direniş olarak bir eylem halinde bundan bir hafta önce başlayan olaylar zincirinin önümüzdeki günlerde iç savaşa dönmesi durumudur.
gayet aşikar görülebilecek bir şey bu. ne yazık ki. polis baskıladıkça halk tepkileniyor, yasadışı örgütlerin ekmeğine yağ sürülüyor. bu gece rahmetli olan abdullah cömert adlı kişinin, kimi görüşlerce polis, kimi görüşlerce ak gençlik, kimi görüşlerce kimliği belirsiz kişiler tarafından öldürüldüğü söyleniyor lakin abdullah'ın ölümüne yol açan kurşun bir şeyleri tetikledi. bu akşam karşıyaka girne'de yaşanan olaylar çarşı grubundan ve halktan insanları silahlanmaya yöneltti. " artık boş çıkmayız abi " lafları duydum, duyuyorum. ve yine tahminimce bu durum sadece karşıyaka'ya özgü kalmıyor şu saatlerde. eğer bir taraf alttan alıp geri çekilmez ise sonuçları şu an düşündüğümüzden çok daha farklı olacaktır. olaylara alet olmayınız, bu akşam izmir alsancak, fuar'ın lozan kapısının yakılmasının öncüleri provokatörler idi, yanlarında halktan bir sürü insan da vardı, farkında değillerdi alet olduklarının, içlerindeki şuursuz öfkeyle davrandılar. dikkatli olunuz.
korkuyorum dostlar. özgürlüğümüz için ölmemeliyiz 21. yüzyılda yaşarken, düşüncelerimiz için ölmemeliyiz eyleme dökmemişken. bugün bir polis tanıdığımla konuştum, amirleri tarafından provoke edildiklerini söylüyor ve adam dedi ki " abicim nasıl bir şeyin içindeyim bilmiyorum, ömür boyu bu formayı taşıyacağım, kalan ömrümde bu utancı taşımayı istemiyorum. "
yapacak bir şey yoksa, yani aydınlandığımız, hak aradığımız için ölüyorsak, bırakın bu kurşunlardan, bombalardan, coplardan olmasın. bırakın ölümümüz bizleri aydınlatan güneşin kanatlarımızı yakmasıyla olsun, bırakın hakkımız ile..
yaşamaktı değil mi bir ağaç gibi tek ve hür, ve yine aynı yaşamaktı değil mi bir orman gibi kardeşçesine ?