din

entry1171 galeri103
    214.
  1. hayatı tekleyerek yaşama sebebi.iyi insan olalım o bize yeter.
    0 ...
  2. 213.
  3. sadece kendinden daha üstün bir varlığa ihtiyaç duymak değildir.
    Tüm duyguların kaynağıdır.
    Maneviyattır.
    0 ...
  4. 212.
  5. 211.
  6. insanın, doğasındaki kaos'u dizginlemesi için var olan kurallar, fikirler, düşünceler... bütünüdür.
    1 ...
  7. 210.
  8. düşünüpte bulamayanlara tanrı tarafından gönderilen joker.
    0 ...
  9. 209.
  10. Başkaları hesabına çalışmaktan, yerine getirilmeyen isteklerden ve yalnız bırakılmışlıktan yılmış halk kitleleri üzerine her yerde büyük ağırlıkla yüklenen ruhsal baskı biçimlerinden biri dindir. Doğaya yenik düşen ilk insanların tanrılara, şeytanlara, mucizelere ve benzeri şeylere inanmasına yol açışı gibi, sömürülen sınıfların sömürenlere karşı mücadeledeki yetersizliği de kaçınılmaz olarak ölümden sonra daha iyi bir yaşamın varlığına inanmalarına yol açar. Din, bütün yaşamı boyunca çalışan ve yokluk çekenlere, bu dünyada azla yetinmeyi, kısmete boyun eğmeyi, sabırlı olmayı ve öteki dünyada bir cennet umudunu sürdürmeyi öğretir. Oysa yine din, başkalarının emeğinin sırtından geçinenlere bu dünyada hayırseverlik yapmayı öğreterek, sömürücü varlıklarının ceremesini pek ucuza ödemek kolaylığını gösterir ve cenette de rahat yaşamaları için ehven fiyatlı bilet satmaya bakar. Böylelikle din, halkı uyutmak için afyon niteliğindedir. Din, sermaye kölelerinin insancıl düşlerini, insana daha yaraşan bir yaşam isteklerini içinde boğdukları bir çeşit ruhsal içkidir.
    Ne var ki, köleliğinin bilincine varmış ve kurtuluşu için mücadeleye başlamış köle, kölelikten yarı yarıya çıkmış demektir. Fabrika endüstrisinin yetiştirdiği ve kent yaşamının aydınlattığı modern, sınıf bilinçli işçi, dinsel önyargıları bir yana atar, cenneti papazlara ve burjuva bağnazlarına bırakır ve bu dünyada kendisi için daha iyi bir yaşam elde etmeye çalışır.

    Herkes istediği dini izlemek ya da dinsiz, yani kural olarak bütün sosyalistler gibi ateist olmakta tamamen özgür olmalıdır. Vatandaşlar arasında dinsel inançları nedeniyle ayrım yapılmasına kesinlikle göz yumulamaz. Resmi belgelerde bir vatandaşın dininden söz edilmesine de son verilmelidir. Kiliseye ve dinsel kurumlara hiçbir devlet yardımı yapılmamalı, hiçbir ödenek verilmemelidir.
    0 ...
  11. 208.
  12. doğum, yaşam, acı ve ölüm.ya sonra? soruyu soran kişi bir rastlantısal olayın ürünü olduğunun verdiği rahatsızlıklar sonucu bir açıklamaya ihtiyac duyuyuyor.kendi rastlantısallığının farkındalığına ancak inançla tahamül etmesi münkün.varlığına anlam katabilecek tutarlı yorumlara ve örneklere gereksinim duyuyor.insan başına geleni anlamak istiyor.sonuç olarak kendini sürekli koruyup kolladığına inandığı bir varlık yaratıyor kafasında; tanrı.bununla beraber tanrı ile arasında bir iletişim ağı kuruyor; belirli kurallar çerçevesinde bir nevi toplumsal maveviyatın geleneksel biçimi; bizde ona din diyoruz.
    2 ...
  13. 207.
  14. zayıf insanların tutunduğu daldır, korkak insanların sorgulayamadığı zırvadır, zalim insanların elinde zulüm aracıdır, bazı şeylerin farkında olan insanlar için ise aşağılıkçadır.
    3 ...
  15. 206.
  16. insani iyiye, dogruya, güzele yönlendiren yol.
    0 ...
  17. 205.
  18. ilk zamanların hukuku, günümüzün kini.
    1 ...
  19. 204.
  20. tanım : insanoğlunun başındaki en büyük bela.

    insanoğlu gerçekten çok zavallı bir yaratık. dünyaya ilk gelişi/getirilişinden beri daima tapacağı, kölelik edeceği, bir şeyin/birinin/bir kurumun/bir devletin peşinden koşmuş durmuş. bu yetmemiş çoğu zaman bu kişi kurum ya da olguyu kendisi yaratmış/kabul etmiş/ kabullenmiş. sadece kendisi için de değil kendisi dışındakilerin de (öncelikle kendisinin peşinde koştuğu şeye inanmayan, kabullenemeyen;kendi; hemcinslerini;kendisi dışında/ diğerleri; olarak nitelendirerek ) aynı şekilde davranmasını istemiş. hem de ne pahasına olursa olsun. bunu da zamanla kurumlar oluşturma olgusuyla çok daha ileri taşımış en sonunda o kurumlar kendilerine karşı olduğunu düşündükleri herhangi bir düşünce ve eylemi tehdit olarak algılayıp, en acımasız yöntemlerle karşı koymuş/savaşmış/ yok etmiş. ve her ne yaparsa yapsın binlerce yüz binlerce kadın erkek ve çocuğu öldürmüştür. ortada din varken, savaşların sebeplerinin insanoğlunun kurduğu devletlerin siyasetlerinin ve açgözlülüğünün olduğuna inanmak ne kadar kolaydır; nasıl bir aptallıktır.

    mülkiyetin farkına varması ile başlayan sürecin sonucunda kendisini yarattığını düşünerek yarattığı tanrısı ile kendi arasındaki iletişimi sağlaması için zamanla bir dinsel seremoni yöneticisine ihtiyaç duyan arkasından da kendi aralarında gelişen mülkiyet ilişkilerini düzenlemesi için toplumsal ilke yöneticisine ihtiyaç duyan ve ikincisi için birincisini temel gören de insanoğludur.
    milyarlarca insanın inandıkları yalanlardan kurtulup kendilerini bulmalarını ve kendi ataları tarafından yaratılmış yalanlara inanmayı bıraktıklarını görmek beni çok mutlu ederdi açıkçası. insanoğlunun manevi evriminin önünde engel olan din olgusunun yok olması ve yeni bir çağın başlangıcı olacak o günleri göremeyeceğimi/yaşayamayacağımı biliyorum. her ne kadar bazı insanların kendi yaşamlarının iyiliğini kendilerin dinsel ahlak olarak nitelendirdikleri arzu ile ortaya çıktığı düşünülse de ve bu samimi duyguları dinsel düşüncenin çöküşü ile yok olur denilse de tüm bunlarının hepsinin bir gün yok olacağını düşünmek, yok olduğunu görmek sona erebileceğini bilmek beni hiç tedirgin etmiyor. aksine böyle bir şeyin gerçekleşmesini arzu etmekteyim. öte yandan beni en çok korkutan bu arzum. arzu, aslen insanoğlunun kötülüğünün sebebi. ve kendi yarattığı dinin ve kendi yarattığı onu yaratan tanrı ilkesinin içine sokarken de pek dikkat etmediği ama sonuçta kötülüğün ortaya çıkışının da yegane sebebi.

    insanoğlu ile tanrısı arasındaki bağı sağlayan kurumların, kişilerin (hoca/imam/rahip/papa x y z); kendi varoluşlarının sebebi olan dini inanışı korumak için yapamayacakları hiçbir şey yok.

    her din kendi ritmi, sistematiği içerisinde dünyanın çok daha iyi bir yer olacağını iddia eder. insan yaşamına bu kadar az değer veren bir tanrı ile mi diye sormak gerekir o dinlere.

    din daima nefretin ve hoşgörüsüzlüğün tetikleyicisidir.

    binlerce yıl önce truva da, orta asya da, mezopotamya da, güney amerika da afrika da savaşan insanlardan ne kadar değişiğiz. din onlara ne verdi de bize farklı bir şey verebilsin. din onlara da onlarla aynı şeye yani kendisine inanmayanı yok etmeyi, kendi yapısal bütünlüğüne karşı olan her düşünceyi ezmeyi öğretti ve uygulattı; bugünün insanına da aynı şeyi yapıyor. insanlar kutsal kabul ettikleri şeyler için ölümüne savaşmaya, öldürmeye ve ölmeye hazırlar. özellikle tek tanrılı/kitaplı dinlerde dini korumak o iman yapısı içerisinde olmazsa olmazlardan biri. oysa o kitaplarda yazılanların kaynağı mitler ve binlerce yıl öncesine dayanıyor. insanlar soru sormadan merak etmeden kaynağını sorgulamadan inanmaya hazırlar. ve o kitabın dışındaki herhangi bir şeye de inanmamaya. eğer kitaplara bakarsan ibrahim 100 yaşında çocuk sahibi oldu ve 170 yaşına kadar yaşadı. bu sadece dalga geçilmeye layık zırvaların hala insanların yaşamından daha değerli olmasının; insanların hayatlarına hükmetmesinin bir anlamı var mı? buna inanabilen birisinin bilimsel araştırmalara evrime inanmaması da cabası. dinlerin (özellikle de islam, hıristiyanlık ve museviliğin) döneminin dominant kültürünün o dönemdeki medeniyeti domine eden devletin dini olduğu için kanla, savaşla, vahşetle ve ölümlerle bu kadar büyüdüğünün görmemek aksine kendi inandığı dinin barışla ilgili bir şey olduğunu düşünmek kendi kendine söylenebilecek nasıl bir yalandır. her şeyin her zaman sadece kendini peygamber olarak gösterip ileri çıkanların güç hastalığı olduğunu görmek için onun ölümünden sonra arkada kalan yoldaşlarının neler yaptıklarını görmekle yeterli iken (musanın kardeşi adını hatırlayamadım, isa dan sonra petrus vs muhammed den sonra sünni-şii yol ayrmı) bunu görmemek yorumlayamamak insanoğlunun aptallığının bir göstergesidir.

    bu üç dinin üçü de tanrılarının henüz tamamlanmamış isteklerinden derlenmiş dinlerdir. böyle bir saçmalık var mı?

    üçünün de yüzyıllardır ibrahimin doğduğuna inandıkları bir mağaranın bulunduğu topraklar için savaşmalarını nasıl anlamlandırabiliriz.
    bir insanın mesela benim iyi ve kötüyü nitelendirmem ve onu başkalarına karşı şu iyi bu kötü şeklinde savunmam çok kolay çünkü kendi tasarladığım bir yapının içerisindeyim. bu tasarımım aynı zamanda benim yapıp etmelerime de sebep ve sonuç oluyor. şunu yapmam çünkü kötüdür bunu yapayım kötü değil bu demek şeklinde. ama tutup da kendimi aşıp, benden başka insanların iyiliği ve kötülüğü üzerinde fikirler üretmem burada asıl hata oluyor. bir insan başka bir insan için ya da herhangi bir toplum için iyinin ya da kötünün ne olduğuna nasıl karar verebilir? nasıl seçebilir? bunu anlamakta zorlanıyorum .

    artık insanoğlu bu inançlarından kurtulma zamanına gelmiştir. yüzlerce yıl öncesine göre bir çok şeyi dine rağmen başarmış durumdayız.

    peki dinlerin hiç mi iyi tarafları yok. ben dinin neden olduğu gereksiz acı ve ıstıraptan başka hiçbir şey görmüyorum. iyi insanların iyi olmaları ve kalmaları için dine ihtiyaçları yok. aynı şekilde kötü olarak addedilen insanların hepsinin kötülükleri bireysel iken dinlerini koruyan liderlerin yarattıkları mass destruction tahmin edilemez boyutlarda. öte yandan dünyada açlığın hüküm sürdüğü topraklarda açlığın hüküm sürmesinin sebebi de genelde bu dinlere inanan toplumların sömürge düzenleri iken ;fakirleri doyuran; din yalanı da çok kurmaca duruyor.

    marsa uzay aracı gönderip onu dünyadan radyo sinyalleri ile kontrol edebildiğimiz günümüzde gemilerin denizde su üzerinde tanrının isteği ile gidebildiğini düşünen insanlara ne demem bekleniyor ki aptaldan başka. ve bu aptallar hala yaşamımı şekillendirmek isterlerken bilime ve ilerlemeye karşı durmayı öğütlerlerken bunlara kayıtsız mı kalmalıyız. dünyanın düz olduğunu anlatan bu tanrıların bu kitapların ve bu peygamberlerin anlattıkları şeylerin doğruluğuna hala inanan insanların var olması yeterince kötü iken üzerine bir de bu anlatılanları korumak için vahşet kan ve gözyaşı yaratmaktan çekinmemelerini nasıl anlamaya çalışalım.

    artık bir şeylerin değişmesi gerek.
    14 ...
  21. 203.
  22. din insanların bütün yaşam alanlarında ve bütün fikirlerinde düzen oluşturmak ve insanların düzgün bir hayat sürmeleri için allah (c.c) gönderilmiş ilahi kurallar bütünüdür. günümüzde geçerli olan tek din islam'dır allah (c.c) "islam'ı sizin için seçtim" demiştir. daha önce indirilmiş dinler ve kutsal kitaplar kavimler tarafından tahrip edilmiş ve dini kendilerine göre uygulamaya başlamışlardır. ancak islamiyet ve yüce kitabımız kur'an-ı kerim kesinlikle allah'ın himeyesindedir ve hiç bir zaman değiştirilmemiş ve değiştirilemez. islamiyet içerdiği kurallar verdiği emirler ile insan hayatının her alanında kendini gösterir. fakirlere yardım et, ticarette doğru tart, konuşuken karşındakini aşağılama,bazen bir gülümseme bile ibadettir diyor. kadınlara saygı göster onlar allah'ın emanetidir diyor. savaşta bile teslim olanı himaye et diyor. kısacası bir yaşam tarzı olan islam her alanda iyiliği emrediyor adaleti emrediyor. ve bu batı dünyasını rahatsız ediyor. bu yaşam tarzının müslümanları birbirine bağlamasından tehdit algıladığı içindir islamı ve müslümanlığı karalamak , yalnış anlaşılmasını sağlamak, bizleri yobaz ve cahillikle suçlamak , hatta ve hatta müslümaaları terörist ilan etmeye kadar gidiyorlar . ülkemizde yüzlerce kurum kuruluş binlerce kişi misyoner faaliyetler içinde ve insalarımızı kandırıyorlar. ve en acısı kendi kültürünü kendi dinini, kendi milletini üç kuruşa değişen kendini ne olduğu belli olmayan kişilere kul olan insanlar var. Allah dinimizi, vatan ve milletimizi daime muhafaza ve muzaffer eylesin inşallah .
    0 ...
  23. 202.
  24. din aslında insanlık için çok önemli kurumlardır. kesinlikle gereksiz bulmuyorum. dini duygulara sahip bir insanım. fakat einstein benzeri dini duygulara. bin yıl öncesinden kalma dogmalar artık bazı sorularımızı cevaplamakta yetersiz kalıyor. bu sorular mesela:

    - bu evren neden varoldu?
    - biz insanların amacı nedir?
    - hayatın anlamı nedir?

    şimdi bu sorulara bilim cevap veremiyor. bilim ancak "nasıl?" sorusuna cevap veriyor ve vermeli. işte dinler de "neden?" sorularına bilim gibi yaklaşmalı. dogmalar ile değil aklını ve deneyimlerini kullanarak. batı dünyasında ve uzak doğu'da bu tür bir sürü dini hareket var. islam dünyasında henüz pek yok. dinler de artık hipotez, teori gibi kavramlara geçmeli. bilim gibi geçersiz hipotezleri kaldırmalı, yeni hipotezler üretmeli. bilim nasıl geçmişte yanılıyor ama gelişiyorsa, din de arada yanıldığını kabul etmeli ve yeni cevaplar aramalıdır.
    0 ...
  25. 201.
  26. 200.
  27. "Onur, görev, adalet ve kutsal; on büyük buyruğun geri kalanı.
    Dünyadaki tüm kötülükler bunlar adına yapılır."
    bernard shaw.
    2 ...
  28. 199.
  29. iyiliği öğrettiği gibi kötülüğü de öğretir. muhteşem dindarların çoğunun akla hayale gelmeyecek kötülükleri yapabilmesi, bu çift taraflı eğitim öğretiminden gelir.
    1 ...
  30. 198.
  31. olması gerekendir.
    insanın evrendeki çaresizliğine karşın ona anlam verebilmesi ve yaşamını devam ettirebilmesi için gerekli olan inançtır.
    kimsenin görmediği bir yerde bir şeyi çalmamanın garantisidir bazen,
    bazen bir insana yardım etme sebebidir,
    bazen en büyük yaşam nedenidir,
    insanın kendini kaybetmemesidir.
    0 ...
  32. 197.
  33. şu şekilde olduğu zaman kesinlikle kesinlikle desteklediğim olgu.

    - insanları, doğayı, evreni incele.
    - deneyimlerin ile akıl yürüt.
    - deneyimlerin ve akıl yürütmelerin sonucu bir dine inan.

    ben bu şekilde islam'a inanan insanlar tanıyorum. ama öncelikleri her zaman deneyimleri ve akıl yürütmeleri olmuştur. bir de şu şekilde inananlar vardır.

    - bir dini baştan seç ve inan.
    - akıl yürüterek bütün deneyimleri inancın ile uyumlaştırmaya çalış.
    - insanları, doğayı ve evreni bu gerçekliğe uydurmaya çalış.

    işte bu şekilde inanan insanı daha çok tanıyorum ve tarih boyunca bu tür insanların insanlığa hiç ama hiç katkısı olmamıştır. tersine büyük felaketler getirmişlerdir. her zaman önce deneyim ve akıl öncelikli olmalıdır. sonrasında inanç gelir. çünkü dinleri bile ancak deneyim ve aklımız ile seçebiliriz.
    1 ...
  34. 196.
  35. özellikle cahillikle birleşince en etkili afyondur.
    2 ...
  36. 195.
  37. "ölümden sonra ne olacak" sorusuna mantıklı ya da mantıksız bir cevap veren düşünce ve sistemler bütünü.

    ölüm, tüm dinlerin varoluş sebebidir dersek çam falan devirmiş olmayız umuyorum.

    ölümsüzlük hali mevzu bahis olsaydı belki dini gönderen yaratıcı halen orada olacaktı ama dinin temel düsturları olan ahlak, cennet, cehennem, peygamber, ibadet vs. olmayacaktı, olsaydı bile gereksiz addedilecekti.

    lakin din genel itibari ile evet inanan bir insanın bu dünyasını da düzenler fakat asıl olarak öbür dünyaya yani ölüm sonrasına hazırlık sürecini sistematize eder.

    bu itibarla din gerektirir ölüm, ölüm gerektirir din dersek sanıyorum ve umuyorum yine çamı dik tutmuş oluruz.
    1 ...
  38. 194.
  39. dinlerdeki çelişkiler, günümüze uymayan gelenekleri tanrının varolmadığı anlamına gelmez. din ile bilim arasında aslında çok fark yoktur. günümüzde fark varmış gibi görünür ama aslında geçmişte dinlerin gelişme gösterdiği, bilimin ise dogmatik olduğu zamanlar olmuştu. bugün günümüzde dinler dogmatik, bilim özgür olmuştur. din de aynı bilim gibi evreni ve insanlığı anlamaya çalışır. bilim evrenin ve canlılığın nasıl oluştuğunu araştırırken, dinler bir anlam arayışıdır, neden arayışıdır.

    dinler bilimlerden farklı olarak varoluşun nedenine cevaplar vermeye çalışır. çoğu din de cevabı bir tanrıda bulmuştur. ama bazı insanların olayı abartıp tanrı ile konuştuklarını, tanrı tarafından bize emirler gönderildiğini iddia etmesi, günümüzde de artık bu emirlerin insanlığa bir fayda sağlamaması dinlerin yok olacağı izlenimini yaratmıştır. ama dinler de, tanrı inancı da yok olmayacaktır. dinler bilim karşısında iyice güçsüzleştikçe yavaş yavaş dogmaları bırakacaklar ve zihinsel olarak tanrıyı aramaya başlayacaklardır. şu anda hristiyanlık dünyasında ve doğu felsefelerinde böyle bir süreç yaşanıyor. ama islam'da maalesef yok. islam hala dogmalarda. ama islam da bir gün kendisini yenilemek zorunda kalacak.
    1 ...
  40. 193.
  41. din afyondur. insaları sömüren güzel araçtır. bu kaleyi ele geçirmek demek o dinin mensubu tüm insanları ele geçirmek demektir.
    bunların sırtından hertürlü maddi ve manevi desteği bulabilmenizde haliyledir.

    (bkz: fethullah gülen harekatı)
    0 ...
  42. 192.
  43. "daha kim olduğumu bilmiyorken, nasıl bir dinim olsunki.
    bir gölgenin kıyafet giymesi gibi bir şey bu." * *
    0 ...
  44. 191.
  45. hayatı materyalist bilimlerden biraz farklı bir şekilde açıklamaya çalışan sistemlerdir. şimdi çoğu dindar ile şu konuda belki zıt düşeceğiz ama bilimin evrimi olduğu gibi dinin de bir evrimi vardır. materyalist bilim her ne kadar bu din evrimini psikolojik açılardan açıklamaya çalışacak olsa da ve dinleri tamamen yadsıyacak olsa da, dinlerin bu algıladığımız materyalist dünyanın üzerinde anlamları vardır. çoğu filozofun da farkına vardığı hatta albert einstein'ın da materyalist bilim ile ortaya koyduğu üzere bizim algıladığımız bu dünya, mekanlar ve zaman tamamen göreceli ve bir ilüzyon. bu evrenin zaman ve mekan ötesinde bir özü var. materyalist bilimler bu zaman ve mekan kısıtlarından çıkamıyorlar ve çıkmamaları da gerekir. din ile bilimin işlevi işte burada ayrılıyor. din bizim bu evrenin özü ile ilişkimizi kurduğumuz bir araçtır ve binlerce yıl da geçse dinler bu işlevi devam ettirecekler.

    dinlerin diğer bir işlevi de egomuzun yarattığı birey olduğumuz ilüzyonundan kurtulup daha büyük bir resimin parçası olduğumuzu bize göstermesidir. bu insanların evren ile bütünleşmelerini, materyalist dünya ile tam da uyumlu olmayan egolarımızın gerçek evrenin özü ile uyumlaşmasını sağlar.

    bu nedenle dinleri tamamen yadsımak yerine, dindar insanları anlamak ve işin özünden uzaklaşmadan şekilsel değişimler yaşamak insanlık için çok daha iyi olacaktır.
    2 ...
  46. 190.
  47. (bkz: din bir trojandır). Richard Dawkins'in son kitabı bir şeytanın papazı'nda da yer almaktadır.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük