çare .....
* azami 3 katlı sağlam binalar .
* belediyelere bürokrat tayin edilmesi .
işte 17 ağustos 1999 depreminde kimsenin
yaralanmadığı , hiç bir evin yıkılmadığı tavşancıl .
Genelde evler iki katlı ve birbirlerine yakın değildi.
Mahalle sakinleri, o zaman evine çatı katı atmak
istediklerinde bile buna izin alamadıklarını hatırlattı.
Salih Gün’ün kızı Nida Gün Dönmez de bu nedenle
en yakın arkadaşlarının bile babasına küstüğünü
anlattı. Dönmez, dedesinin kendi evine bir kat
daha atmak istediğinde bile babasının buna “Burası
deprem bölgesi, kesinlikle olmaz” diyerek engel
olduğunu hatırlattı.
Sadece mütahitlere değil, bir çok proje, yapıldıktan kısa süre sonra tadilata uğruyor! Altındaki dükkan genişletilmek için duvarlar yıkılıp tahrip ediliyor. Apartman altı dükkan bizim ülkemize ait bir acaiplik adeta. ikincisi, bu plan-ruhsat işlerinin siyasi bir kurum olan belediyelerde bulunması, bu işlerde uzmanların düşünceleri yerine, siyasi etkilerle hareketi oluşturuyor. imar işleri, siyasi olan belediyelerde değil. Uzmanlar tarafından oluşturulacak bir kurum tarafından olmalı. Gerçi baştan ayağa kötü siyasete bulaştık. Artık bağımsız bir kurum, bu ülkede nasıl kurulur? Sizin takdirinize bırakıyorum.
cahillerin , şarlatanların, mafyanın nefesi
kesilmedikçe türkiyede devlet , kanun vs
işlemez . her sene böyle felaket olur .
bu gruplar devleti , adaleti felç ediyorlar .
çare , belediyelere ankaradan bürokrat
tayin edilmesidir . böylece okuma yazması
olmayan lumpen " mütayit " lerin desteğiyle
gelen yağmacı başkanların saltanatı biter .
işte " seçim öncesi biz sana para verdik ,
sen de seçildin , şimdi bize imar izinleri
ver bakalım " tiyatrosu .....
demokrasi , " halkın kendisi yönetmesi " değil
" zenginlerin halkı yönetmesi " rejimidir .
kapitalistlerin hakim olduğu rejimdir .
Müteahhitlerin arkasında belediyeler, belediyelerin arkasında vekiller, vekillerin arkasında bakanlıklar, partiler... Bir kaç günah keçisi bulunup kurban edilir ama bu çarka asla zarar gelmez aynı şekilde dönmeye devam eder.
Bir de deprem yönetmeliğine uygun diye açıklama yapmış. Nasıl çöküyor inanın anlayamadım? Bu ülkede hiçbir şeye anlam veremiyorum artık. Yıkılan binaların çoğu eski binalar. insanlar geçimini zar zor sağlıyor mecburen yeni bir ev almayı bırakın yeni bir eve kiraya çıkmaya paraları bile yetmiyor. Sonra binalar depremde patır patır yıkılıyor. Hala yardım gitmemiş yerler varmış. Ne denir ne söylenir inanın bilemiyorum. insanlar kurtarılmayı bekliyor, depremden olmasa bile çoğu soğuktan zarar görecek. içim acıyor. Bir yandan saçma salak esek şakası yapan 2007'li ergenleri görüyorum internette. insan hayatı bu kadar ucuz olmamalı ya. Depremzedelere elbetteki yardım edeceğiz ediyoruz da bundan asla gocunmadim ve gocunmuyorum. Yakın bir ilde olsam koşa koşa gider yardım ederim herkese. Sadece devletin izmir depreminden sonra gölcük depreminden sonra hala bu kadar kör olmasına anlam veremiyorum. Sen devletsin önlemini önceden al zararını en aza çekmeye çalış. Orada yıkılmayan bir sürü de bina var. Yeni 3 senelik bina diye satılmış bina o bile yıkılmış. Bu binalar nasıl denetimlerden geçiyor? Aklımda deli sorular. Büyük istanbul depreminde neler olacak? Süreç nasıl yönetilecek?
Eskiler tamam da yeni binalarda deprem yönetmeliği uygulanıyor. Nasıl çöküyor tuz buz, toz toprak, un ufak o derece hem de.
Belediyelerin başı çok ağırır.
