bugün

Zirveye sonradan katılan, o tertemiz gülümsemesi ile ortamı ısıtan ve sözlüğe dönüşü ile hızlı bir şekilde zirvelere akan yazardır. Bir dahakine saat kurup daha erken gelmesini tavsiye ederiz *.
böyle geldi* sigarasıyla çarptı bana, kırıldı sigara falan, külleri de üstüme döküldü.."yandım anam!! anam anam" diye kaçtım etrafa.*
barda da çok kopası geldi de serdar ortaç'la falan, biri görür diye çekindi heralde.*
adeta assolist gibi sonradan katıldı zirveye de tanısmıs olduk memnun olduk vs. * hakkında bu kadar az entry girilmis olmasından dolayı bi tane de ben yazayım da katkımız olsun bari. * sozluge emek vermisler arasındadır bi ara bırakıp gıtmıstır arkasına bakmamıstır, ama gelisi muhtesem olmustur.**
"sıradan" bir kişi olmadığı için başlığı çöplüğe çevrilememiş yazar.
'ne var ki bunda ? ' insanı..

her cümlesinin içinde bir cümle daha bulunmasından mütevellit denk geldiği her cümleye sürpriz yumurta gibi yaklaşan insandır aynı zamanda..

sağda solda imge arayan bu basiretinin yanında , insani ilişkiler konusunda şahsına level üstüne level atlatan bir cesareti vardır..

sorulduğunda ;

tüm cevaplarını 'doğal'lık temalı veren , ' ne var ki bunda ? ' diyen , kaba bir hesapla türkiyê'nin 300 doğu avrupa'nın 100 batı avrupa'nın ise 50 yıl ilerisinde giden bir ruha sahipdir..

bu ruh imrenilerek bakılan bir ruhdur..insanlık tarihi açısından şimdilik! pek bir kıymet-i harbiyesi yoksa da kimilerinin bireysel tarihleri açısından birçok vakıa-yı hayriyeye ve vakıa-yı şerriyeye sebep olmuştur..

yılların üzerinde çifter çifter gitmesi nedeniyle içteki ıssızlığa çok erken vasıl olmuş , olduğunu iddia eden kişidir..kanımca bu özelliğinin ifşa edilmesiyle 31 aralık toplu intihar zirvesine şeref konuğu olarak davet edilecektir..haber beklesin..

ve zanneder ki herkes onun kadar iz bırakmadan *yaz(abil)ıyor..tam burda sorulmalıdır ;

şayet olması gerektiği gibi öyle soft olsa ne okuyacak , ne dinleyecek , ne yazacak ve ne izleyecektik ?

yazarken elleri titriyor bazılarının , uçlar kırılıyor , yarım sayfada eller ağrıyor ve terliyor *..ve bunlar yüzyıllardır alabildiğine varlar..***

bu insanın coğrafyasında cereyan eden olayları , düşen cemreleri ve doğal! afetleri geniş zaman kipiyle tüm insanlık habitatına mal etmenin taa başından beri hatalı bir girişim olduğunun bilincindeyim..

hasılı oralarda çok kalmadığımdan mütevellit ben de çok bilmiyorum..ama 'hayatınızın bir anında muhakkak tanıyın ' dileklerine ortak olacak olursam * bu insana gidecek kişilere yanlarında bol bol gülücük ,* kallavisinden yaşam sevinci , kudret helvası * ve hiç susamaması nedeniyle eyüp sabrı götürmelerini salık veriyorum..

güzel bir adam - sanırım yedi güzel adamdan biri- , 'sessizlik korkutuyor insanları birkaç uyduruk kelimeyle suskunluğu dağıtmaya çalışıyorlar halbuki insanların suküneti de paylaşabilmeleri gerekir ' demiş ben de o minvalde 'günlük tatsızlığımdan ,tuzsuzluğumdan değil öyle işte ! ' diyerek gecikmiş bir cevap hakkımı kullanıyorum ve yine özlü bir söz arkasına sığınıyorum..

yüzyılın en büyük icadı*; işaret fişeği

bu şahıs hakkında alelade bir hasiye , ya da fazlasıyla akademik bir dipnot olamayacak diğer bir konu da vicdan meselesidir* **

arayışlarının * * yegane kaynağı olan , vakt-i zamanında birgün knuştuğumuzda bedbahtlığımızı bağladığımız ama ne olursa olsun vazgeçemediğimiz vicdan meselesi , incelikli olma hali ya da e hepsi..

bu bağlamda gecikmiş olan bi cevap hakkımı daha kullanmak istiyorum ki o da büyük iskender'in çağlar atlayarak gelen bir sözünün gölgesinde*:);

'endişe dünyadandır ve hayal hiçtir'

yani koskoca iskender**bile endişe dünyadandır diyorsa * sen nasıl olur da benim incelikli olma haliyle savuşturduğum olaylara kahvehane ortamında 1. dereceden cinayet sebebi olabilecek sıfatlar yakıştırabilirsin * ..

baskın karakterini olumlu işlerde kullabildiği kadar * * sorduğu sorulara ne olursa olsun bir cevap alabilmek adına kurbanları üzerinde de prospektussüz kullandığından bazen saçmasapan , fazlasıyla akli ya da at yalanı sikeyim inananı cinsinden cevaplarla karşılaşabilmektedir..

birkaç paragraf önce öylece unuttuğumuz vicdan bahsinin ise aramızda kilometretaşı , mihenk taşı,halis muhlis oltu taşıhatta sapan taşıolduğunu belirtmeliyim..

son olarak bu entrynin amilinin kesinlikle ve kesinlikle bir level atlamak için yapılan , bölüm sonu canavarlı basit bir the mission completed olayı olmadığını söyleyeyim..yoksa insanların yaşadığı harbiden yaşadığı şu canım akşam saatlerinde yapılacak iş değil bu..melankolik hallerimize de aldırmamak lazım..bir anatole francemüridi olarak ;

'yasamla bas edemiyoruz , yine de sonsuz bir yasam diliyoruz.' yani..

kendisi ;

'şu anda buraya bir şeyler zırvalamak istememden ötesi yok..' demiş ilahi dram tatatam * sen adamı öldürsün diyeyim ben de..
rüzgar gibi geçti...
geliyorum dedi ve geldi vallahi.*
herşey çok ani gelişti ama süper oldu hani... şu kader nelere kadir.*
kendi çapımızda mini mini bi zirve yaptık ama hakkını da verdik,
koca memlekette çıkmadık zirve bırakmadık yani.
son olarak yaşasın 19 aralık direnişimiz diyor ve koşarak uzaklaşıyorum.*
(bkz: kisisel gelisim kitaplariyla yasayan insan)
ankara-istanbul arasını su yoluna çevirmiş yazar. onun içindeki istanbul aşkı bambaşka. kah iatanbul'da kah ankara'da. hayır beni çok özlüyor o yüzden gelip duruyor dicem ama değil biliyorum yalana gerek yok şimdi.var bi sebebi elbet ama bulurum ben yakındır.*
uzuun süredir hayat belirtileri göstermediği için can sağlığından şüphe etmeye başlayacaktım az daha. ama ben dedim ona bu istanbul yutar adamı diye. kocaman "istanbul" küçük dramtatatamı yuttu galiba sonunda.
neyse konuyu daha fazla uzatmadan tanım yapayım ben kısadan, artık sözlükte daha sık görmek, yazdıklarını bol bol okumak istediğim biricik, canım, ciğerim, karrrdeşimm.
(#1265321) numaralı entrysini gördükten sonra kendisinin türkiyede değil de batı avrupa ülkelerinden birinde yaşadığını zannettiğim yazar.
ipek ongun kitabını okurkenki beklentisi bana da olan , aynı hüsranı yaşadığımız yazar . yalnız ipek ongun un bizlere doğruları göstermek amacıyla , sıkılmadan okumamız için yazdığı bir seri. o yüzden sırf beklediğimizi vermediği için emeklerini yok saymayalım. *