türkiye de devamlı övülen ülkemize bir çok kere geldiği görülmüş fakat kimse nedense ulaşamamıştır. bir süredir akpyi demokrasiyi işletmiyor diye eleştirenler vardı. şimdi demokrasinin kendisini suçlamaya başladılar. insanlar çıldırıyor.
"cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. sadece seçim yaptığını zanneder. cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır. böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir."
hiç bir zaman benimsemediğim bir kavram.
nedir demokrasi düşünce özürlüğü adı altında milli ve manevi duygulara küfür etmek mi
Peygamberin anıların anlatıldığı gazete sayfasının yanında çıplak kadınların olması mı.
eşcinseliğin ipneliğin serbest olması mı.?
neden kutsal sayıldığını bir türlü anlayamadığım saçma sapan bir ideoloji. cahil toplumların elinde tam bir kitle imha silahıyken hala yaygınlaştırılmaya çalışılması olur şey değil. bir çöpçüyü hoca, profesörü çöpçü yapmaktır demokrasi, başka şey değil. cahillerin vicdanına göre bir yaşam şeklidir.
''demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. halk övülmeyi sever. onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir.
demokrasi, bir eğitim işidir. eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. devam edilirse demagoglar türer. demagoglardan da diktatörler çıkar.''
platon/devlet
demokrasi adına atılan gerçek adım için (bkz: köy enstitüleri)
bırakın yasama ve yürütmenin bağımsızlığını, ayrılığını; hukukun bile bağımsız olamadığı, medyanın sipariş üzerine haber yazdığı ve yaptığı, halkın örgütleşmeyi terörle ve anarşizmle eş tuttuğu, akıl üreten girişimcilerin değil de vizyon sahibi olmayan yandaş girişimcilerin zengin olduğu, halkın kitap okumaya senede ortalama 6 saat ayırıp ortalama 6 senede sadece bir kitap okuduğu, yüzde 10 gibi insafsızlık ötesi bir seçim barajının olduğu, mecliste küfürbaz haydoların kol gezdiği, ekonomik istatistiklerin hükümetin keyfine göre çarpıtıldığı ve yorumlandığı, ülkede yaşanan her sıkıntıdan iç ve dış mihrakların, lobilerin sorumlu tutulduğu, pozitif analizlerden çok normatif bile olamayan komplo teorilerinin halk nezdinde değer gördüğü ülkeye hiç bir zaman uğramamış olan ve bundan sonraki elli yıl içinde de uğramayacak olan yönetim şekli, halkın yönetimi. boşuna bir tarafınızı yırtmayın milli irade diye. o dediğiniz demokratik ülkelerde olur.
Senin yumruk atma özgürlüğün, benim burnumun dibinde biter. Benim için demokrasi budur, sana örgürlük gibi gelen bir hakkın başkasına zulüm etmemeli.
Ülkemizde ise bu olay tamamı ile yanlış anlaşılmaktadır; genel kanı çok oy alan ülkenin ağzına sıçabilir çünkü çok oy almıştır.
yalnızca seçme ve seçilme fonksiyonlarının icra edildiği bir yönetim biçimi değildir. özgür düşünceyi, tartışmayı, sorgulamayı da beraberinde getiren bir yaşam tarzıdır.