türkiye'nin belki de dünyanın sayılı bilim insanlarından birisi... zekası ve bilime olan tutkusu herkese örnek teşkil etmekte...
okuyor arkadaş okuyor... her şeyi okuyor bilim adamını bilim adamı yapan önce okumaktır... buraya kadar tamamız değil mi? işte asıl yeteneği buradan sonra ortaya çıkıyor... sırf okumakta değil öyle bir yeteneği var ki okuduğu şeyi de unutmuyor. sanki beyni çok sağlam bir harici disk...
türkiye'de çok eleştirildi... 12 eylül darbesinde söylediklerine sonuna kadar katılıyorum. bakın arkadaşlar adamın ne demek istediğini tam anlamadan kıyısından köşesinden dinlerseniz ve kırp kullan mantığı ile gittiğiniz için farklı algılıyorsunuz olayları.
ben hep şöyle derim bir insanı eleştirebilirsiniz, bu sizin en doğal hakkınız... kumsaldan denizi eleştirmek yerine denizin içindeyken denizi eleştirmek çok daha iyi ve verimli olur.
gelelim bu adam ateistmiş allah'a inanmıyormuş kısmına... ya arkadaşlar bu işlere fazla takılmıyor muyuz? olabilir inanmayabilir bu onun görüşü sen inanıyorsun ve bu adam sana sen niye inanıyorsun demiyor... sadece kendi fikirlerini söylüyor. ben de bir müslümanım ve allah'a da ölene kadar inanacağım. bu benim görüşüm... ben böyle düşünüyorum diye ne celal şengör beni hor görür ne de celal şengör ateist diye ben onu. inanç meselesi kişiseldir... bilim ise evrenseldir.
burada önemli olan ondan olabildiğince fazla bilgi almak. böyle insanları kaybetmemek lazım hayatlarımızda ve ülkemizde... kendisi de diyor bilim de yanılıyor, her geçen gün gelişiyor. bazı tezler yıkılıyor yerine yeni tezler geliyor bazıları ise geliştirip yeni bir şekle bürünüyor... bilimin gelişmesi böyle olmuştur, kapı kapıyı açmıştır yani...
kısacası, celal şengör bu ülkenin en az aziz sancar, ilber ortaylı gibi adamlar kadar değerli ve önemlidir. ona sahip çıkmalıyız, o bu ülkenin hatta dünyanın nadide çiçeklerinden bir tanesi... farklılıklar ile hepimiz bir çiçek bahçesi oluşturuyoruz bu dünyada. bu hayatı da güzel yapan bu.
biraz olsun düşünün lütfen... ve tabiki okuyun... daha çok okuyun çok çok okuyun...
sadece bu ülkenin değil, dünyanın değerlerinden birisi. sohbeti inanılmaz keyifli, saatlerce dinlenesi, çok büyük bir bilim adamı. harika bir hoca, müthiş bir insan...
bu ülkenin değeridir. ama bu saplantılı ve bu hoca gibi yeni bir değer üretemeyecek olan skik yalaka sistem elemanları sevmez. çünkü onların istediği gibi konuşmaz.
siz kimsiniz?
sabahın 7sinde sokağa tükürülen balgamdan tek farkınız hala tükürülmemiş olmanız.
bilimsel yönü iyi ama sosyal yönü beş para etmez biri.
halktan gelişkin olabilirsin ama halkı aşağılayarak onlara bir şey katamazsın.
türkiye de kim biraz okumuşsa hepsi diğerlerinin aptal olduğundan yakınır oysa aptala sen aptalsın demenin kendi egonu tatmin etmek dışında ne tür bir katkısı vardır?
tamam okuyup bir yerlere gelmişsin bu tabi ki saygı duyulacak bir şeydir ama sürekli kendi dışında olan herkesi aptal görmek ağır bir hastalıktır.
'tahsilat cehaleti alır eşeklik baki kalır' sözü bu büyük bilim adamı için söylenmiş olabilir. Bilimsel yönü çok üst düzeyde, ama gel gör ki insan olmakla alakalı sorunları var.
bok açıklamasının savunulacak bir yanı yoktur. arkadaş hala orangutanlar yiyor diye sayıklıyor ve psikolojik tahribatı fiziksel tahribattan önemsiz görüyor. neden fiziksel tahribatı daha kötü görüyor çünkü arkadaş her hitler hayranı gibi fiziksel engellilere düşman.
dışkı yedirmek işkence değildir, kişiye kendi bokunu yedirmek ona zarar vermek olamaz diyerek bende tepkiye neden olmuş biridir.
asker yalayacağım diye şekilden şekle giriyor, bence bu yönü hastalıklı. onun dışında düşünceleri mantıklı geliyor ama askere zaafı var belli. kemalistler de kafa belli yerden sonra duruyor da olabilir. orasını tam şey yapamayacağım.
ayrıca o programda ilber ortaylı, fatih altaylı, bide kendisi vardı. diğerleri de kafa sallıyordu.
hadi ilber ortaylı belki bir şey der dedim ama o da aynı kafaymış.
la bunu bide bilim diye insanlara kakalamaya çalışıyor, darbecileri haklı çıkaracağım diye kendi bilim çizgisini bile bozuyor. birine bok yedirmek zararlı değilmiş. hastalıklı bünye, batı algısıyla yetiştiği belli, burjuva eğitimi almış. komünist camiadan gelse halka karşı bu yapılana böyle bir şey demezdi.
ayrıca sen askerlerin değil askerlerin senin kusurlarını örtmek için çırpınması lazım, sen bilim insanısın çünkü.
isviçre'de, avusturya'da, ingiltere'de konferanslar veren , stephan hawking ile toplantılara katılan nacizane bilim adamımızı bile itibarsızlaştırmaya çalışan zır cahilleri ortaya çıkarmıştır. yok arkadaş bu ülke iflah olmaz.
fatih altay'lı bir kitabı gösterirken altının kıvrılmasıyla
''aaah dikkat et!'' diye serzenişte bulunarak kitaplara ne kadar önem verdiğini göstermiş bilim adamı. evinde 35 bin kitabı olan birinden de bu beklenirdi gerçi.
Bilen, bildiğini anlatan insanları izlemek takip etmek zevklidir. fakat celal hocayı farklı kılan bildiklerini coşku ile anlatmasıdır. o coştukça dinleyenlerini de coşturup gaza getiriyor.
hariiiiiiikaaaaa bir şeeeeeeeey, mükemmeeeeeeeeeeellll, inanılllllllmaaaaaaaaaaaazzz, vb. tepkiler veren profesörümüz. ilber hocayla ekmek üstü kadayıf olurlar.