dünyanın hiç bir yerinde olmayan yönetim biçimidir. demokrasisi ile övünen ülkelerden fransa ve isviçre'de "ermeni soykırımı yoktur" demek bile yasaktır.
toplumun yönetime katılmasıdır kabaca tabiri. türleri vardır çoğunlukçu demokrasi (rousseau temelli bir yaklaşımdır), çoğulcu demokrasi gibi.. türkiye'de 61 anayasası döneminde çoğulcu idik 71 - 73 ara rejim ve 82 anayasası ile birlikte çoğunlukçu modele geçtik. bu kavramın biraz detayı ise şöyledir; şimdi bu kavram sağlanabilsin diye bazı araçlar vardır efenim genel oy, eşit oy, gizli oylama, yargısal denetim dahilinde yapılan serbest seçimler gibi.. yani elektrikler kesilmez, boş oy pusulasını getir paranı al gibi şeyler olmaz.. coşarım...
tüm yönetim şekillerinde iktidar vardır. ancak muhalefetin de olabildiği yönetimlere demokrasi denilebilir.
bu yüzden gerçek demokrasilerde en önemli kurum muhalefettir.
sanırım bu gerçek bugünlerde daha bir anlam kazanıyor.
demokrasi, nutuk atanların egemen olduğu bir aristokrasiden başka birşey değildir. özgürlüğe kadar anarşi; sonrası hayat kerim. huzur mutsuzluğun afyonudur. anarşisiz geçen bir gün yaşanmamış demektir.
şov yapanların kolaylıkla yönetici olarak başa gelebileceği beşeri olan yönetim biçimi. bir manken bir sanatçı hatta bir porno yıldızının milletvekili olarak halkın temsilcisi olarak meclise girmesi bir profesorun meclise girmesinden çok daha kolaydır. profesorlerin'de seçildikten sonra bir anda şovmene dönüşebildiği yönetim biçimidir.
(bkz: türkiye'nin israil'e rest çekmesi)
komünist canlar nasıl der; emperyalizmin, küresel sermayenin maşası olan, şu bizim yığın dediğimiz diğerlerinin halk dediği kitleyi sömürmek maddesini referans alan, iyi bir şeymiş gibi lanse edilen, dandik kavramlardan biri. kısaca çoğunluk diktatörlüğü. dikkat ederseniz tarihteki hiçbir büyük adam demokratik değildir, olamaz da zaten. büyük adamların hepsi monarşiden çıkar.
bu işin kaymağını yiyen kesim ve onların her yaptığı harekete alkış tutan, kendi görüşü olmayan et kemik kan karışımları dikkat ederseniz sağa sola demokrasi düşmanı diye kendi çapında hakaret eder. zira demokrasi çok ama çok işlerine gelmektedir onların...
''demokrasi ayak takiminin despotizmidir.'' - voltaire.
okullarda öğretilen "halkın kendi kendini seçme hakkıdır"
yoktur öyle bir şey.
hangi halk? meclislerde bizi temsil etme hakkını aramızdan kaç kişi edebilmiştir ki? tamam seçildikten sonra bacak aralarımıza giriyorlar ama hangi halkın arasından çıkıyorlar? binlerce lira harcayıp bir partiye aday olacaksın, olduktan sonra on binlerce lira harcayıp seçim kampanyası yapacaksın vs. vs. kısacası eskiden burjuva denirdi, şimdi milletvekili. kazanan hep onlar oldu, kandırılan hep biz.
antik yunan veya roma imparatorluğu senatosunda olduğu gibi; hakiki bir demokrasi kavramı yok günümüz cumhuriyetlerinde. bilhassa ilk çağ iyonyasında, amfitiatrlarda toplanan her kesimden insan; olaylara eşit hak ve yorum serbestisine sahipti ki, burada halk doğrudan yasama yapardı.
günümüzde ise;
seçim denen eleminasyon sistemi çerçevesinde; bir ideoloji yada fikri savunan lideri kanaat önderi tayin edip; onun vücuda getirdiği oluşuma, oy kullanırız. oysa bizim kullandığımız oy, doğrudan bizi parlamentoda temsil edecek 550 kişiyi de tesbit eder. ancak biz bu 550 kişiyi tanımayız bile. oyumuzu verdiğimiz siyasi oluşumun görev verdiği kişilerin; aslında tüm toplum içerisindeki: en akıllı, en kültürlü, en üretken, en anlayışlı, ve entelektüel kişler olması gerekir. ama bizim demokrasimizde, bu kişiler kimdir? nedir? nasıl çalışır? bilinmez..
antik yunan' dan günümüze kadar gelen halinin hala daha tartışılır olması; ne kadar güvenilir olduğunu belli eden yönetim biçimi.
çeşitlerinden en güvenilir olanı anayasal demokrasi olarak kabul görür.
halk idaresi anlamına geliyormuş, fakat artık demokrasi isteyenler demokrasiyi anlamının dışında kullanma derdindeler, zira halkın % 50 si bir partiye öyle yada böyle oyvermiş ve iktidar yapmış, ve birileri bu partinin iktidar olmasından hoşnut değil, onlara göre %50 oy almış olması yeterli değil, onlara göre azınlıkların sözü geçmeli, onlara göre halkın % 50 si geri zekalı, oyunu 1 çuval kömüre satan ahmaktan ibaret, böyle olunca ülkeyi azınlık olan zeki insanlar yönetmeli. yani demokrasi türkiye'ye göre birşey değil.
Günümüzde amaç olarak güzel olmasına rağmen, dünyadaki güvenilecek kişi sayısının yok denilecek kadar az olmasından dolayı kullanışsız yönetim biçimidir. Örneğin Amerika' nın en büyük müttefikleri demokrasiyle yönetilmez ve amerika içine ettiği ülkelerin her birine demokrasi getirmiştir.
bir parti * yüzde 49 oy alınca ama diğer 51'in dediğinin olması lazım çok saygısız bir hükumet deyip.
bu ülkeyi yıllarca yüzde 17 alan partiler yönetirken sesini çıkarmamaktır.