demokrasi'nin gecerli oldugu devletlerde olması gerekenler=
1)kuvvetler dagılımı ilkesi gecerli.yasama yürütme ve yargı üstlerine düsen sorumlulukları yerine getirmekle yükümlü.
2)anayasal kurumların basına gecen kişiler halk tarafından secilmelidir ve bunlar kendi aralarında hükümeti secer.
3)ülkede birbiriyle rekaber eden enaz iki parti bulunmalıdır.vatandaslar her dört yılda bir gizli ve esit oylarla bu partilere oy vererek kendi temsilcilerini secebilmelidir.dolayısıyla bir parti iktidara gelirken onu denetlemek icin bir muhalefete ihtiyac vardır.
4)yönetimde bulunan hükümet muhalefetin haklarına saygı göstermelidir.cogunluk bende diye kimseyi ezemezler.
5)periyodik olarak dört bes senede bir secim yapılmalıdır.tüm partiler esit ortamlarda kendi propagandalarını yapabilirler.
6)ülke sınırları icinde tüm vatandasların haklarını yasayla güvence altına almak gerekir.
7)merkezi tönetimi tamamlayan ve yasalar icinde faaliyet gösteren yerel yönetimler mevcut olmalıdır.
8)halk sivil toplum kurukuskarıylada yönetimin alacagı kararları etkiler.
bugün demokrasiyi, tbmm'deki partilerin tekelinde saymak, toplumumuzun gelişmesine, ilerlemesine, kalkınmasına başlıca engeldir. çünkü, aynı sınıfın temsilcileri olan bu partiler, demokrasiyi kendi anlayışlarına göre kararlaştırıp, bunun dışında kimseye, kimselere örgütlenme, düşünme, konuşma, tartışma hakkı tanımadıkları an tek parti günlerinden de geriye gitmiş oluruz.
eski toplumlarda, hatta köleci toplumlarda bile bir 'demokrasi' lafı yürümüş gitmiştir. hatta helenistik dönemde 'demos cratos' filozofların düşüncelerini açıkça ifade edebilmesi anlamına gelirmiş sadece. o günlerden bugüne demokrasi kelimesinin anlamı değişmiştir, hatta her birimiz için farklı bir tanımı vardır bu demokrasinin. zordur demokrasiyi tanımlamak. demokrasi kitaplarımızda yazan ve erişmeye, ulaşmaya çalıştığımız bir hedef değil, yüzyıllardır anlamını aradığımız bir kavramdır.
'demokrasi iyi bir yönetim biçimi değildir; ama ondan da iyisi yoktur' demiş winston churchill, verilebilecek en güzel cevabı vermiştir.
bizim ülkede 'uyarlamadan' ibarettir. bir bakıma da herkes olduğunu sanır. trajiktir.
eğitim düzeyi yüksek; rasyonel düşünebilen toplumların ideal yönetim şeklidir, diğerlerinde her zaman için bastırılan kesim bilenecek ve adına devrim diyeceği antidemokratik örgütlenmeyle demokrasiyi yıkarak kendi demokrasisini kuracaktır. yeni kurulacak olan sözde demokraside ise yalnızca belli bir kesime söz sahibi olma şansı verilir ve halk sürekli aynı tip kişiler arasından seçime zorlanır.
iki kişi ile imkansız olduğu için en az üç kişiliktir. nicel çoğunluk karşısında susması ve bunu da efendice kabullenmesi gereken bir azınlığa ihtiyaç duyar. faşizmin rüküş, kokana teyzesidir aslında, boyaların altında yüzünü belli etmez.
ulusun egemen olduğu hükümet şeklidir.kuvvetler ayrılığı ilkesi vardir.yönetenler yönetilenler tarafından seçilir ve onlara karşi sorumludur.serbest seçim gizli oy,yasa ve anayasa egemenliği muhalefet gibi ilkelere dayanır.
"demokrasi kişinin istediğini yönetime getirmesidir" diye bir kanı vardır. ama aslında demokrasi seçkinlerin içinden birilerini seçme işi olmalıdır. eger elitler değilde her önüne gelen seçilirse çiftçiler analarını alıp gitmek zorunda kalabilirdir.
mevcut sistemler içerisinde * en iyisi. yinede eksik olduğu yerleri var. dört dörtlük bir sistem değil. fransada olduğu gibi. olmayan şeyler oy birliği ile kabul edilip yasal hale getirebiliyorlar.
örnek veriyim: koskoca meclis "dünya düzdür" diyecek bütün vekiller bunu onaylayacak ve dünyanın düz olduğu yasalaşacak. nede olsa demokrasi öyle diyor halkın seçtiği vekiller halkın sesidir. sözde ermeni soykırımının kabul edilmeside bu olayla bağdaştırabiliriz. l
akin hiç bir aklı selim millet dünyanın ne düz olduğunu kabul edernede olmamış yaşanmamış bişeyi kabul eder. Demokrasiyi, kullanmasını bilmeyenlerin eline verirsen sömürgecilikte yapar, yalan uydurma yasalarda çıkartır.
