Belki değmedi elleri bir güzelin ellerine,
Kendini kaptıralı memleket sevdasına.
Ağlamazdı.. Bizim Deniz. Korkmazdı.
Sivas'ta bakardı güneşe,
Kayseride sayardı yıldızları. Korkmazdı Bizim Deniz.. Cesurdu.
Sinesinde kurşun yarası,
Elinde cigarası.
Bir gün vurdular prangayı..
Hapsettiler koğuşlara.
Eziyetlerden geçti,
Kapatıldı karanlığa.
Oysa aydınlıktı düşünceleri, Devrim yolunda.. Memleket uğruna. Ağlamazdı Bizim Deniz. Korkmazdı.
Karanlık bir gecede astılar Deniz'i idam sehpasına çıkarken bile metindi.
Üstelik daha gençti, ensizdi.
Başı dik ağır ağır yürüdü ipe
Ve son nefesinde bile haykırdı gerçeği.
Herkez bilir ki korkmadı Deniz,
Elleri titremedi.
yoktu dünyada eşi.
O ki ihtilalci yenilikçi, bilirkişi! ...
Çok kan döküldü yüzyıllardır bu topraklarda, çok can yitip gitti , hatırlanmadan , şanslısınız sen ve devrimci yoldaşların, gecenin bu saatinde efkarlanıp çok şey yazılacak hakkınızda, ben inanmam ki öteki dünyaya, varlık olarak, o çok gözettiğimiz canınızı verdiniz darağacında... yaralısını okudum ilk , sonra gülünün solduğu akşam söktü ciğerlerimi, sonra ve sonra çok adınız geçti okuduğum her kitapta... boyunun ne kadar uzun olduğu değildi beni yaralayan , yılmadan başkalarına rağmen, başkaları adına ilmeği boynuna geçirmendi... geçirdin ilmeği boynuna, dedin ki bir can nedir ki bağımsızlık uğruna , dedin ki nedir yağlı ilmeği boynuma geçiren cellatın zulmü, dedin ki yaşıyorsun, ne uğruna... sen çok yaşa, hiç unutulma...
O sahneyi çok iyi somutladım.
Asılma günü gelip çatınca, o sevdiğim giysilerimi giyeceğim.
Postallarımı, parkamı.
Beyaz ölüm gömleğini giydirmek isteyecekler, giymeyeceğim.
Kesin direneceğim ve giymeyeceğim.
Öyle her zamanki gibi, eyleme gidiş tavrımla gideceğim darağacına.
Yok, tıraş falan da olmayacağım.
Sonra avukatlarıma döneceğim.
"Sizler de, bizler için gelecek kuşaklara tanıklık edin," diyeceğim.
"Bir devrimci ölüme böyle gider" işte. Bayram yerine gider gibi.
bugün 36.ölüm yıldönümü olan yiğit devrimci insan..
evet tam 36 yıl önce bugün yoldaşları yusuf ve hüseyin ile göçtü bu diyardan deniz..deniz'imiz..
dile kolay be tam 36 sene..
inanmıştı deniz.. inançlı çocuktu o..
devrimi bir ütopya olarak görenlere inat o devrime inanmıştı..
sonra tam bağımsız bir türkiye istemişti.. herkesin eşit olduğu..hür olduğu..
işçiler,köylüler ezilmesin istemişti.. insanlar sırf ırklarından dolayı aşağılanmasın ezilmesin istemişti.
yankileri defetmek istemişti..
ama yapamadı..
yaptırmadılar belki de..
temiz kalpliydi deniz.. güzel yürekliydi..
yanlışlıkla elinden vurduğu bir kadın vicdan azapları çekmişti..
hiç insan öldürmemişti.. öldürememişti.. içinde bir katil yoktu çünkü. hiç olmamıştı..
bazılarının iddaa ettiği gibi hiçbir zaman terörist olmamıştı o.. vatanına bağlıydı çünkü..
öyle ki ona terörist damgası yapıştıranlardan daha fazla bağlıydı vatanına, insanına.. onlar için çabalamıştı..
tüm bunlara rağmen darağacında bulmuştu kendini..
ölüm karşısında bir an bile tereddüt etmemişti..
kendine, yusuf'a ve hüseyin'e ''pişman olduğunuzu söylerseniz idam edilmeyeceksiniz'' diyen bir yetkiliye
''sadece tam bağımsız bir türkiye istedik suç işlemedik. pişman değiliz'' diyecek kadar yiğitti, dimdikti ölüm karşısında.
son mektubunda babasına söylediği şu sözler belki de o'nun hayatını özetliyordu..
''insanlar doğar büyür yaşar ve ölürler.. önemli olan çok yaşamak değil yaşadığın süre içinde,
fazlaca şeyler yapabilmektir..''
çok yaşamamıştı belki de o.. ama fazlaca şeyler yapabilmişti..
ve tarih ; onların idam edilmesi için elinden geleni yapanları silip atarken bu 3 fidanı 36 sene önceki halleriyle korumuştu..
ve şimdi onların idam edildiği o kara gece'den tam 36 sene sonra.. bu gece..
elimde bir bardak çay, kulağımda deniz'in idamından önce dinlemek istediği aranjuez konçertosuyla gökyüzünü izliyorum..
3 yıldız var havada.. 3'ü de parıldıyor hala..
ışık veriyor dünya'ya..
--spoiler--
Türkiye'nin bağımsızlğından başka bir şey istemedim. Bundan dolayı da ölümden korkmuyoruz. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum..
--spoiler--
bu gece onlarin son gecesiydi.
deniz, yusuf, hüseyin...
şerefsizlerin kina yaktiklari gece ve ertesi sabah, yendiklerini, gücünüzü yok ettiklerini düsündükleri gece ve sabah, asil kazanan fasizm, emperyalizm, amerikan yalakaligi degil DEVRIM oldu.
siz kazandiniz.
biz kazandik.
sizi bu dünyaya getiren eli öpülesi analariniz kazandi.
türkiye cumhuriyeti kazandi.
ruhunuz sad olsun.
siz hep burdasiniz.
deniz, yusuf, hüseyin......
aynı senin dediğin gibi deniz;
Yasasin tam bagimsiz Turkiye! Yasasin Marksizm-Leninizm! Yasasin Turk ve Kurt halklarinin kardesligi! Yasasin isciler, koyluler! Kahrolsun Emperyalizm!
"Deniz Gezmiş, Türk solunun Türk halkına mal olmuş en yüksek değerleri, düşünceleri ve eylemlerini yaşamında bütünleştirmiş devrimci gençlik önderiydi.." *
koca yürekli çocuk;
deniz...
nasıl kıydılar sana
nasıl kıydılar yusuf' a, hüseyin'e
nasıl kıydılar bize ey yiğidim.
ve nasıl acımadan 50 dakika can çekişmeni izledirler.
insanlığa sığdı mı bu yiğidim, güleryüzlü devrimcim benim.
36 yıl önce bağırdın en son o ağzından düşmeyen şeyi,
seni terorist ilan edenlere inatla haykırdın;
''yaşasın tam bağımsız türkiye'' *
devrimci büyük bir insan olmasına karşın,odtü'de zorla oruç bozdurduğu bilinir. deniz gezmiş'in yüzünden bir sürü insan okulu bırakmıştır. burdan sevmediğim anlaşılmasın fikirleri için savaşan insanlara laf etmek ne haddimize.
idealleri uğrunda ölümü göze alacak kadar mert,yiğit kişi. son nefesinde,son kelimelerinde bile hala ideallerini savunacak kadar güçlü kişi;saygı ile anılması gerekir. her ne kadar idealleri çoğu kişi ile uyuşmasada herkesin idealleri arkasında bu kadar sağlam durması gerektiğini gösteren kişi.çünkü amacı ne rahat bi hayat sürmekti ne popüler olmak ne de eşine dostuna oğluna fayda sağlamaktı tek amacı tam bağımsız türkiyeydi...
3 numara saçla madiden iki tel pala bayık modasının baş kahramanı. hususiyetle üniversitelerde bu cici bici tiplerden çok görülür. elde de samsun sigarası, yürü be yavrum kim tutar seni!
kendileri hakkındaki herşeyi hatırla sevgili dizisinden önce duymuştum. şimdi herkes hatırlamış merhum gezmiş'i de efendim hiç sevgili unutulur mu? unutulursa bu nasıl sevgidir? haykodandır orası kesin.
ne yönde ilerlediği beni hiç mi hiç ilgilendirmese de bu adamın tek olumlu yanı rusya 'nın kgb dönemindeki mide bulandırıcı kaosuna girme döneminde ülkeyi başka bir kaosa sürüklemesidir. şahsi kanaatim türkiye deki o pis devrin, o lanet dönemin tüm emekçilerine bela okuyup küfretmekten ibarettir, buna gezmiş efendi de dahildir.
sokaktaki sahtekar dilenciyi öperim onun elini sıkmam, nitekim diğerlerinin de!
velhasıl kelam bir yığın insan ki peşlerinden koştukları adamları madiden bir televizyon dizisinin dağlara taşlara sömürüsüyle hatırlıyorlar, hala o pis devri yaşatmaya çalışıyorlar, geçti anam geçti! adamlar ayda sek sek oynuyor, sen deniz gibileri takip et sınıfta uzun eşek oyna.
temiz kalan tek yerdir devrim
bütün bir yıl
kirlenen duvarda
ama görebilmek icin
asıldığı çividen indirilmelidir
yapraklari biten takvim
zorbalara direnmektir devrim
bir çocuğun
annesinin çantasından aldığı paraları
altına gizlediğini
söylememiştir dövülen
hiçbir hali
içinde yaşamaktır devrim
dikiş kutusunun
ve toplu iğneler gibi
bir arada olmayı gerektirir
karşı koyabilmek icin zulmüne
makas denilen patronun
gece ışıklar arasında koşmaktır devrim
ateş böceklerini
yakalamak isteyen çocukların
peşine takılır gün gelir
yanıp sönen mavi ışıkları
polis arabalarının
kağıt bir gemidir devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda
taşıdığı özgürlük şiiriyle
batmadan yüzer nicedir
dünya sularında
infâzı, çift ilmik işlemi ve boyunun uzunluğu nedeniyle koskoca bir 50dakika sürmüş, resmen o ipte işkence görerek öldürülmüş devrim şehidi. ölümünden sonraki tek isteği arkadaşlarıyla yan yana gömülme arzusu yerine getirilmemiştir.
kimileri için adnan menderes'in rövanşı alınmıştır.
bir an için 50 dakika boyunca o ipte yavaş yavaş can çekiştiğinizi düşünün, öyle saddam'a olduğu gibi tabure devrilince çat diye gelen bir ölüm olmadı bu, acı çeke çeke, devletin emri ile.