okullarda öğretilen "halkın kendi kendini seçme hakkıdır"
yoktur öyle bir şey.
hangi halk? meclislerde bizi temsil etme hakkını aramızdan kaç kişi edebilmiştir ki? tamam seçildikten sonra bacak aralarımıza giriyorlar ama hangi halkın arasından çıkıyorlar? binlerce lira harcayıp bir partiye aday olacaksın, olduktan sonra on binlerce lira harcayıp seçim kampanyası yapacaksın vs. vs. kısacası eskiden burjuva denirdi, şimdi milletvekili. kazanan hep onlar oldu, kandırılan hep biz.
komünist canlar nasıl der; emperyalizmin, küresel sermayenin maşası olan, şu bizim yığın dediğimiz diğerlerinin halk dediği kitleyi sömürmek maddesini referans alan, iyi bir şeymiş gibi lanse edilen, dandik kavramlardan biri. kısaca çoğunluk diktatörlüğü. dikkat ederseniz tarihteki hiçbir büyük adam demokratik değildir, olamaz da zaten. büyük adamların hepsi monarşiden çıkar.
bu işin kaymağını yiyen kesim ve onların her yaptığı harekete alkış tutan, kendi görüşü olmayan et kemik kan karışımları dikkat ederseniz sağa sola demokrasi düşmanı diye kendi çapında hakaret eder. zira demokrasi çok ama çok işlerine gelmektedir onların...
''demokrasi ayak takiminin despotizmidir.'' - voltaire.
şov yapanların kolaylıkla yönetici olarak başa gelebileceği beşeri olan yönetim biçimi. bir manken bir sanatçı hatta bir porno yıldızının milletvekili olarak halkın temsilcisi olarak meclise girmesi bir profesorun meclise girmesinden çok daha kolaydır. profesorlerin'de seçildikten sonra bir anda şovmene dönüşebildiği yönetim biçimidir.
(bkz: türkiye'nin israil'e rest çekmesi)
demokrasi, nutuk atanların egemen olduğu bir aristokrasiden başka birşey değildir. özgürlüğe kadar anarşi; sonrası hayat kerim. huzur mutsuzluğun afyonudur. anarşisiz geçen bir gün yaşanmamış demektir.
tüm yönetim şekillerinde iktidar vardır. ancak muhalefetin de olabildiği yönetimlere demokrasi denilebilir.
bu yüzden gerçek demokrasilerde en önemli kurum muhalefettir.
sanırım bu gerçek bugünlerde daha bir anlam kazanıyor.
toplumun yönetime katılmasıdır kabaca tabiri. türleri vardır çoğunlukçu demokrasi (rousseau temelli bir yaklaşımdır), çoğulcu demokrasi gibi.. türkiye'de 61 anayasası döneminde çoğulcu idik 71 - 73 ara rejim ve 82 anayasası ile birlikte çoğunlukçu modele geçtik. bu kavramın biraz detayı ise şöyledir; şimdi bu kavram sağlanabilsin diye bazı araçlar vardır efenim genel oy, eşit oy, gizli oylama, yargısal denetim dahilinde yapılan serbest seçimler gibi.. yani elektrikler kesilmez, boş oy pusulasını getir paranı al gibi şeyler olmaz.. coşarım...
dünyanın hiç bir yerinde olmayan yönetim biçimidir. demokrasisi ile övünen ülkelerden fransa ve isviçre'de "ermeni soykırımı yoktur" demek bile yasaktır.
toplumun her bireyine nesnel yaklaşmayı amaç edinmiş toplumsal bir organizasyonun ya da devlet politikasının yönetimini toplumu oluşturan bireylere yıkan yönetim biçimi. tanımdan anlaşılacağı üzere nesnelliğin öznelliğe dönüştüğü toplumlarda varlığından söz edilmesi imkansız hale gelir.
dünyada ki tüm ülke yönetimleri modellerinin kemaline (olgunluk noktasına) ulaşmış bir rejimdir, ne azı ne fazlası ütopya olup, demokrasinin farklı mecralara kaymasına sebep olur.
şimdilerin, liboşlarının, şakirtlerinin, pkkcılarının bölücü propaganda yapmak için kullandıkları sözdür artık maalesef demokrasi kirlendi, kirletildi,, hatta tecavüz edildi...
-demokrasinin suçu ne demek lazımdır artık!
sekülerleşen dünya'ya fransız ihtilali'yle birlikte ortaya çıkan jacoben/jacobin lerin hediyesidir!
alın tepe tepe kullanın.
allah'ın gösterdiği yoldan sapmanın bedelini günümüzde ülkece ödüyoruz.
--spoiler--
MASONLAR, EşITLIK ve DEMOKRASi
Masonlar her fırsatta demokrasi ve eşitlikten bahsederler. Oysa siz Mason Locası üyelerinden tek bir tane çiftçi, esnaf, zanaatkâr veya işçi, kısacası halktan sayılabilecek tek bir kişi bile biliyor musunuz? Yoktur. Çünkü Mason Locası üyeleri seçkin bir zümreden oluşur. Yani bu locaların kullandıkları demokrasi ve eşitlik söylemi, aslında içi boş bir söylemdir