CHP Çankaya ilçe Başkanı Fahri Yıldırım görevden alındı. Gazeteci Mustafa Balbay, Yıldırım'ın görevden alınmasına ilişkin yaptığı açıklamada 'parti içinde bir siyasi işleyiş" dedi. Balbay'ın ardından yayına bağlanan Yıldırım "Kemal Bey ile yol yürüdüğüm için görevden alındım." diyerek Balbay'ı yalanladı ve Chp'li gazeteci Mustafa balbay mahçup duruma düştü.
https://x.com/eminpazarci/status/1957755201789546845
Kendi soğuk espirilerinin komik olduğunu sanan kaldırım mühendisinin mercimek beyniyle açtığı saçma sapan bir başlık. AKP'lilere hiçbir yalan makinesi dayanmaz. En büyük yalancı siyasetçi de Tayyip Erdoğan'dır.
Ortalığı bok götürüyor, adamlar hukuk bırakmamış avukatları ve yandaş gazetecileri milyonlar istiyor, sokakta biri birinin ayağına sıkıyor bir telefonla serbest kalıyor, herkesi iftiralarla hapse atıyorlar, hapse atılmamak için belediye başkanları akepeye geçiyor, parası olan hapse girmiyor ya da çıkıyor bu da gelmiş Mustafa Balbay utandı diye entry giriyor.
--spoiler--
Görevden alındığını “hiçbir gerekçe gösterilmeden, yönetim kurulum ile birlikte görevden alındım” diye sosyal medya hesabından duyuran Fahri Yıldırım’ın paylaşımı şöyle:
“Makamlar Geçici, Mücadele Kalıcıdır” Bir hayatı örgütlü mücadeleyle geçirdim. Sokakta direnen işçinin yanında, sabaha kadar afiş asan gençlik örgütünün arasında, gece yarıları oy sayımında sandığın başında… Adım adım, adanarak, onurumla. iki dönem boyunca Cumhuriyet Halk Partisi’nin Çankaya ilçe Başkanlığını yürüttüm. Ankara’nın kalbinde, Cumhuriyet’in kalesinde, partimizin oylarını artırmakla kalmadım; örgütü büyüttüm, birlik ruhunu korudum, farklı seslerin aynı hedefte buluşmasına öncülük ettim. Ve şimdi, hiçbir gerekçe gösterilmeden, yönetim kurulum ile birlikte görevden alındım. Bu kararı kişisel almıyorum. Ama örgütlü mücadeleye gönül vermiş binlerce partilinin emeği adına, bunu susarak geçemem. Benim partim Cumhuriyet’i kurmuş bir partidir. Emekçilerin, yoksulların, kadınların, gençlerin umudu olagelmiş bir partidir. Ve her zaman demokratik teamüllerle, iç tartışmalarla, şeffaf süreçlerle güçlenmiştir. Bugün, ne yazık ki içeride farklı düşünenlere yönelik bir daralmayı, ifade alanlarının daraltılmasını, mücadeleyle gelenlerin masada tasfiye edilmesini yaşıyoruz. Bu, ne Atatürk’ün çizdiği yoldur, ne de partimizin tarihsel birikimine yakışır. Ancak üzülmeyin. Kırgın değilim. Ne makamla var oldum, ne koltukla tanındım. Varlığımı, omzumdaki örgüt yüküne borçluyum. Gücümü, birlikte yürüdüğüm yoldaşlarımdan, gece gündüz emek veren mahalle temsilcilerimizden, afiş asan gençlerimizden, sandık başı nöbeti tutan kadınlarımızdan aldım. Benim yerim yine aynı yerdedir: Sokağın kenarında, afişin arkasında, halkın içinde. Beni görevden alabilirsiniz. Ama beni mücadelemden alamazsınız. Önümüzde kongre süreci var. Bu partide sandık iradesinin üstünde hiçbir güç yoktur, olmamalıdır. Mahallelerden başlayan demokrasi kültürünü yaşatmak hepimizin sorumluluğudur. CHP, bir kişinin değil; halkın partisidir. Hiç kimse “ben yaptım, oldu” diyemez. Biz mücadeleyi sadece iktidara karşı değil, kendi içimizdeki haksızlığa karşı da veririz. Çünkü adalet, bir bütündür. Parti rozetini yüreğimde taşıyor, sözümü her zamanki gibi açık ve onurlu şekilde söylüyorum: Ben bu partinin neferiyim. Mücadeleyle geldim, mücadeleyle gideceğim. Ve yine mücadeleyle döneceğim. Saygıyla,"