bırakın yasama ve yürütmenin bağımsızlığını, ayrılığını; hukukun bile bağımsız olamadığı, medyanın sipariş üzerine haber yazdığı ve yaptığı, halkın örgütleşmeyi terörle ve anarşizmle eş tuttuğu, akıl üreten girişimcilerin değil de vizyon sahibi olmayan yandaş girişimcilerin zengin olduğu, halkın kitap okumaya senede ortalama 6 saat ayırıp ortalama 6 senede sadece bir kitap okuduğu, yüzde 10 gibi insafsızlık ötesi bir seçim barajının olduğu, mecliste küfürbaz haydoların kol gezdiği, ekonomik istatistiklerin hükümetin keyfine göre çarpıtıldığı ve yorumlandığı, ülkede yaşanan her sıkıntıdan iç ve dış mihrakların, lobilerin sorumlu tutulduğu, pozitif analizlerden çok normatif bile olamayan komplo teorilerinin halk nezdinde değer gördüğü ülkeye hiç bir zaman uğramamış olan ve bundan sonraki elli yıl içinde de uğramayacak olan yönetim şekli, halkın yönetimi. boşuna bir tarafınızı yırtmayın milli irade diye. o dediğiniz demokratik ülkelerde olur.
''demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. halk övülmeyi sever. onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir.
demokrasi, bir eğitim işidir. eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. devam edilirse demagoglar türer. demagoglardan da diktatörler çıkar.''
platon/devlet
demokrasi adına atılan gerçek adım için (bkz: köy enstitüleri)
neden kutsal sayıldığını bir türlü anlayamadığım saçma sapan bir ideoloji. cahil toplumların elinde tam bir kitle imha silahıyken hala yaygınlaştırılmaya çalışılması olur şey değil. bir çöpçüyü hoca, profesörü çöpçü yapmaktır demokrasi, başka şey değil. cahillerin vicdanına göre bir yaşam şeklidir.
hiç bir zaman benimsemediğim bir kavram.
nedir demokrasi düşünce özürlüğü adı altında milli ve manevi duygulara küfür etmek mi
Peygamberin anıların anlatıldığı gazete sayfasının yanında çıplak kadınların olması mı.
eşcinseliğin ipneliğin serbest olması mı.?
"cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. sadece seçim yaptığını zanneder. cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır. böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir."
türkiye de devamlı övülen ülkemize bir çok kere geldiği görülmüş fakat kimse nedense ulaşamamıştır. bir süredir akpyi demokrasiyi işletmiyor diye eleştirenler vardı. şimdi demokrasinin kendisini suçlamaya başladılar. insanlar çıldırıyor.
köy enstitüleri kurucusu ismail hakkı tonguç'un 60 yıl önce söylediği, bugünümüzü daha iyi anlamamıza yarayacak o sözlerini anımsamakta yarar var.
"demokrasinin iki çeşidi vardır.
biri zor ve gerçek olanı, öbürü de kolayı, oyun olanı.
topraksızı topraklandırmadan, işçinin durumunu sağlama bağlamadan, halkı esaslı bir eğitimden geçirmeden olmaz birincisi, köklü değişiklikler ister.
bu zor demokrasidir ama gerçek demokrasidir.
ikincisi kağıt ve sandık demokrasisidir.
okuma yazma bilsin bilmesin, toprağı, işi olsun olmasın demagojiyle serseme çevrilen halk bir sandığa elindeki kağıdı atar. böylece kendi kendini yönetmiş sayılır. bu oyundur, kolaydır. amerika bu demokrasiyi yapıyor işte.
biz demokrasinin kolayını seçtik, çok şeyler göreceğiz daha."
kılıftır. dünyanın her yerinde bu böyledir. asıl var olan ise; vesayet ve vesayet rejimidir. bu yüzden bana demokrasili cümleler kurmayın. içinde halk ve demokrasi geçen partilere de güvenip hayal kırıklığı yaşamayın.
demokratlar anarşizmi hep hayalcilikle suçlarlar, oysa demokrasi de bir ütopyadır. asla toplumun bütün fertlerinin taleplerini karşılayamazsınız. ayrıca devlet denilen koca bir erki insanların tepesine dikip sonra da eşitlikten, özgürlükten bahsetmek pek gülünç. avamın yönetimi ele geçirebilmek için uydurduğu bir masaldan başka bir şey değil.