bugün

26 bölümlük gönüllere taht kurmuş anime serisidir. 23 ve 24. bölümler arasında geçen birde movie 'si vardır fakat serinin kendisi kadar ön plana çıkmamıştır. fullmetal alchemist her ne kadar anime sıralamalarında birinci gözüksede bunun nedeni cowboy bebop 'ın daha ciddi duruşundan kaynaklanmaktadır zannımca.
spike'in catidan dustugu sirada arka fonda calan ballad of a fallen angel sarkisiyla aglamami saglayan, serinin en guzel bolumlerinden ballad of fallen angels tekrar tekrar izlemeye degerdir. tv'de su anda tekrarlari gosterilmekte amerika'da. eger ucuz bulursam alacagimdir dvd'leri gelecegimdir.***

kesinlikle diger animelerden farklidir bence. cunku karakterler karizmadir, cok fazla tassaga yer vermez, aksiyondur, cizimler cok iyidir vs vs...* neticede beni burda 7 sene sonra tekrar cizgi film izlemeye baslatabilmis 3 animeden biridir. *
bunu seven buna aşık oldu (bkz: samurai champloo)
shinichiro watanabe imzalı efsane anime serisi, jazz, film noir, ve bilimkurgu sentezi anime.

aynı zamanda çılgın bir türk dostluğu sezinlenir bu seride, venüste nargile içen tipler vardır, aynı zamanda ana karakterlerden biri olan ed in babasının adı da appledelhi siniz hesap lütfen dir, ve bu adam cidden bir türk gibi dövüşür kafa falan atar, bir de faye valentine vardır kendisinin faye dunnaway'in uyarlanmış bir hali olduğuna inanırım. tekrar tekrar izlenebilir.
retro futuristik bir anime olmasıyla daha çok sempatimi toplamıştır. bountylerin televizyonda reklamının yapıldığı big shot programı çok hoştur. her bölüm bir session olmak üzere, her bölümün adı da bir müzik tarzı ve ya bir jazz, blues klasik şarkılarından etkilenilme isimlerdir. son iki bölüm kanımca en can alıcı bölümlerdir. keşke bu kadar kısa olmasaymış ve karekterlerin geçmişleri üzerinde biraz daha durulsaymış. ee spike'ında dediği gibi geçmiş o kadar da önemli değil. ein ve eduardo biraz daha arka planda kalıyor gibi gözükseler de hikayelerin gidişatında fazlasıyla önemli karekterlerdir.
jenerikte de çalan güzelim şarkı için:
(bkz: the real folk blues)
the real folk blues part 2'yi de izledikten sonra sürüp gitmesine alıştığınız ve hiç bitmeyeceğini düşündüğünüz bir yolculuğun sonlandığını farkettirir. beklediğiniz sonu tokat gibi yüzünüze vurmasını biraz yorucu bir deneyim olarak tarif edebilirim.
yaşamda karşılaşılabilicek ne varsa içinde barındıran ve mükkemmele uzanmış detaylar sunan bir animedir. anlatılanları değil anime olarak,ete kemiğe bürünmüş karakterleri olan bir film olarak bile bir kategoriye yerleştiremeyebilir ve kendinizi sürekli olarak karakterlerle özdeşleştirme yarışında bulabilirsiniz. sonunda bi* gözüyle geçmişi diğeriyle geliceği gören spike gibi sonsuzluğa koşabilmeyi düşletir.izleyiciye hikayeyi değil kendini sorgulatabilen sık karşılaşılamayacak kadar mükemmel yapıt.
1998 yapımlı gelmiş geçmiş en iyi animelerden. her bölümde çaktırmadan bir mesaj verir. aksiyonu kesinlikle düşmez, müzikleri sizi yerinizde oynatır. bir grup kelle avcısının gelecekte geçen öyküsünü anlatır. türk sempatizanlığı hissedilmez açıkça görülür. venüs sanki bir istanbuldur, nargilesi mısır çarşısı türkçe yazılmış baharatçılarıyla bir başkadır.
müzikleri yoko kanno tarafından bestelenen,jazz esintileri taşıyan, çizimleri ise oldukça başarılı olan,her bölümde farklı bir olayın işlendiği 1998 shinichiro watanabe yapımı anime dizi.
-lesson lesson! if you see a stranger; follow him!

edward'dan özlü değişler.
müzikleri şahane olan anime serisi.her bölüm bir şarkı adıdır ayrıca.
8. bölümü türkiye'de hatta istanbul'da geçen anime. gerçi biraz türkiye çöl, herkes takkeli tarzında yapılmış ancak şu roco'nun kaçıp kovalandığı sahnede -9-10 dk'lar arası- bir dükkanın adının erdal olduğu, diğerinde aile pazarı yazdığı açık net görülebilir.
türkçe altyazılarını hazırlayan battuta rumuzlu şahısın ingilizce özürlüsü olduğu anime. üşengeçliğinden 2 cümleden birini çevirmiş o da allah'a emanet. ingilizcesi olmayan hiç bir şey anlamaz diziden. sayesinde altyazısız dizi seyredip ingilizcemizi geliştirme fırsatımız oldu.

bir de küfür meraklısı arkadaş.
dublajda karakter "damn" diyor, çevirmen bunu "hastir" diye çeviriyor. genelde tamtersi olurdu.

koca alemde de bu adamdan başkasının çevirisi yok cewboy bebop'ın. herkes hayatından memnun anlaşılan.
9 yada 8. bölümde içinde Türkçe bir ses ve bir yazı okuyabileceğiniz * entersan, çok absürdlükler bulunan bir o kadar seviyeli ve eğlenceli anime serisidir. *

Ayrıcana şarkıları (bkz: The Tank) ve (bkz: The Real Folk Blues) gerçekten süper şarkılardır. Anime izlenmesede şarkılar dinlenmelidir.

(bkz: See you space Cowboy)
gelmiş geçmiş en iyi animedir.
enteresandır ingilizce dublajı caponcasından iyidir.
hayatında caz bluuus dinlemeyen adama sabah akşam dinletilebilecek 10un üzerinde albümü vardır.*
samurai champloo ile kendisine hayran bırakmış watanabe'nin süper animesi. herşeyiyle süper. ama ben ısınamadım. sci-fi, gelecek filan şeylerini sevemiyorum oldum olası, ama dehşet kaliteli bir anime, hele ki yapıldığı yıla göre.
2010da filme aktarılacak anime. (henüz düşünce aşamasında imiş)
muhtemelen aktarılamayacak, çünkü spikecan'ımıza keanu reeves'ı layık gören zihniyetten bir şey beklenemez, beklenmemeli.
avatar'da dev patel için büyük konuşursan olacağı bu. böğk.
26 bölüm için elimde 200 küsur soundtrack mp3i bulunan, aşmış, mükemmel, inanılmaz, en karizmatik ana karaktere sahip, "sigara içmek öldürür" uyarılarını unutturan, aksiyonu eğlencesi bol ve "faye valentine"li efsane anime.

--spoiler--

soundtrack'lerini indirin, dinleyin, hepsi birbirinden muhteşem.

--spoiler--
Bebop tayfasının suçluların peşinde yaşadıkları olaylar etrafında şekillense de aslında her bir karakterin geçmişi ile yüzleşmesini konu alan unutulmaz Shinichiro Watanabe animesi konusu kısaca ; 2021 yılında gezegenler arasında seyahat mümkün hale gelmiştir ama ihmaller sonucu oluşan bir felaketle ay da gerçekleşen bir patlamayla dünyaya süregen bir meteor yagmuru başlamıştır bu olay dünya üzerindeki milyarlarca insanı öldürmüştür bir çoguda yerlatı sıgınaklarına yerleşmiştir imkanı olanlarda mars, jüpiter gibi gezegenlerde oluşturulan yaşam koşullarına yerleşmiştir cowboy bebop'ta bu olaylardan başlayıp 50 yıl sonra 2071 yılından başlayarak gerçekleşen konuları ele alır. Spike Spiegel ve ortagı Jet Black, Bebop adlı gemileriyle güneş sisteminde ödül avcılıgı yapmaktadır. Haydutların peşinde güneş sisteminin bir ucundan diğerine yolculukları sırasında karşılaştıkları konu alarak karakterlerimizin geçmişinede yolculuk ederiz.

Bu animenin müzikleri amerikan müziğinden özelliklede 1940ların, 1950lerin ve 1960ların jazz müziğinden ve 1950lerin, 1960ların ve 1970lerin ilk rock döneminden önemli derecede etkilenmiştir. The Real Folk Blues isimli ending track'i hala kulaklarımda çınlamaktadır.
gelmiş geçmiş en iyi anime.

aslında, anime ve dolayısıyla otaku kültürüne çok meraklı bi adamım. gerçekten, bütün akşamım animeler hakkında yazılar okumak, illüstrasyonlara bakmak ile falan geçebiliyor bazen. ama çok fazla anime izlediğimi, daha doğrusu bitirdiğimi söyleyemem. buna rağmen cowboy bebop' un verdiği o tokluk hissini, sanki hiç bir şey veremeyecekmiş gibi geliyor. gerçekten garip, kusursuz gibi bir seri.

yea hadi lan oradan demenizi istemem ama, bana katılan insanları gördükçe, bu iddiamı daha kolay dile getiriyorum. google' da best anime diye aratın, çıkmazsa neyim bak.

4/4'lük animasyon.ayrıca yıldıza bak bi. *

şey... bu bitmişti değil mi 26. bölümde?ühü.
laf söylenemeyecek kaliteye erişmiş nadir animelerdendir, izlerken sıkılanların olduğu hakkında bir yazı okumuştum ki bu kişiliklerin cowboy bebop'u izlediklerinden şüpheliyim, süper über derecede bir animedir, gerisini siz düşünün.
cowboy bebop the movie tadından yenmez. gelmiş geçmiş en iyi animelerden biri.
binlerce kez bitirmem gerekiyor animesi.
müzikleri, karakterleri, her bölümdeki farklı hikayeleri ve finali ile izlediğim en iyi anime olarak kalacak her zaman.
müziklerine verilen övgüyü hak etmiş animedir. *
ilk bölüm sonundaki yerçekimsiz ortamda sigara ikramı hoş bir ayrıntıydı.
(bkz: call me soundtrack anime)