ikinci bölümün her anında okan bayülgen'deki "ulan akşam ne yazcaklar acaba ekşiye" tedirginliğinin belli olduğu program. konsept güzel olmuş. ancak hakkı devrim'le esen yaşlı ama espritüel amca geleneği şimdilik pek tutmamış gibi. aradaki vtrler vasat, ancak gittikçe iyileştiği de gözden kaçmamalı. ayrıca vtrlerdeki kadın sesine benzer ciyaklamayı kessinler yahu. tamam belki bambaşka bir amaç ve ironi var ama o diyaloglara şuh bir ses güzel giderdi. bir okan bayülgen klasiği olarak bölüm sayısıyla doğru orantılı olarak kalite artışını bekliyoruz efenim.
ikinci bolumundeki produktorist olarak tanimlanmak konusunda direten yapimci skecinin ozlem siyasette yeni olayiyla bir alakasi olup olmadiginin merak edildigi program.
bottom line:
1) ozlem siyasette yeni olayinda haksizdin.
2) ikinci bolum -ozellikle de hayko cepkin'li cevap hakki kismi - cok iyiydi.
3) eger produktorist olayi ozlem olayiyla alakali idiyse skecin geri kalani neydi?
ilk bölümüyle ikinci bölümü arasında dağlar kadar fark olan, okan bayülgen'in profesyonelliği ile çok iyi toparlanmış, Heboköbe bölümü ve cevap hakkı kısmının programın en güzel kısımlarından biri olan program.
okan a tavsiyem şuanda oda izledigi kesin olan christina aquilera yı konuk eden acun a konuk konusunda danısmasıdır, muhtemöelen aynı saatlerde çekilen bu program şuanda sözlükte fırtına koparmıs durumda, (bkz: disco nun yeni kralı acun ılıcalı).
hani o sadece tiyatroya basan beyni ile siyaset programları yapmaya çalıştıgı zamanlarda bir bayan milletveili adayı ile girdigi polemigi eline yüzüne bulaştırmıstı okan, siyaset anlamadıgı bir iş olmasına ragmen o konudada ukalalık edip manipülasyon yapmaya çalışıyordu ntv de hatırladınız.
yahu bu tiyatrocuların bu kadar gündemi işgal etmeleri toplumsal olarak çengilik geleniginin aydın kisvesi ile topluma giydirilmesi, okan gibi bir insandan toplumsal fışkırıklar çıkması elbette beklemiyorum ama, tv de program yapan bir kişilik,conan o brien havaları iyide gittikce ukalalıgı zeka ile doldurmayınca sıkmaya başladı, sadece magazincilere giydirerek olmuyormuş demekki, magazincilere giydirdigi ben acaib mutlu ediyor, toplumun en kalitesiz insan kitlesinin eline kamera mikrofon alıp insanların aile mahremiyetine dalmaları, tamam o kişiler zaten uzun süre nikahsız bellemişler karılarını namus hakgetre ama, bu toplumsal ahlaksızgı da bir nevi röntgencilik konusunda dedikodu konusunda legalleşmeye zemin oluşturuyor, kim kimi düzmüş, kim kimi boynuzlamış, ulan şerefsizler namusu olana cinayet sebebi,kamera ile tespit edilip belki para ile ilişkiye sokulup çekiliyor, güllük gülistanlık işler işleri açılıyor namussuzlukta basılmış kadının ya da erkegin, off bu ne be diyesim geldi okan kelimeler tanıdık mı?
birde gürgen öz hayranları var, adam hakikate tam bir agactı, şimdi yaptıgı kadın pazarlama programı okan ile aynı saatte kanal 1 de idi, bu bir sözü başladı, konuk yıldo aldı ele gitti yola bu gürgen bir konusma hazırlamış o konuda yahu abi bi durda su konusmamı yapayım deyip programın akışının içine etti.
zagada da anlık üretecek zeka olmadıgı için gürgen öz yazılı metin tıkanınca her skeçte tıkandı kaldı neden bu kadar prim yaprıgını okan dan ayrıldıktan sonra anladık, o programında yıldızlaştırmaya çalıştıgı mal kardeşimle gürgen öz sohbet türü bi programa başlıştı, bir kere 5 dk izledim, mal gibi kalıyorlardı, çünkü kendileri yıldız olmadıg için götürecek birisi yoktu programı, ee şimdi, ee şimdi diyip durdular, ehü ehuu diye kendi aralarında mal gibi, mallıklarına gülüyorlardı, birisi gelsede kurtarsa bizi diye.
dramalar bakımından-Okan'a rağmen-sınıfta kalmış, günün ilk ışıklarına kadar izlerken güldüğüm,gülerken gendimden birşeyler bulduğum, kendimi ararken bulduğum ama skeçler oynanırken utancımdan kendimi sigaraya gömdüğüm pirogram. tamam that's show business fakat kullandığın malzeme temelinden tiyatrodan geliyor. E o zaman arkadaş ortamında ke ke ke kik ki olan bir geyiğin seyirci karşısında her zaman aynı reaksiyonu almayacağını en iyi bilen adamlardan biridir okan. Ve fakat o melun hataya düşmüş ve biz gülüyorsak seyirci de güler handipikabını (bak işte olmuyor) yaşamış ve yaşatmıştır efenim...demek ki neymiş bu yazı çizi işlerini komik adamlardan çok komik adamları yaratanlara bırakmak gerekmiş. böylelikle hem o komik adam yaratan adamlar abidik gubidik reklamları yazmaktan daha güzel işler yaparlar hem de yetenekli oyuncular kötü dramalrla sankim bedlermiş kimin görünmezler...hadi bakalım şimdilik bu kaaa..
kesinlikle gürgen öz'ün yeri doldurulamamış program. ulan ne günlerdi be adam tek başına kopartırdı, ünlülere çok pis laf sokardı yeni skeç elemanlarında yeterli donanım bulunamamakta bence. mesela özgür, eskiden gerçekten iyidi, gürgen gelince yıldızı söndü. şimdi meydan ona kaldı ama pek yeterli değil. rüya ise tamamen figüranlık işlerinde becerikli. arka planda güzel duruyor. fakat diyalog için yeterli biri değil. disko kralı için böyle gürgen gibi dişli biri lazım.
"epeydir dua etmiyorum. benim daha çok batıl inançlarım vardır. örneğin saate baktığımda 00:00'ı yakalarsam zaman kavramının benim yanımda olduğunu varsayarım."
şimdi sorun şu. tam bu anda okan bayülgen mal mal hayko'ya bakıyor. o an binlerce, belki de milyonlarca insanın baktığı gibi. okan şu soruyu yapıştıramıyor ama. belki de aklına gelmiyor;
"sence zaman ne?"
biz de programda dönen eblehliği farklılık sanıyoruz. oysa hiçbir farklı tarafı yok. alt tarafı abukluk var işin içinde.
her zaman için popüler olanı eleştirip, hatta itin götüne sokup da ertesi hafta eleştirdiği şeyin meyvesini yiyen bir zihniyetin ürünü.
bizler de bu durumu zeka ürünü sanıyoruz. okan bayülgen'in insanlara çemkirmesini anlayabiliyorum. özellikle de hoş ve alımlı hatunlara karşı takındığı ukala tavırın nedeni belli. zamanında sizden hiçbiriniz benim sevgilim olmadı. ben de şimdi her brinizi zekamla sikiyorum.
okan; bırak bu ayakları. üstüne giymeye çalıştığın kültür çuvalı sana on beden büyük geliyor. ek$i sözlük'ten beslenemeyi de bırak. dün gece ki kolçak sorunu ek$i sözlük'ün bi başlığıydı yanlış hatırlamıyorsam. gel ki öyle olsa ne yazar. aziz kedi yanında.
sonuçta bu program gerçekten abuk. gel ki televizyonlarımızdaki hangi program adam gibi ki. hele o var mısın yok musun yok mu?
aha işte bir gün birisi o programı döner bıçağıyla basacak. ben de o gün televizyon karşısında osbir çekip ekrana attıracağım zevkten.
okan bayülgen'i ne kadar çok özlediğimi ve onu ne kadar çok sevdiğimi bir kez daha anlamamı sağlayan program. hayko cepkin'in programa renk kattığı da tartışılmaz.
kardeşim kır zincirlerini, artık sana ne sacmalık yapacak diye konukta gelşmiyor aslında degil mi, necati şaşmazı getir, muro yu getir, yahu kimse yoksa christina aquilera yı getir, acun kadar yok musun, yoksun sanırım..disco kralı mısın degilmisin, disco kralı mısın degil misin, kralı mısın degil misin o musun, degil misin, nesin abi sen?
biliyorum ben, kulak memesi var mı yok mu diye haftaya fatih ürek le, enseye tokat harika bir program çıkarırsın sen, sahi hep üniversiteli seyirciden bahsediyorsun, kaliteli felan filan, peki okan gardaşım, getirdigin konuksu tiplerden kaçını izleyip dinliyordur o seyirci hiç düşündün mü? safiye soyman ın kasetini almış mıdır hiç, gülben ergen in, fatih ürek in, bülent serttaş ın, mustafa toplaoglunun, yakında bu minvalde dönmeye başlarsın bi parlaklık göremedik dogrusu.
zaga akardı, bu program akmıyor, sütüdyo düzeni çok başarılı. ayrıca iki sahne çok iyi fikir, ama o akış olmadı, sıkıcıydı, rezildi, konuk seçimine daha önce deginmiştim tam bir fiyasko.
haftaya safiye soyman'ı bekliyoruz yanında el çantasını da unutmassa iyi olur, konusan el çantası, ayrıca gülben ergen olabilir, siz size olursunuz yine. yahu kardeşim üç kazolota kalmış bu programlar haberiniz yok, yakında okan bu işi bıraksın diye, sizin daha önce cem özer'e yaptıgınız kıvama geliyorsunuz haberiniz olsun.
geçen hafta sıcağı sıcağına yorum yapmamayım dedim. baktım herkes atıp tutuyor, dedim sakin olayım. ki o programı da gayet iyi bulmuştum. adam üstüne basa basa onu bir prova olarak görmemiz gerektiğini belirtmişti. iyi bir provaydı.
bu hafta ise hemen hemen tüm eksiklikler tamamlanmış gibiydi. mesela geçen hafta özgür hakkaten sıçmıştı. ama kolçak sorunuyla bu haftanın en komiklerinden biriydi. masa oynamıyordu, ayaklarının altına bir şey koymak gerekmiyordu vs.
geçen hafta kimsenin bir şey anlamadığı "kralım tabi, disko kralı" bölümünün de ne amaçla yapıldığını, mantıksız olmadığını öğrendik. (keşke geçen hafta da bu şekilde açıklasaydın)
cevap hakkı kısmı gerçekten şahaneydi. yani "bu tip ne ya" diye lafa giren annem, konuşma sonrasında hayko için "belli belli, boş adam değil" diye dönüş yaptı. (buradan okan'a sesleniyorum, abicim biliyorum satır satır okuyorsun. bu bölüme teoman'ı koy. sonra reyting ne demekmiş gör. annemin de şu teoman'la arasındaki buzlar erisin.)
eskiden yüzlerine telefonu kapadığı bayan arayıcılarını gecenin 3'ünde kapılarından aldırtıp programa getirtmesi güzel bir jestti.
eleştirdiğim bölüm şu: yapımcı kadın rolünde çıktılar ya hani, genç yetenekler. işte kısa filmde taksici taksim diye kilyos'a götürüyor falan. o bölümden ailecek bir şey anlamadık. olaya felsefik, antropolojik vs. nereden bakmamız lazım?
bir de, okan'ın boş zamanlarında, yalnızken burnunu karıştırdığını öğrendiğimiz program olmuştur.
bir de, bütün eleştirilere cevap veriyorsun buna da ver, yine ikna et bizi: abi çekmişsin şık simsiyah takımı, eski günlerdeki gibi. neydi çoraplar allasen?!
ismini pek beğenmediğim program
ilk entry lerin taa şubat ayında yazılmış oldugunu gördüğümde
yurdum insanının kulagının baya delik oldugunu öğrenmemi saglayan program
medya arkalarını çok beğenip güldüğüm program
ve hem bülent sertaç ve küstüm latifinden iğrendiğim program ...
hayko cepkinli samimi oturum bölümüyle tavan yapan, sevda adlı ne idüğü belirsiz aşağılık kompleksli yaratıkla dibe çöken, sayın bayülgen'in özgün sunumuyla da gönüllere taht kuran garip bir şey olmuş ama güzel olmuş. geçen haftaki bölümü izlememiştim; bu hafta izlediğim kadarıyla diyebilirim ki yeni bir fenomen geliyor.
kralsın disko kralı. son zamanlarda izlediğim en akıcı canlı yayın programı.
ilk programın vasatlığı ikinci programda beklentileri azalttığı için mi yoksa gerçekten iyi olduğu için mi iyiydi karasızım. ama ortadaki gerçek güzel olmasıydı.masa düzdeni bence yerli yerindeydi.
zaga düzenine geçilmesi programın daha geç biteceği konusunda bizleri ümitlendirdi. genç öğretmenlerimizin stüdyoya getirilmesi samimiyeti ortaya koydu. ancak "sevda karababa" nın yerli yersiz yorumları, satasmaları, polemiksel sözleri zaga düzenini itici hale getirdi. bu yüzden erken bitirilmesi birazda iyi oldu diyebiliriz. bunun haricinde programda olmadı denecek kısım yoktu ancak daha iyi de ola bileceğine inanıyorum.
son bir not olarak "cevap hakkı" bölümü tadından yenmeyen bölüm oldu.tabi ki okan bayülgen program düzenini daha iyi bilir ama bence masadaki konukların gönderilmesinden sonra başbaşa yapılması daha etkili olabilirdi. genede "kralsın" ı haketti.
daha durun dedik ilk hafta dedik... buyrun efendim dün geceki program olumsuz eleştiriyle yer gök inletenlerin ağzını kapamıştır eminim. ne vardı dün gece? kendini pek de ifade edemediğini düşünen ve toplumun anlayacağı şekilde şarkılarıyla ulaşması gerektiğini hayko cepkin' e kendince ufak nutuk atan mankenden öğretim üyesi olmuş ebru güzel, ebru hanımefendinin bu güzelim lafına güzel bir şekilde giydirme yapan ve kimsenin kendini anlaması derdinde olmayan hayko cepkin, cahil cesareti diyebileceğimiz ortaya karışık akrobatik hareketleriyle televizyonun harikası bülent serttaş, genç kızlara saç baş yolduran ve çıplak görmek istedikleri evi ible zor bulan murat boz, her daim bana nedense tatsız ve tuzsuz gelen cenk- erdem , sabahın 4 olmasından mıdır nedir al camdan at izlenimi uyandıran her espriye ''bu güzeldi. '' diyerek bir karışma ihtiyacı hisseden kimsenin konuşurken kale almadığı sevda.
yeni oluşan bir futbol takımı gibi zamana ihtiyacı olan program ilk hafta sütüdyodaki seyircilerden biri olarak söyleyebilirim çok kötü bir programdı fakat bu hafta daha iyiydi kuşkusuz daha da iyi olacağı belli ama tek bir eksikleri var oda bir engin günaydın, gürgen öz tarzı skeç kahramanları yok önümüzdeki haftalar neler gösterecek hep birlikte göreceğiz.
(bkz: daha yeni bir ekibiz)
(bkz: okan biraz süre istedi)
(bkz: ileryen haftalarda daha iyi olacağız)
sevda adı verilen şarkıcının leş hareketleri yüzünden zaga oturuş düzeni ve sonrası zehir gibiydi. kendini bir b*k sanan şahısların böyle programlara konuk olması şaşırtıcı. Ayrıca şarkıları da hiç mi güzel değil.
sıkıcılıgını dün gece perçinledi, gay vari davranıslar ile gelen konugu öven okan, hayko yu pazarlamaya çalışınca iyice sacmaladı. ne oldu bu hale geldi bu insan bilmiyorum, sanırım son dönemlerinde bohem hayat onu iyice toplumdan kopardı, yahu birader, senin hayatına islam hiç mi ugramadı, uzak yakın hiç mi alakan yok, dünya zevk dünyası mı, hayko yu dinleyince bitti mi olay, magazin i eleştirmene bayılıyorum, o konuda hakkını vereyim, özlüyorum eski günleri ctesi gecelerini iple çekerdim, ama hakikaten sıkılıyorum, erol günaydın kim ikinci sınıf, yardımcı oyuncu, tiyatrocu diye bilir kişi mi? tiyatronun tuvaletlerini temizlese bu şekilde kutsanması ayrıca tahammülümü zoruluyor, gelen konuklarına sabah karşı adam degilsiniz dedi, cenk erdem ikilisine sen sahip çıkınca adamlar bir şey diyemediler,
bülent serttaş cüssesi ile ters orantılı bir karizmaya sahip, ben onun yerinde olsam her adamın yaptıgı gibi, hayko cepkin denen zibili tek li sohbete aldıgında kalkar giderdim, o kim, hangi degerin temsilcisi, programında yer bulmasına itirazım yok ama özel muamele görmesi hasta edici.hep ekonomik krizden bahsettin, iki söz söyleyemedin, tabi program formatın bahanen bu, ama, sen anlamassın o işlerden kutsadıgınız ugur dündar anlatsın, ama onun anlattıgı ile yatırıma girme tavsiye etmem, ülke birleşmiş güvenlik konseyine üye oldu keşke tek kelime bahsetseydin,hayko nun bu ülkeden beklentisi fazla degilmiş, gülerim, bitik gençligi daha da tüketmek için müzik yapıyorsun be adam, kafanı kaldırda keşlerden insanların arasına çıkmanı tavsiye ederim,
konuk secimlerin igrenç, insan gibi konuklar çıkartmalısınız artık, eminim haftaya safiye soyman la nikahsız bilmem nesi, mustafa bilmem ne (uzaylı olan), mesela hep merak ederim yurt dışında tutmuş türkler neden çıkartmassınız, kobra takibindeki başrol oyuncusu semih mesela, cern deneylerine giden bir fizikci mesela, bilgi versin, gerçi senin ilgin insanda ki karadelikler degil mi pardon? popüler kültürün tasıyıcısısın neden depreşiyorsun ki magazinlere, sende onların bi türevini yapıyorsun, sende magazincisin, conan o brien ı izliyor musun hala, konuklarının kalitsine hayran olmamak mümkün degil degil mi? nasıl olsa abd batıyor sizde bir kaç konuk ithal edersiniz artık ordan..
okan abi'nin giydiği çorapların beyaz mı gri mi olduğu konusunda sözlük yazarlarının mutabakata varamadağı piroğramdır. gri olduğunu ümit ediyoruz hep beraber. zira;
bunun haricinde okan'ın b. serttaş ve l. doğan'ın bir filmde oynaması halinde seve seve bu ikiliye katılacağını belirtip ardından "neydi o film ya.. neydi, dumb and dumber mıydı" diyerek bomba bir teşbihte bulunmasını kimse farketmedi mi yoksa konuğa ayıp olmasın diye gülmedi mi, tam sezemedim.
ayrıca "kolçak krizi" çalışması gayet başarılı ve dozundaydı. son tahlilde program geçen haftaya göre performansını katlamış, önümüzdeki maçlar için ümit vermiştir.
cenk ve erdem beylerin okan bayülgen'in onları nasıl ağırlayacağını hala bilememesi nedeniyle, arada kaynadıkları program. okan bayülgen, aykırı farklı bir şey daha yapmak amacıyla arada bir yaptığı üzere telefonla bağlanan birini stüdyoya getirtti. sigara içmeyin dedi konuk. sonra sizinle tanışmak istiyorum vs. ha bir de şark hizmetini istanbulda yaptığını söyledi ki çok acıdım kendisine.
son olarak da çat diye bitti. bazı arkadaşlar bu bölümün bomba gibi olduğunu filan yazmışlar. heralde ben aynı anda aynı konukların olduğu başka bir program izledim.
asıl son olarak, sevda ismindeki şarkıcı, iticilikte sınır tanımamıştır.