bazen yaşadığımız şeylerin sadece yürekten oluşan bir beden gibi bize eşlik ettiğini ve nefes almamıza neden olan duyguların bizi bir kavanoza çevirdiği düşüncesine kapılıyorum, kendi içimizde bulunanlar bir varoluş nedeni iken onlar gittiği ve başkaca olup bize hesap sorduğunda ayrı bir parça olup bizimle çatıştığı anda bomboş yapayalnız ve amaçsız kalıyoruz gibi, şimdi ne olacak bana sorusu kocaman bir bulut olarak havada oluyor yağdı mı yağacak diye düşünüyorsun, yeni bir şeylerle dolarak. halim çoğu zaman bu oluyor, kötü olansa kalbin bir kavanoza benzedikçe kırılarak darmadağın olma riskinin artması.
Elimde olsa gün içinde 30-40 defa depresyondaaaaayaaam diye zırlarım. iş yoğunluğu buna bile izin vermiyor.
Edit: düşündümde işsizlikten depresyona girseydim daha kötü olurdu. Şükretmek lazım.
Zihnin gerisindeki bir sis. Önce zihni sonra kalbi ardından bedeni ele geçiriyor. Her şeyin bitmesinden önceki son an.
Kurtatılmak an meselesi ancak kurtarılmazsan...
onunla yaşamayı öğrenin zırvalığını onunla yaşayarak öğrendiğim kankam gibi bişey. hakkını vererek dibine kadar yaşanması gerek diye düşünüyorum. gez, dolaş, kendine yeni bir uğraş bul falan diyenlerin ağzına terlikle vurun.
Girsem mi girmesem mi kararsız kaldığım ruh hali. Sanırım girmeyeceğim. Subjektif tanımlamayı geçersek çoğu bipolarite kaynaklı sıkıntılı gergin ve içine kapanık ruh halidir. Major depresyon zaten bipolarların yılın 6 ayı belki daha fazla içinde bulunduğu durumdur. Ha bazıları ise ötimik dönemde olur orası ayrı.
depresyona girince; şöyle bir ruh hali oluşuyor galiba. ya şimdi depresyondayım ama, çektiğim acılar elbet bir gün bitecek , nereye kadar amk diyerek depresyonu sevmeye başlıyorsun. daha doğrusu sevmek değil de dibine kadar yaşamak gibi.
hani bu kadar depresyona girdim, acısını çektim , misal intihar eşiğine bile geldim diyorsun ama bir noktadan sonra yeter ama artık hadi mutlu olayım diyorsun ama yok usta. o iş böyle değil işte. depresyon illet bir şey. girdin mi çıkışı yok demiyorum ama siz harekete geçmezseniz; depresyon , hadi git yeter bu kadar acı çektiğin demez yani.
2015'in mayıs ayında yaşadığım hastalık. Süresini hatırlamıyorum ama hayatımın depresyonuydu. Bildiğiniz yataktan çıkmıyordum, finaller öncesi okula gitmeyi bırakmıştım. Öyle ki benden uzakta yaşayan arkadaşım ablamla haberleşip benim için gelmişti yaşadığım yere Allah razı olsun. Öyle bir dönem geçirdim, Allah tekrarını yaşatmasın.
her şey de olduğu gibi insan psikolijisi de lineer bir çizgi üzerinde yürümüyor. bazen kendimizi dünyanın en güçlü insanı gibi hissetsek de bazen dibe vuruyoruz, dayanamıyoruz. bu durumla mücadele edemeyince de depresyon sonucuyla karşılaşıyoruz
ben mesela, bazen o kadar yorulduğumu hissediyorum dizlerimin üzerine çöküp yığılacak gibi oluyorum. ama idare ediyoruz işte. bu günler de gelir geçer umarım.
insanın hayatını eskisinden bile daha da kötü bir duruma sokan lanet olası bir hastalık.
Aldığınız her nefeste vücudunuza iğne batıyormuş gibi hissedersiniz..
önce çevrenizdekileri agresiflikle uzaklaştırırsınız. yalnız olunca metfizik dünyaya karışırsınız ve onlar o küçük belli bir formu olmayan varlıklar size tek bir şey için yalvarır hatta tapar: intihar etmeniz. ilaçlarınız varsa etmezsiniz. tüm bunları tecrübe etmiş ve klinikte atlatmış biri olarak anlattım kafadan sıkma değil.