çok çok dozunda siyasal da bir kişiliktir kendisi. ne de olsa o da bir mülkiye mezunudur. siyaset kavramı edebinden temellenir. şu örnek yeter de artar zati;
"nasıl oldu, bir an, bir sigara olsa, dedim. Bir tanecik! bir nefes!..
sonra vazgeçtim. şu durumu bir daha yaşamak istemiyorum. şu durumu, yani sigarayı bir gün bırakmak zorunda kalıp da ayakta duramadığımı ayrımsayıp yeniden bir yere çökme gereksinimini..."
şimdi sen çırılçıplak elma yiyorsun
elma da elma ha allahlık
bir yarısı kırmızı bir yarısı yine kırmızı
kuşlar uçuyor üstünde
gökyüzü var üstünde
hatırlanacak olursa tam üç gün önce soyunmuştun
bir duvarın üstünde
bir yandan elma yiyorsun kırmızı
bir yandan sevgilerini sebil ediyorsun sıcak
istanbul'da bir duvar
ben da çıplağım ama elma yemiyorum
benim öyle elmalara karnım tok
ben öyle elmaları çok gördüm ohooo
kuşlar uçuyor üstümde bunlar senin elmanın kuşları
gökyüzü var üstümde bu senin elmandaki gökyüzü
hatırlanacak olursa seninle beraber soyunmuştum
bir kilisenin üstünde
bir yandan çan çalıyorum büyük yaşamaklara
bir yandan yoldan insanlar geçiyor çoğul olarak
duvarda bir kilise
istanbul'da bir duvar duvarda bir kilise
sen çırılçıplak elma yiyorsun
denizin ortasına kadar elma yiyorsun
yüreğimin ortasına kadar elma yiyorsun
bir yanda esaslı kederler içinde gençliğimiz
bir yanda sirkeci'nin tiren dolu kadınları
adettir sadece ağızlarını öptürürler
ayaküstü işlerini görmek yerine
adımın bir harfini atıyorum
dizelerinin sahibi. birde 'üvercinka' vardır ki melankolik havada okursan baya bir koyar insana.
gölgeme bak gölgeme
amma aşık, amma divane
oturmuş kanepesinde gurbet elin
kendini seyreder gözlerimde
amma aşık, amma divane.
gölgene bak senin gölgene
amma fakir, amma biçare
ceplerini elleriyle doldurmuş
aynı kanepesinde gurbet elin
amma fakir, amma biçare.
ya öbür adamın gölgesi, öbür
amma hinoğlu hin, amma hergele
ayıp fiiller kuruyor belli
kulakları toprağın üstünde kocaman
amma hinoğlu hin, amma hergele.
gölgelere bak gölgelere
amma işsiz güçsüz, amma avare
şarkılara inanıyorlar bütün gün
hepsi de aynı şarkının insanları
amma işsiz güçsüz, amma avare...
Öperek uyandırdım bu sabah ayrılığı.
Fırından yeni çıkan bekleyişler satın aldım.
Kırmızı mavi ekoseli yalnızlığımı serdim masaya.
Manzaraysa ayrılığa sıfır! işte her şey hazır.
...Acılarımla iki lafın belini kırdık.
Yokluğunda bir kuş sütü eksik.
Yalnızlığım ve ben; seni çok bekledik.