ahhh ahhh evladım.
o dönem öyle bir dönemdi ki, anlatmaya geceler yetmez.
hangi birini anlatayım kuzucum?
sene 2004'tü. gündüz vakti sokaklardan çatara patara sesler gelmeye başladı.
bir de baktık havayi fişek atıyorlar.
"ne oldu ya, düğün falan mı var" derken meğer avrupa birliğine girmişiz, onun kutlamasını yapıyorlarmış.
"-peki avrupa birliğine mi girdiniz dede?"
yok be kuzucuğum. ne avrupası, ne birliği...giren çıkan bize girmişti yine...
neyse dur bak, burası daha heyecanlı, sözümü kesme.
fethullah diye bir adam vardı, ilkokul mezunu.
buna inanan milyonlarca kişi vardı. bunlar ülkenin her yerini ele geçirmişti, öyle ki ne istdilerse veriyorlardı bunlara.
sonra bu fethullahçılar gündüz vakti darbe yapmaya kalkıştı. tankların egzozuna atlet tıkayıp darbeyi durdurduklarını söylediler.
sonra çokomelli damat vardı bir tane.
4 sene bakanlık yaptı, ülkeyi batırdı, dolar 8.5 lira oldu ve instagram'dan istifa etti.
"instagramdan mı? hahahah, olur mu ya dede öyle şey, amma sıkıyorsun ha?"
yok evladım vallah, billahi bak instagramdan istifa etti. zaten bu hani darbe vardı ya az evvel anlattığım, o darbeyi de facetime'den duyurmuştu akp genel başkanı.
"ya dede nasıl bir devirmiş o, facetime, instagram falan..."
ah ah hiç sorma evladım. hatta içişleri bakanı da twitterden istifa etmişti, sonra onun istifasını da twitterden durdurdular...
he bir de kendini dünya lideri falan sanıyordu bu akp genel başkanı. buna inananlar da almanya'nın bizi kıskandığına, doları dış güçlerin arttırdığına inanıyorlardı...
sonra günlerden bir gün çin'de bir virüs ortaya çıktı. herkes panikledi.
ama bütün dünya virüse karşı önlemler alıyordu. işyerleri kapatılıyor, insanlar evde kalıyordu.
bizimkiler maske satışını yasakladılar, maskeyi biz dağıtacağız dediler, dağıtamadılar tabi. millet aç kaldı, işsiz kaldı. sonra bir baktık ki ihtiyat akçesini bile yemişler.
almanya, fransa, kanada, ingiltere halkına para dağıtırken, bizimkiler halka iban numarası verip para istediler.
"ahahahaha inanmıyorum ya dede, bunları yaşamış olamazsınız..."
yaşadık evladım yaşadık...
daha neler neler yaşadık.
he işte o virüs çin'de ortaya çıkmıştı ya, bizimkiler gidip çin'den aşı aldılar.
dünyadaki tüm ülkeler farklı aşılar alırken bunlar gidip çin aşısı aldılar.
ya evladım işte böyle...
bir de aktroller vardı tabi.
"aktroll nedir dede? canavar mı?"
yok evladım, canavarların bile bir vicdanı, namusu olur. bunlar öyle yaratıklardı ki ne namusları, ne vicdanları, ne de beyinleri vardı. bunların başındaki adam 4 ayrı yerden maaş alır, 1 yerden de huzur hakkı alırdı.
"ya dede, bir de dinazor heykelleri varmış, onu da anlatsana..."
ha onlar mı? ah onları yapan çok namussuz bir adamdı. hatta diyebilirim ki dünyanın en pişkin, en onursuz, haysiyetsiz insanıydı...
çok şükür ki şimdi hapiste işte daha 1280 senesi var çıkmasına...
"erdoğanı falan boş ver ülkede yüz binlerce milyonlarca poğaça kafalı vardı evlat" şeklinde hikayelere konu olacaktır. erdoğan doğasının gereğini yapıyor ama asıl bomba onun yaptığı her şeyi alkışlayıp hala ona destek veren bu insanlar. kafaları poğaça gibi ekmek gibi olmuş yumuş yumuş böyle sırf karbonhidrat..
- dede şimdi bu adam ne istediniz de vermedik deyip seçilmeye devam etti öyle mi?
- evet evlat bi de kendisini uyaranları da fetöcü ilan etti.
- dede bizim vatandaş da o zaman pek bi şeymiş.
Dedenin " acaba bu çocuğa kim türkçe öğretti" diye düşünmesine yol açacak cümledir.
Dede üzerindeki şoku atlatınca arapça olarak;
- çok güzel bir dönemdi torunum, erdoğan sayesinde bu topraklara yerleştik ve o zamanlar bu topraklarda yaşayan türklerden daha fazla hakka sahip olduk. Allah erduvan dan razı olsun burasını bizim vatanımız eyledi ve türkleri bitirdik.