bugün

kadın kölelere verilen isim.
aynı zamanda osmanlı padişahlarının eşleri de bu kategoride yer almaktaydı.
tanzimat döneminde namık kemal'in intibah ve samipasazade sezai'nin sergüzeşt adlı romanlarında cariyelik sorununa yer verilmiştir. sergüzeşt romanında cariyeligin insanlık suçu olduğu belirtilmiştir. trajiktir 2 roman da. sergüzeşt öbür romandan daha trajiktir. türkiye cumhuriyeti'nin kurulunca cariyelik ortadan resmi anlamda kaldırılsa da halen ortadoğu'nun bazı bölgelerinde devam etmektedirler. lanet olası isid'in suriye'de işgal ettiği yerlerde kaçırdığı kadınlara zorla çarşaf giydirerek ve kadınların ellerine kelepçe takarak açık alanlara götürüp erkeklere para karşılığı satması cariyeligin halen var olduğunun kanıtıdır. türkiye'deki selefi kafalilarin türkiye'de olmasını istediği şeylerden biri de bu.
bir ayıp değil, gerekli ve tabii bir müessesedir.
savaşın olmadığı bir evren tahayyül etmek gülünç bir ütopyadan fazlası değildir. savaşın olduğu yerde ise esir de vardır, nitekim bu da işin tabii seyrindendir.
islam hukukunda ise 'SAVAŞ ESiRleri' 2 gruba tasnif edilir.
1) köleler yani erkek savaş esirleri
2) cariyeler yani kadın savaş esirleri
yani şunu anlamamız gerek ki ne Amerika veya Avrupa gibi bir kölelik müessesesi vardır ne de hür insanları köleleştirmek. köle ve cariye diye adlandırdığımız kişiler savaş esiridir. yani köleleştirilmemişlerdir, savaş esnasında ele geçirilmişlerdir.

şimdi hali tahkik edelim. elinde savaş esirin var, bununla beraber kendi ümmetinden de esir düşenler var elbette. yapabileceklerimiz nelerdir:
1) savaştığın esirleri hür bırakmak
2) esirleri öldürmek
3) esirleri hapiste tutmak
4) esirlerin takasını istemek
5) esirlerin karşılığında fidye talep etmek
6) esirleri kendi işlerin için kullanıp, onlardan faydalanmak

islam'a bakalım şimdi:
inkâr edenlerle savaşta karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları iyice yıldırıp sindirince bağı sıkıca bağlayın (esir alın). Savaş sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye alarak onları salıverin” (Muhammed 47/4).
bu ayet üzerine esirleri karşılıksız hür bırakan peygamberi hz.ömer anlamakta güçlük çekti, hatta bir münakaşa dahi yaşandı. nitekim hür bırakılan esirler daha sonra yine kendilere karşı savaşınca bu insanların ıslah olmadıkları malum oldu. ayrıyeten stratejik olarak da makul bir hamle değildi. çünkü Müslüman esirler varken küffarın elinde Müslümanların elindeki güçten teberrü etmeleri makul değildir.
ikinci ihtimali düşünürsek, yani esirleri öldürmeyi bu ise can ifsadıdır, gerekmediği sürece ötelenebilir fikir olarak. insanları sınırsız sürece hapiste tutmak ise tam bir zulümdür. şu an bunun yapılıyor olması ise trajikomik bir durum. hatta esirleri öldürmekten ise herhangi bir farkı bulunmamaktadır, belki daha bile kötüdür. dördüncü şık esirlerin takası evrensel bakış çerçevesinde dahi makuldür, bunu mantıksız bulmayan kimse yoktur. fidye talebi de keza öyledir.

islam da asıl murad olarak bunlar üzerine binadır. yani islam der ki ne Müslümanlar şehid olsun kurtarma ihtimalimiz varken ne de kafirler heder olsun, kanları ziyan olsun. şimdi buraya kadar bir sıkıntı yok. asıl mesele şu ki bazen siz arzu etseniz de savaştığınız grup bu antlaşmaya, bu uzlaşmaya sıcak bakmaz. ne esirlerin mübadelesini kabul eder ne esirler için fidye öder.
burada devletin başkanı karar verir, hür bırakırsa zaten savaş esiri kalmamış olur, yani sıkıntı yok. esirleri kılıçtan geçirirse de öyle. müebbet hapiste tutmak aynı şekilde manasız dedik.
yani esirler hususunda düşmanla uzlaşamıyorsan ne yapacaksın? tüm mesele aslında bu.
islam der ki insanları topluca hapislere doldurmak canlı canlı gömmektir. nitekim islam hukukunda uzun süreli hapis cezası da yoktur. gerekli değilse öldürülmez de. o zaman ne yapılacak? burada islam der ki bu insanlar zulüm ve baskı altında hapislerde ve çalışma kamplarında yaşayacağına öyle bir müessese olsun ki hem onlar kazansın hem biz. o zaman bu insanları yani savaş esirlerini güvenilir hanelere dağıtalım ve karşılıklı adaleti egemen kılalım. islam hukukuna göre kişi kendine cariye veya köle edinemez. islam devleti kontrollü bir şekilde güvenilir, adil, merhametli kişilere bu esirleri dağıtır. nitekim hem esirler sosyal bir hayatla karşılanmış olurlar hem de ömürleri zayi olmamış olur. win-win durumu. zaten bu esirlerin çokları da bir müddet sonra bu rahmet karşısında Müslüman olmuşlardır.

edit: peygamberin savaş esirleri hakkında buyurduğu 'Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin' Muttefekun Aleyh hadisi unutmamak gerekir.
Tomurcuk göğüslü huriler ayetinde olduğu gibi(ki bu ayette de ne tomurcuk kelimesi geçer ne göğüs) bu kavramda olabildiğince çarpıtılmıştır. Kur'an'da evlilik dışı ilişki haramdır.

"önce altını kalın çizgilerle çizelim: kur’an’da “cariye” kavramı geçmez. sadece "meleket aymanukum" kavramı geçer:
meleket eymanukum: harfi harfine “sağ ellerinizin sahip olduğu” demektir. bu deyimle iki mananın kastedildiği anlaşılıyor;
1- veli, şahitler vb. meşru şartları yerine getirerek nikah sahibi olmak
2- savaş sonucu esir kadınlara sahip olmak.
yani ister hür ister esir böyle “meşru nikah sahibi olmadan” hiç kimseyle evlilik ilişkisine girilemeyeceği anlatılmak isteniyor. çünkü “sağ elin sahip olduğu” deyiminden maksat nikah mülkiyeti veya nikah sahibi olmaktır. zira bu tabir henüz savaş ve esir kadın ele geçirmenin söz konusu olmadığı mekke dönemi ayetlerinde de geçmektedir (70/30). bu kavramın maksadı insanları zinadan menetmek ve yeni bir nikah bulunmaksızın veya eğer kadın memluke (esir, köle) ise nikah sahibi olmaksızın onlarla cinsi temasta bulunmaktan men etmektir. cenabı-ı hak bunu “sağ elin sahip olduğu” ile ifade etmiştir. çünkü “sağ elin sahip olduğu” hem nikah ile evlenilen kadınlar hem de mülk olarak sahip olunan kadınlar hakkında söz konusudur (razi)
demek ki savaşta esir alınan kadınlar, mübadele (esir değişimi) veya serbest bırakma söz konusu değilse, siyasi olarak esaret altında olurlar fakat onlarla cinsel ilişkiye girilemez. bunun için her normal kadınla yapıldığı gibi ayrıca nikah kıyılması gerekir. buna ise “eş” denilir. islam vicdanı her ne şekilde olursa olsun “nikahsız” ilişkiye cevaz vermez.

şu ayet ise, esir alınarak köle yapılan ve böylece evlilik dışı nikahsız cinsel ilişki kurulabilen kadın demek olan “cariye” uygulamasına yol olmadığının apaçık delilidir: “hür mümin kadınlarla (muhsanât) bir yuva kurmaya güç yetirecek durumda olmayanlarınız, savaşta esir alarak sahip olduğunuz (ma meleket eymânukum) iman etmiş kadınları düşünebilir. allah imanınız ile ilgili her şeyi biliyor. iman edenler artık birbirinin can yoldaşıdırlar. şu halde onları namusuyla yaşamaları şartıyla, ailelerinden izin alarak ve mehirlerini vererek nikâhlayın.” (nisa; 4/25)
dikkate edin, düpedüz ailesinden izinli, mehirli, normal (meşru) evlilikten bahsediliyor. rızası olmadan, izin alınmadan, mehir verilmeden, nikah kıymadan, sırf savaşta elime esir düştü diye kadıncağızı cariye yapmak bunu neresinde? her şeyden önce bu kur’an’ın ruhuna ve vicdanına ters.
bugün yeniden üretilecek (inşa çağı) fıkhında bunun adı “savaş esirleri hukuku”dur. buna göre bugün bir savaş olsa ve müslümanların eline erkek ve kadınlardan oluşan yüzlerce esir düşse şunlar yapılır: güvenliği sağlanmış korunaklı bir yerde bekletilirler. ganimet olarak görülemezler. esir alan askerlere dağıtılamaz, hiçbiri köle ve cariye yapılamaz. evli olanların evlilikleri devam eder. esir düştü diye ailesinden veya eşinden zorla koparılamaz, hangi dine göre kıyarsa kıymış olsun nikahı feshedilemez. her türlü kötü muamele, angarya, işkence, tecavüz, cinsel taciz yasak olur.
köyünden kaçırılıp herifin tekinin şehveti için bir odaya tıkılan zavallı kızlar.
dinlerin ne kadar iğrenç olduğunu gösteren uygulamadır. komik ve saçma olan durum ise bu saçmalığının tanrı tarafından önerilip onaylanmış olması. sen ne biçim tanrısın lanet olsun, sen git galaksi falan yarat. ama dünyaya bulaşma.
cariye; köle kadın.
diğer adıyla seks kölesi.
insanlığın yüz karasıdır.

bir insanlık suçudur.

bu adam abdest alıyor.
ve " cariyesi " ona yardım ediyor.

az sonra
seccadesini serip,
kıbleye dönüp,
namaz kılacak.

görsel
Sultan Sülüman diye haykıran Hürrem geldi aklıma. Nasıl yer ettiyse artık, silmek imkansız.
şanlı ulu padişahlarin her gece birini bafilledigi hizmet kadınları....

(tabi aralarında bakire falan olanlarda var)..

ama bu yeni osmanlicilara sorsan padişahlari at üstünden inmez habire sefer yaparlar..

tarihi bilmeden tarih yorumu yaparlar...
gunumuzde farkli isimlerde devam eden sistem.
içgüdülerine karşı koyamayan kadınların cinsel özgürlüğünü sağlamak için Allah'ın onlara verdiği sıfat, kimlik.
abdülmecit döneminde aziz efendi'nin dairesinde 58, murat efendi'nin dairesinde 42, abdülhamit efendi'nin dairesinde 34, reşat efendi'nin dairesinde 24 cariye bulunuyordu. öbür efendi ve sultanların dairelerindeki cariyelerin toplamıyla birlikte bu sayı 688'e ulaşıyordu.

saraylarda şöyle de bir gelenek vardı:

sancakbeyleri, vezirler, sadrazamlar ve padişahların kız kardeşleri hünkâra cariye sunuyorlardı. bu cariyeler de esir pazarlarından satın alınıyordu.
Kabullenmenin, onaylamanın, aklamaya çalışmanın insanlık dışı olduğu insanlık suçunun kurbanı kadın köledir cariye.

Bir Türk kızı olarak kafamda canlandırdıkça içim ürperiyor. Ey erkekler! Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin, sizler savaşa gitseniz ve sizi öldüren herifler annenizi, kız kardeşinizi, eşinizi, kuzeninizi veya sevgilinizi "ganimet" olarak alıp onlara tecavüz etse nasıl olurdu?

Yahu bakın, düşündükçe çıldırıyorum. Ben aslen Azerbaycan Türküyüm. Ermeniler ve Rusların savaşta Türk kızlarına el koymalarını, bizim kızların çoğunun intihar etmelerini birinci ağızlardan dinledim. Gelmişler utanmadan "babasız, erkek kardeşsiz veya kocasız kalan kadınlara sahip çıkmak için" diye savunuyorlar. Ne sahip çıkması ulan?

Bu hayatta en sevdiğim iki erkek: babam ve sevgilim. Allah korusun ülke savaşa girse ve babamla sevgilimi cepheye göndersem, geri dönmeseler ve onların katilleri, benim ülkemi işgal eden düşmanlar beni zorla alıp götürmeye kalksalar yemin ederim ya kendimi ya da onları öldürürüm! En azından iffetimi kurtarmış olurum. Osmanlı sarayındaki cariyeler de tam olarak buna maruz kaldılar. iyi eğitim almış olmaları tecavüze uğradıkları gerçeğini değiştirmez. Neyi savunduğunuza dikkat edin.
Arap kültüründe "kadın cinsel köle" olarak geçen. islamın yayılmasından sonra da bu kültürlerini bırakmamışlardır. Türk kültüründe böyle bir durum söz konusu değildir. Osmanlının Araplardan etkilenmesi sonucu islamla beraber kültürümüze girmiştir. Kimse kendini kandırmasın ki cariye hizmetçi veya evlatlık değildir. islamla beraber bu kavramlarla yumaşatılmış hür iradesi olmayan zavallı kızların pasaportuna el konularak çalıştırıldıkları bir kurumun üyelerdir. Bi elleri yağda bir elleri balda olduğu için duruma pek içerlenmiyor olabilirler ama belki içlerinde üzülenler de vardır her hayat kadını gibi..
seks kölesi. arap dölleri iyi bilir.
Bir bedel karşılığında zengin ve güçlü kimselere satılan, hizmetçi olarak ev işlerinden sorumlu oldukları gibi kaldıkları ailedeki erkeklerin de cinsel ihtiyaçlarına cevap vermek zorunda bırakılan ve tercihen güzel kadınlardan seçilen kadın köle.
Bir eli yağda bir eli balda yaşayan, bir efendiye bağlı olsa da iyi bir hayat süren cariyeler elbette ki vardır ama kadın köleler içinde berbat bir esir hayatına mahkum edilenler de vardır.
Cariye dönemine geri dönmek isteyenler.
cariye açık verirse ekonomik zorluklar yaşayacaktır...
Acıktın mı?

Bir cari ye.
(bkz: seks kölesi)

kendi cariyesini başkalarına para karşılığı kiralayan sahabeler bunu yapmamaları konusunda uyarılmıştır.
padişahların varmış.
Jön Türkler, 20. yüzyılın başlarında kölelik karşıtı bir duruş sergiledi.[17] II. Abdülhamid'in şahsi köleleri 1909'da serbest bırakıldı ancak hanedan üyelerinin kölelerine bir müdahalede bulunulmadı. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nde köleliği yasal olarak sona erdirdi. Türkiye, köleliğin sona ermesine ilişkin 1926 tarihli Milletler Cemiyeti'nin bir sözleşmesini onaylamak için 1933'e kadar bekledi. 1930'lu yılların başında kızların yasa dışı yolla satıldığı ihbar edildi. Köleliği açıkça yasaklayan mevzuat, 1964'te kabul edildi.[18]...alıntıdır.
(bkz: sadaka i cariye) bir de bu var.
islam dininin pislik, çirkef yüzünü anlatan acı bir gerçek. Cariye, kadın köle demektir.
Sorsan "kadına haklar verdi" derler. He yavrum he kandırın kendinizi böyle.
Din, insan onuruna yapılmış en büyük hakarettir.
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel