Herkes aynı düşünceye sahip değildir.
iki farklı düşünce etrafında birleşir insanlar daha çok.
Fakat bir sürü orta yol vardır.
Bu orta yolları baskın olan iki düşünce dikkate almalıdır.
CHP ve AKP evet iki hakim zihniyet. Biri olmadan diğeri de olmaz.
Fakat demokrasi olmadan Türkiye olmaz.
Erdoğan direkt hedef göstererek tek parti zihniyeti olduğunu gösteriyor. Her iki parti hukuka da saygı göstermeli.
Demokrasi sandık demek değildir. Fikirlere saygı. Insana sayıdır.
Insani yasatmaktir. Bir ideal uğruna öldürmek değil.
Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir tür yönetim biçimidir. Yunanca Bu ses hakkında dimokratia (yardım·bilgi) (δῆμος, yani dimos, halk zümresi, ahali + κράτος, yani kratos, iktidar) sözcüğünden türemiştir. Türkçeye, Fransızca démocratie sözcüğünden geçmiştir. Genellikle devlet yönetim biçimi olarak değerlendirilmesine rağmen, üniversiteler, işçi ve işveren organizasyonları ve bazı diğer sivil kurum ve kuruluşlar da demokrasi ile yönetilebilir.
Eski bir deyimle; " büyük böceklerin delip geçtiği, küçüklerin ise takılıp kaldığı bir örümcek ağıdır" tabiki örnekleme. Demokrasi kargaşalar ve demagoji ler sistemidir. Haklar verilmezmiş, alınır mış! Yani gücün yoksa yandın.
Bölücü bir terör örgütünün, demokrasi adına bir partisi bile var. Yani hainler bile bu curcunaya katıla biliyor. Oysa dikkat edin, mazlumların, halkın asla istediği olmaz. Halkın dinin in gereği uygulanmaz, üstelik halka rağmen.
Halka rağmen halk için demokrasi! Ne kadar saçma ve çelişik bir durum değil mi?
Adam gibi bir sistem bölücülere birde yönetim önermez. Fark lılık olsun. Örneğin kemalist, solcu, komünist, islamcı, laik tabiki olsun. Çünki bunlar insana daha iyi haklar öneren rekabet ortamı nı oluşturur. Oysa sistem bunu engelleyip vatan hain lerini söz sahibi ediyor demokrasi adına.
platon'un zamanında hakkında böyle uyarılarda bulunduğu sistem.
''Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir.
Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar.''
Agaç diken ile orman yakanın, hakkıyla vergi ödeyen ile her türlü vergiyi kaçıranın, hayat kurtaranlar ile can alanların, çocuk okutan ve evlat edinenler ile taciz ve istismar ile onların geleceklerini karartanların eşit oy ve söz hakkına sahip olduğu yönetim biçimi.
silahlı kuvvetlerin gücünün minimum'a indirilmiş daha çok doğal afetlerden etkilenen yerlere yardım yetiştirmekle görevli askerlerin olduğu bir ülke demokratiktir. demokrasi kırıntılarını sabitlemek için kan ve şehit gereken ülkeler bilmez demokrasiyi..
Dunya Plütokrasiyle yonetiliyor... Biz Koleleriz.. demokrasi işin kılıfıdır .buna örnek güzel söz
Biz bir demokrasi değiliz. Bizi böyle adlandırmak korkunç bir yanlış anlama ve demokrasi fikrine atılmış bir iftiradır. Gerçekte biz bir plütokrasiyiz: Zenginliğin iktidarı.
Ramsey Clark
sözü edilen saf demokrasi, yada sadece demokrasi, özgür halk devletinin yeni baskısından, yeni katıksız saçmalıklarından başka bir şey değildir. Odasına kapanmış aptal bir bilginler birliğinin derin bilgeliği ya da, on yaşında bir kız çocuğunun saflığı ile soruyorlar: Çoğunluğa sahip olduğunda proletarya diktatörlüğe ne gerek var? Bunu açıklıyoruz;
1-Burjuvazinin direncini kırmak için,
2-Gericilerde korku uyandırmak için,
3-Silahlı halkın burjuvazi karşısında otoritesini desteklemek için,
4-Proletaryanın düşmanını şiddetle bastırabilmesi için."
-Lenin
Platon'un söylemi ile: Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir.
antik yunanda ortaya çıkmıştır. o dönem demokrasisinde 5000 soyluya hizmet eden 45000 köle olduğunu düşünürsek demokrasinin temeli pek de sağlam sayılmaz.
Artık işlerliğini tamamen kaybetmiş sistemdir. Türkiye gibi eğitim imkanlarının düşük olduğu ülkelerde eğitimsizlikten böyle olduğu zannedilir. Fakat yanlıştır. Çünkü fransa, amerika gibi eğitim imkanlarının hayli yüksek olduğu ülkelerde de aynı durum geçerlidir. Herhangi biri sorabilir ki neden çalışmıyor bu demokrasi. Bence çalışmamasının temelde üç sebebi var.
1)Demokrasi dediğimiz sistem zaten az sayıda insanı kontrol etmek üzere icat edilmiş bir sistem. Gezegenimizde 7 milyardan fazla insan yaşıyor. Uluslararası ilişkileri de dikkate aldığınızda herhangi bir seçmenin bu 7 milyar insana uygun birini seçmesini beklersiniz ki bu ortalama insanın algı kapasitesinin ötesinde bir durum. Şahsen eğer 10000 insanın yaşadığı dışarıyla iletişimi olmayan bir adada bu maddenin geçerli olmadığını düşünebiliriz. Fakat eğer ortada 7 milyar insanın olduğu herkesin kendi payını arttırmaya çalıştığı makroekonomik bir savaş alanında demokrasiden bahsediyorsanız bence zırvalıyorsunuz. Yani kuramsal temelleri dahi bu kadar fazla insanın olduğu bir sisteme uygun değil.
2)Kitle iletişim araçlarının demokrasiye katkısı olduğu zannedilir. Bence bu da uydurulmuş bir dogma. Örneğin benim şu an bu sözlükte sadece 3 takipçim var. Bu da demektir ki bu yazıyı olsa olsa üç kişi okuyacak (çaylaklığım bitene kadar). Bir diğer insanın mesela 1000 takipçisi varsa onun en ilkel entrisi bile şu an benim uğraş vererek girdiğim bu entriden daha fazla beğeni topluyacak. Yani sosyal medya, kitle iletişim araçları, sözlükler vs. insanların sesini duyurmasının yolunu açtı ama kiminin sesini mikrofonla verirken kimine ancak fısıldama imkanı sundu. Maalesef ortalama insanlarda genelde kendi gibi insanları takip eder. Çünkü onlarla daha iyi anlaşır. Onları kendinden görür. Bu da demokratik bir sistemde akıllı ve elit kesimin giderek yönetim kademesinden uzaklaşmasını üstel şekilde hızlanarak sağlar. Britanya gibi anglosakson ve bazı iskandinav kültürün hakim olduğu yerlerde stratejistler bu durumu öngörmüş ve önlemlerini almışlardır. Halk ne kadar beğenirse beğensin belli okullardan mezun olmamış kişiler bu ülkelerde kraliyet danışmanı, bakan, başbakan vs. çok zor olurlar ve kadrolaşmalarına da izin verilmez. Aslında demokrasinin beşiği sayılan bu memleketler artan iletişimin zararlarını görüp çoktan demokrasi karşıtı elitist önlemlerini almışlardır.
3)Bu konu sadece demokrasiyi değil doğrudan insan medeniyetini tehdit eder ama ben şimdilik işin sadece demokrasi ayağından bahsedeceğim. Dogmatik toplum yapısı ve tercih edilmiş cehalet demokrasinin en büyük sorunudur. Bakın sadece cehalet demedim. Tercih edilmiş cehalet dedim. Günümüzde internette açık kaynak o kadar fazla ki bir insanın cahil kalmayı tercih etmeden cahil kalması bana imkansız gibi geliyor. Bu da önümüze çok büyük bir sorun olarak çıkıyor. Karşınızdaki kişi dogmatik bir şekilde herhangi bir siyasetçiye inandığında ve kendi kabının dışında ne olduğu "ötekilerden" ne öğrenebileceğini umursamadığında ortaya evlere şenlik bir hal çıkıyor ve bu da ortadan kaldırılabilecek bir şey değil. insana zorla bir şey öğretemezsiniz. Burada toplumun bize çizdiği resim kendi öğrenme hürriyetinden feraget ederek mutlu bir şekilde kendi mikrokozmisinin değerli bir ferdi olmak. Evrimsel olarak baktığımızda bu insana kızamayız. Çünkü gayet de kendi topluluğunun değerli bir parçası olarak yapması gerekeni yapıyor. Birinden newton kadar akıllı, galileo kadar cesur, popper kadar eleştirel olmasını beklemek akıl karı bir durum değil, hayalperestlik... Özetle müthiş bir hızla artan bilgi sistemine uyum sağlamaya türümüz evrimsel olarak uygun değil. Bundan dolayı da demokratik sistemin ön kabulü olan yeterli bilgiye sahip seçmen figürü hatalı.
Bu saydığım sebeplerden ötürü britanya tipi meşrutiyetlerin zamanla daha da gelişeceğini ve cumhuriyet dediğimiz hemen her sistemin de adı konulmamış zorbalıklara dönüşeceğini zannediyorum. Örnek için (bkz: Adam da öldürsem desteğim azalmaz)
anlam bakımından özgürlük ve adalet kavramlarını ön planda bulunduran, dolayısıyla günümüzde içi en çok boşaltılmış olan sistemlerden birisidir.
zamanımızda demokrasi götürmek diye salakça bir aksiyon var. bir yere demokrasi götürülmez, ihtiyaçlar doğrultusunda eğitim götürülür, bu bilinçle demokratik anlayış kendi coğrafyasında kendiliğinden oluşmaya başlar.
haklarını bilen ve onlar için yaşayan insanların çoğalması dileğiyle...
Gunumuz turkiyesinde 1 ileri 3 geri giden sistemdir. Büyük ihtimalle politikacılar bunu bir araç olarak görüyor ve eski düzeni geri getirme amacıyla üstte tutuyor. Demokrasinin olmazsa olmazı ifade özgürlüğü ideolojik cogulculuk sorun çıkarıyor.