kendisine ait trafik kanunu olan şehir. yazılı metni olmayan bu kanun üç maddeden oluşmaktadır:
1- emniyet kemerini tak, yoksa polis ceza yazabilir.
2- polisin yanından geçerken cep telefonunu kullanma, yoksa polis ceza yazabilir.
3- şehrin dış yollarında hız yapma, polis ceza yazabilir.
bütün dünya tarafından kabul edilmiş olan geçiş üstünlüğü, dönüşlerde sinyal yakma zorunluluğu, ağır taşıtların yolun sağından gitmesi, trafik levhaları ve ışıkları, ters yol vb. vs tüm kurallar denizlili şoförlerce denizliye özgü trafik kanununda oybirliğince iptal edilmiştir, sadece yukarıdaki 3 kurala uyulur.
canınız mı sıkılıyor, stress içinde misiniz, aksiyon mu arıyorsunuz... çıkın dışarı ve yarım saat kadar şehir merkezinde araba kullanın, hiç bir sıkıntınız kalmayacağına garanti verilir. sayar söver bağırır o biçim rahatlarsınız, araba kullanmayı denizlide öğrenen bir şoförün türkiye'nin hiç bir yerinde sırtı yere gelmez, her an tetiktedir, her türlü yandan dalan arabalara, öndeki aracın sinyal vermeden bir anda fren yapıp sağa veya sola dönmesi durumlarına, kendisine yeşil yanarken kırmızı ışıkta beklemeden geçen arabalara ve bu arabaları kullananların kendisine ters ters bakmasına alışkındır.
konunun dışında ilave:
0.9mm kurşun kalem ucu satılmayan ilimizdir, kaç tane kırtasiyeci gezildi ise hiçbirinde bulunamamıştır, hatta kalemi satan kırtasiyede bile. esnaf buna sebep olarak artık kimsenin 0.9mm kalem almamasını ve 0.9mm ucu elinde kalacak diye getirmemeye karar vermesini göstermiştir. o zaman neden bana yedek ucu bulunamayan bir kalemin satıldığı sorusuna da, "elimizde bir kaç tane eskiden kalan kalem vardı, isteyene satıyoruz" diye cevap alınmıştır.
şehrin gönlü bol fakat halkı cimridir. bir çok şehirde karşılaşabileceğiniz, 10 kuruş eksik olduğu zamanki laflar -ne demek, önemli değil yiğenim- buralar pek uğramaz. halkı cimri olduğu için çok taşşaklı zenginleri vardır. tekstil, mermer, elektronik eşya, tarım vb... kollarla voleyi vurmuş olan şehir, erbakır gibi taşşaklı bir firmaya ev sahipliği yapar. dedik ya halkı cimri diye evet cimrilik zenginliği getiriyor arkadaş. bir çok şehirde yapılan -valla ben ödeyecem, ödetmem ödetirsem ibneyim- gibi laflar burada tarihe karışır. şehrin yerliside dışardan gelenide cimri olmuş anasını satim. ama geleceği biraz daha farklı olacak gibi. o kadar çok zengin çocuğu var ki bu memlekette, çocuk 18+ oldumu veriyorlar arabayı altına ve bu gençler big boys denen beş para etmez gompıratör uşaklarına para kazandırıyor*.
yazın sıcaklardan dolayı,terkedilmiş bir şehir hali alan;kışın ise hava kirliliğinden dolayı bir nevi nefes alma zorluğu çektiğinizeski şehrim ve ölümcül şehir.
39 basamak adlı oyuna sadece 50 kişinin bilet alma zahmeti gösterdiği kültürsüz şehir... ama görün bakın haftaya forum çamlığın açılışında izdihama sebep olacak derecede gelişmişlik belirtisi gösterendir. bünyesinde barındırdığı 750.000 küsur kişinin sadece 50 kişisi tiyatro izlemeye giderken nerdeyse firesiz açılışta yer alacaktır nüfusun tümü. fakat o şehrin sadece 750.882'de 50'lik kesimi o geri kalan nüfus yüzünden "geri" kalmaktadır. kültürel etkinliklere bu kadar mı uzaksınız serzenişlerinde bulunulan yerdir. sayelerinde ağız tadıyla bir oyun bile izlenemiyor, talep yetersizliğinden oyunun iptal olması büyük bir utanç ama kimsenin umrunda değil. duyarsızlık abidesi köydür. evet köydür çünkü gelişmişlik alışveriş merkezi açılışlarına sağlanan katılımlarla, sağa sola burger king açıp doldurmakla olmuyor. ama bunun kim farkında. ahh ah çok dertliyim içime oturdu be sözlük.
ne onunla nede onsuz denilebilicek nadir şehirlerdendir. Öyle ki yeter artık lan sıkıldım dediğin anda boyle şeytanın gitme deyipte sizi ikna edebildiği ironik bir ilimizdir.
insanı cimri kendi cömert olan şehirdir. krizin tavan yaptığı şu günlerde, tekstil sektörünün tepe taklak gittiği şehir, mermer sektörüyle tutunmaya çalışmaktadır. evet tozu da, kızı da, horozu da, söylendiği gibi dikkat çekicidir. kısacası;