Dokunulmazlık, adı üstünde bir kişinin herhangi bir sebepten dolayı; özellikle de siyasetçinin, sıradan insanlara nazaran üstün olmasıdır. Dokunulmazlık, aslında uydurma ayrıcalıklardan birisidir. O siyasetçinin ne özelliği varmış da diğer insanlardan üstün oluyormuş?
Günümüz Türk siyasetindeki dokunulmazlıklar, 12 Eylül 1980 Darbesi ile birlikte gelen anormal bir uygulamadır. Gerçek bir demokrasi istiyorsan; bakanların(başbakan da bir bakan türüdür ve adı üstünde, parlamenter sistemde bakanların başıdır. Dolayısıyla, ilgili listeye başbakan da dahildir.), milletvekillerinin, belediye başkanlarının, cumhurbaşkanının dokunulmazlıklarını kaldıracaksın.
bu hayatta sahip olduğum vekilsel bir ayrıcalık. ne kimsenin hayatına dokundum, ne başka hayatlar dokundu tenime. öyle sürtünmesiz bir hayat yaşıyorum ki ruhumdaki kıvılcımlara şaşırarak bakıyorum. ateşsiz bir hayatın dumanını soluyorum. başsız bir omzun saçlarını yoluyorum. kurak bir coğrafyada testilere doluyorum. yaşama sevinci diyorlar, ben çoktan ölmüş oluyorum. hepsi bu.
öyle bir şey yoktur. bu işler güç meselesi, güç değişince neler neler olur. tarihte kral, padişah, han, hakan öldürmüş milletler var ve monarşi zamanı bunlar.
o yüzden ben yasalara pek güvenmem, zaten bir dokunulmazlığım da yok.
akp'nin islam propagandası yaptığı seçim öncesi dönemlerde göreve gelir gelmez kaldıracağını söylediği ama yıllardır hükümet olmalarına ragmen neden kaldırmadığı manidar durum. son zamanlarda hdp li ler için tekrar gündeme geldi derhal fezleke çıksın dendi evet tasdikliyorum güzel olur ama hepsine kalksın herkes daha eşit olmaz mı.
tayyit'in seçim vaadlerinden biriydi. seçilirse dokunulmazlıkları kaldıracağım dedi ama tabi ki yapmadı. şaşırdık mı? şaşırmadık. hangi sözünü tuttu ki ? peh !
Dokunulmazlık ülkemiz için gerçekten utanç verici bir yasadır.
Namusuyla çalışan bir vekilin böyle bir zırha zaten ihtiyacı yoktur.
Bunca zamandır her gelen hükümet dokunulmazlıkların kaldırılacağını söylemişse de hiç bir şey değilmemiştir.
AKP 10 yıllık iktidarının ilk yıllarında dokunulmazlıkları sınırlayacağını, kaldıracağını vaat etmiştir.
Ama heyhat... Unutuldu gitti o sözler.
Bugün Aydınlık Gazetesi'nin haberine göre yeni yapılacak anayasa için dokunulmazlık kapsamı dışında tutulan "bölücülük ve terör" suçlarını da dokunulmazlık kapsamına almaya çalışıyormuş.
Şaka gibi bir haber...
Buna göre, bölücülük ve rejime karşı işlenen suçlar da artık dokunulmazlık kapsamında olacak ve Meclis kararı olmaksızın bu suçları
işleyen milletvekilleri yargılanamayacak.
Yahu bir meclis neden böyle bir yasa değişikliğine ihtiyaç duyar.
Aklı başında bir hükümet, devleti, devletin şeklini, yönetim biçimini, siyasi haritasını değiştirmeye çalışan kişileri neden dokunulmazlık zırhıyla korusun ki...
Akla belli başlı senaryolar geliyor ama bunların hepsi varsayım.
Birinci neden önümüzde duran başkanlık sistemi için BDP'den destek isteyen AKP'nin BDP'yi hoş tutmak için bir manevrası olabilir. Böylece BDP'li bir vekil mecliste ya meclis dışında Apo posteri de taşısa, sözde Kürdistan bayrağı da taşısa kanun kuvvetleri bir şey yapamayacak. Bir bayrak direğindeki Türk bayrağı indirmeye çalışılsa devletten herhangi bir yaptırımı olmayacak. Yeter ki vekil ol...
Özellikle son dönemlerde PKK ve imralı ile görüşebileceğinin ipuçlarını veren iktidarın bir pazarlık içinde olduğu anlaşılıyor.
Elbette bu suçları illa ki BDP'liler işleyecek diye bir şey de yok. Radikal dinci bir milletvekili "şeriat isteriz" diye haykırsa ona da yapacak bir şey olmayacak. Meclisi düşünebiliyor musunuz... Ya da Türkiye'nin iç siyasetini. Bir takım elinde terör örgütü bayrakları ile dolanırken diğerleri de yeşil bayrakları çıkaracaklar. Birisi ülkenin bölünmesi istiyor diğeri ise rejimin değişmesini. Ve cumhuriyet o kadar aptal bir rejim ki bu şekilde kendini yok etmek isteyenleri bile koruması altına alıyor.
Biz daha kendimizi yırtalım, didinelim...
Yahu dokunulmazlık neden var bu ülkede... Ama nasıl olmasın ki Meclis'teki milletvekilleri içinde katil bile var. Adam bastırıyor parayı ve mahkemelerden yırtıyor. Gazeteciler, yazarlar yıllardır hapislerde çürürken terör örgütü üyeleri için bu yasalar çıksın sonra da adının içinde adalet olsun... Nasıl görülmüyor bu adaletsizlikler anlamak mümkün değil.
Kendi seçtiğim vekili eleştirememe, yargılayamama durumu. Dokunulmazlığın kaldırılması seçildikten sonra vaatlerini yerine getirmemeyi, yolsuzlukları da önleyecektir. Bir çok faşistin, yobazın, üç kağıtçının arkasına sığınmasına izin verilmemelidir.
derhal ama derhal! bu ülkenin aklı, vicdanı ve irfanı hür tüm sivil toplum kuruluşlarının hükümet ve muhalefete baskı yaparak milletvekilleri üzerindeki dokunulmazlığın kaldırılması için mücadele etmeleri gerekir.
devleti bölmeye çalışan, insanları kutuplaştıran, ülke ekonomisini mahfeden, 20 yaşındaki gencecik insanlara kurşun atanların cenazelerine katılan, onlara yardım ve yataklık suçu işleyen kişilerin cezalandırılması gerekir.
şayet; bu ülkede vicdan sahibi bir tane dahi sivil toplum kuruluşu varsa derhal harekete geçmelidir.
yıllarca kenarda duran ama yeni akıllara düşen yasadır.
siyasi arenayı her hareketi ile engellemeye çalışan bir muhalefet ve onun uzantısı yargıçların bu yasa kalktımı ülkeyi nasıl bir kaosa götüreceği ta fizandan belli.
türkiye'de hiçbir halta yaramayandır. dokunulmazlık, siyasi muhalefeti engelleyememek için yaratılmış bir yöntemdir; fakat türkiye'de istenince muhalif milletvekilleri gayet güzel hapiste tutuluyor.
partilerin seçmen listelerine bir gözatın efendiler... halkın içinden kaç kişi var? sanayiciler, para babaları, mafyalar, aşiret liderleri, dağdan inenler...
bunların tamamı benim vekilim değil, hiçbirini istemiyorum.
anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır.
ayrıca akp'nin seçilmeden önceki seçim vaadiydi "dokunulmazlığı kaldırmak". hepimiz biliyoruz ki vaatler seçimi kazanana kadardır.