istanbul'dan, izmir'den, ankara'dan dışarıya çıkmamışların ismi üzerinde atıp tuttukları şehir. oraya orada yaşayan ne demek isterse onu der çocuğum onu der.
Bazılarının Diyarbakır'ın adı olduğunu iddia ettiği kelime.
Lakin sorarım neden amed in adı demezler de diyarbakır ın adı derler... Çünkü, Gavura gavur demek yasaktır. Amed mamed 1500 yıl öncesinde kaldı. Aranızda o kadar geri kafalı varsa gelsin bi ara düzeltiriz...
diyarbakırın yeni nesil havalı ve entellektüel ismi.diyarbakıra diyarbakır demeyle ne diyarbakır birşey kaybeder ne diyarbakırlılar.amede yeni nesil şarkılar türküler dizilierken diyarbakır içli türkülerdedir.
Güneydoğu'nun yaşanılası ve güzide bir şehri. Oldukça başarılı bir Diyarbakır sanat merkezi'ne sahiptir. Sinema kulübü ile her ay seçilen avrupa sinemalarını gayet makul bir fiyata (en son 3 tl idi ) izleyebilirsiniz. Sanat merkezinde resim, fotoğraf sergileri söyleşiler ve konserler düzenlenmekte (askerde ücretsiz olarak flamenko dinletisine gidebilme şansına sahip oldum sayesinde teşekkürler.) Tarihi açıdan gayet zengin, gidip görülmesi gereken On Gözlü Köprüsü, Surları, Ulu cami'si , Süryani Sokakları, Cahit Sıtkı Tarancı'nın evi ve bunun gibi bir çok yer bulunur. insanları gayet sıcak kanlı, samimi ve içtendir.
Girişiteki Diyarbakır tabelasına ve surdaki kapılara trekler giremez diye yazdığımız bize ait uğruna gözümüzü kırpmadan canımızı vericeğimiz şehrimizdir. Her ne kadar devletlerin siyasi oyunlarından işsizlik gibi sebeplerden dolayı insanının bozulduğu düşünülse de 100de 90ını yürekten insanların oluşturduğu bi kişi dışında hiç bi şeye değişmiyeceğim benim için dünyanın en güzel şehri. Bi aşkı dolu dolu yaşıcağınız sevdiğiniz inssanın yüzünü her yerde görebileceğiniz gerçekten kalpten içinizden geldiği gibi yaşıyabilceğiniz doğunun parisi olan surlarıyla ve karpuzuyla ünlü şehir. Bazen terketmeyi düşündüğünüz ama sizinle bütünleşmiş olan anadolunun incisi. Hakkını arayan insanları iki devletin sahiplerinin de ezdiği ama aslında ne pkklı olan ne de türk siyasetçilerin olan bizim şehrimiz.
gel gör ki, benim polisime, askerime kurşun sıkılan şehir.
aşiret reisleri, kaçakçılıkla paranın dibine vursun, tek kuruş vergi vermesin, üretime katkıda bulunmasın, mercedeslerle gezsin. bizim kazandığımız 3 kuruş diyarbakır'a vergi olarak gitsin.
atatürk'ün fahri hemşerilik verdiği tek ildir aynı zamanda. insanlarını kendine yakın bulmuş olmalı. eleştirirken kemalist arkadaşlarımızın daha dikkatli olması lazım gelir sırf bu yüzden.
not: gerçi prosedüre göre fahri hemşeriliği belediye meclisleri verir. ancak atatürk zamanında kendisinden habersiz böyle bir kararın alınamayacağını takdir edersiniz...şehrin o güne kadar diyarbekir olan ismi atatürk tarafından hemşerilik telgrafında diyarbakır olarak yazılmasından sonra fiili olarak değişmiştir. daha sonra kanunla hüküm altına alınmıştır...
"bir çok yazarın, ozanın yazılarına, dizelerine giren gizemli kent... kimi yazarın kaleminde ''sırrını surlarına fısıldayan şehir'' kimi yazarın kaleminde ise ''harcı, acı ve hüzünle karışmış ama umudunu her zaman diri tutmuş, ebedi kent''... bir erdemli yürek...tarihin başkenti...güneşin doğduğu yer..."
osman baydemir e yüzde 70 civarında oy vererek açlığı, sefaleti, yoksulluğu sırf ideolojik görüşler uğruna tercih etmiş olan ilimiz. ne diyelim bu devlet size beş kuruş para vermezse hakkıdır. alın osman baydemir gibi birinin hayrını görün. ondan sonra şehrimizin ortasından kanalizasyon suları akıyor diye ağlamayın. kürtçe konuşan başkanınız var gene başınızda. yazık çok yazık.