insanların zevkle dinlediği ceza gibi birisine, sırf reklam amaçlı dil uzatan, sadece ceza değil; tarkan'ın ingilizce albümünden tutun da uzanamadığı herşeye laf atan kıraç gibi bir şahsa benim söylemek istediğim ve söylediğim, fakat kimseye duyuramadığım o güzide cümleyi söylediği için gerçekten ceza'yı tebrik ederim. bugüne kadar sadece reklamlarda söylediği şarkılarını dinlediğim birisi olmasına rağmen, gerçekten işini iyi yaptığını düşünüyorum. keşke rap değil de başka bir türde müzik yapsaydı.
eline bir deyimler sözlüğü, bir türkçe sözlük, bir atasözleri kitabı, bir imla kılavuzu alıp rap lirikleri yazan adam.bu adama öfkem sadece hal ve hareketlerinedir.kıraç'ı sevmem ancak insanların saygı duyduğu bir adama sövmek saygısızlıktır.zaten başlı başına, birine sövmek saygısızlıktır.ve şuan televizyonlarda reklam kuşaklarında dönen "türkiye sizinle gurur duyuyor" sloganlı reklamı tasvip etmediğimi de söyleyebilirim.toplumun muhasebesini yapmak gerçek sanatçılar varken bir rapçiye düşmez.
bilinenin aksine türkiyenin en hızlı rapper'ı değildir ancak söz yazarken güncel ve evrensel sorunlara değinmesi, türkçeyi düzgün kullanması ve bunu ustalıkla yapabilmesi öne çıkmasındaki en önemli farklardan biridir. he satıcı mıdır? tabii ki.
türkçe rap müziğinin ivmesiyle kendisinin kariyer ivmesinin doğru orantılı ilerlediğini düşündüğüm şahıs, şöyle ki türkçe rap nefret grubu ile anahtar ve istanbul başlayan daha sonra tek başına çıkardığı medcezir albümüyle tavana çıkan bir müzik türüyken, ceza da bu süreç boyunca kariyerini aynı ivmeyle ilerletmiştir bana göre, ancak rapstar ve yerli plaka albümleriyle birlikte türkçe rap tavan yapmış gibi gözüksede bu süre içerisinde kendisine ve türkçe rape gönül verenler yavaş yavaş küsmeye başlamış ve her ne kadar ceza şöhretinin zirvesinde gözüksede şahsi kanaatimce sürdürdüğü bu sürekli daha az şey anlatma ve giderek poplaşan tutumu nedeniyle kariyerinin sonuna gelmektedir. bunun dışında yıllarca "ben türkiye'de doğdum","bu plaka yerli" gibi açıklamalarla üzerinde oluşan almancı damgasını yırtmak isteyen ceza'nın, son zamanlardaki bir çok şarkısında bir almancı türk sesi duymak ve aynı şekilde killa hakan, eko fresh gibi isimlerle birlikte olması ve hatta bir albüm hazırlığında olması fazla rahatsız edici gelmeye başladı bana.
başarılı işler yapan nadir insanlardan bir tanesi. Zaten sessiz sedasız papüler olmayan insanlar daha çok başarı sağlıyorlar. özellikle müzik sektörün de. idol olunabilecek bir insan kanımca.
(bkz: Nerden nereye)
(bkz: helal olsun)
rap e müzik diyebilen zihniyetlerin bulunması sonucu en iyi türk sanatçı seçilmiştir efendim kendileri.
+ismi neydi bu çocuğun ya
-ceza
+hö
-ceza ceza aslında bilginmiş de bir hikayesi var boşver şimdi
+tamam coe.
cezayı takip ettiğim ilk yıllarında gözüme gözüken bir şey vardı... bu adam birşeyleri savunuyordu. ama hakkaten savunuyordu. 2 kişiden oluşan nefret grubundan ayrılıp solo albüm yaptı tebrik ettik. "mülayimdi", usluydu, kaliteliydi. dedik ki; "hadi bakalım nefretten bir albüm daha bekliyoruz"...
ceza da dedi ki; "yok arkadaş ben tek takılcam"... bu cevap bizi üzmüştü. bir zamanlar kardeş dediği kankası, fuchs'u arkada bıraktı. baktı böyle daha hızlı olacak yükselişi, ardına bile bakmadı. ayrılmaz ikili olan, ibret alınası dostlukları olan bu iki kişiyi para vurmuştu. ceza konserlere başladı, klipler çekti ve birgün candan erçetin ile düğetine tanık olduk. "yavru naptın sen ya" desek de onun için candan erçetinin çok değerli bir sanatçı olduğu gerekçesi bu parçayı yaptırmıştı. tamam bizde bişey demedik, kaliteli şarkıcıdır, güzel bir parça yapmışlardır. iyide paralar almaya başlamıştır. birgün daha kıytırık bir popçu ile gördük. busefer ki halikaten kıytırık bir iş olmuştu. rap sever olduğum için utanç duyduğum bir parça olmuştu. ama ceza yılmadı savaştı didindi ve reklamlarda oynadı. o günden sonra reklam izlemez, rap dinlediğimi saklar oldmuştum. parayı gören işe atıldı, fuat'ta bu işe alet oldu.
yahu noluyor bunlara derken arkada karanlıkta duran, olan bitene gülen bir adam gördük. bu adamın ismi sagopa kajmer'di. gittik yanına, "yunus baba durum nedir?" diye sorduk. cevap alamadık, sırıtıyordu. bir bildiği vardır dedik albümünü bekledik. hakikaten rap ölmemiş, bir yerlerde hala felsefe yapan adamlar ve gerçekleri söyleyenler de varmış dedik.
bir gün ceza oraya kaydığımızı görünce bu adama diss parça yazdı. parçasında saydı, sövdü. bir kez daha gözümüzden düşmek için elinden geleni yaptı. tabi bizde onu kırmadık. arkadan da velet şakşak'ları ile yüz buldu. konuştuda konuştu sitesinde.
gel zaman git zaman bu adam konserlerinde "istanbul underground" diye bağrırken görüldü. tamam ordan geldin söyle, ama nerde olduğunu bilip söyle. çeşitli yerlerde bu insanın giydiği kıyafetlere baktık, sonra açıp mtv deki shaggy kliplerine baktık. "yuh be" dedik. rap'i kıyafet ile yapmaya çalıştığını fark ettik. tekrar gözlerimi kaydırdık olan bitenden. sabırla kaliteyi bekledik, özledik. paraya doymuş, burnu kalkmış biri gördük hep. minimini mayk'lar ile ne kadar farklı birşey yaptığını tekrarladı durdu. rap'in felsefesini paraya boğdu.
bozulmamış bir şeyler dinlemek isterseniz şu başlıklara bir ir göz atın;
ilk çıktığı zamanlardaki popüler kültüre muhalif yönünü kaybetmiştir, yani kısaca yumuşamıştır. neden mi? çok basit, çünkü kendisi de popüler kültürden beslenmeye başladı. televizyon programları, reklamlar, düetler derken bir parçası oldu popüler kültürün. bi magazin programlarına çıkmadığı kaldı, böyle giderse onu da bekliyoruz. gerçekten ortaya bir şeyler koyanların popüler kültürle alakası olmaz..
çıkardığı tuhaf sesleri ve rahatsız edici gürültüyü türkiye'de beğeniyle dinleyen insanlar vardır. bu insanlar "olm bizim de rap sanatçımız var, türkçe rap olm boru diil" veya "işte gerçek müzik bu, yea come on mmotherfucker" düşüncesindeki amerikan-zenci özentisi kişilerdir.
elim bir uçak kazasında kaybettiğimiz büyük müzisyen onno tunc un anısına rap formatında coverladığı şinanay adlı şarkı ile gönüllerde ikinci kez taht kurmuştur.