir yok etme çabasıdır."
"en doğrusu dilara dilemma'nın dilini kesip anahtarlık yapmaktı."
"whitcomb judson fermuarın mucidi. 21 eylül 1922'de öldüğünde chicago'da bütün fermuarlar yarıya indirilmiş."
"abartıyorum: sürrealizm, resim sanatının mayasında var: filler daima daha küçük, pireler ise büyük çiziliyor."
bir solukta okunası, kelimelerin çağladığı kitap..
roman sevmeyenler için ideal bir roman,
betim betim betimlenmiş ve görmek istemediğiniz, sizi boğan ayrıntıları gözünüze sokmak yerine,
aykırı ve o kadar kopuktur ki,
sizin bile farkında olmadığınız ayrıntılara dikkat kestiren lezzetli bir kitap..
aynı kitabı ikinci kez okumayan ve aynı filmi tekrar izlemeyen biri olarak bu kitabı canımın çektiği bir zaman diliminde tekrar okuyacağıma adım gibi eminim. kitap bittiğinde kitabı sıkıca tutup bir süre öylece kalakalıyorsunuz. çok enterasan şeylerden bahsettiği için değil bu eylem. bitmeseydi iyiydi dedirten cinsten. üzerinde düşünülecek, okurken yüze tebessüm hediye edecek, bir an durup karşıdaki duvara boş boş bakmanıza sebebiyet verecek türden cümleler, paragraflar var bu kitapta. önce okuyun, sonra tekrar okuyun, tavsiye edin, ne yapıp edin bu kitabın hakkını verin.
--spoiler--
+kaç yaşındasınız?
-on sekiz.
+hımmm, on sekiz... dilimizdeki en güzel kelime.
-insanlarla hep böyle mi konuşursunuz?
+evet. biri shakespeare ile aynı gezegende yaşadığımızı hatırlamalı.
--spoiler--