ateisttir tıpkı nazım hikmet ran gibi ama ateist olduğundan dolayı yada başka bir konuya değinirsek insanın düz,gay,biseksüel olması senin ona yaklaşmaman anlamına gelmez adam ateist örnek verdiğimiz gibi hikmet randa ateist ama belkide en çok sevilen şairlerden biri ayrıca milli eğitim bakanımız saygıdeğer hasan ali yücel'in oğludur. Ve de okula gittiği sırada torpil yapalım baban meb bakanı dediklerinde olmaz sonra bana torpilli derler ben bunu kaldıramam demişliği varıdr şiirleri iyidir ama ateist diye önyargılı yaklaşmak gerekmez.
biliyorsunuz ki son yıllarda şiirleri ergenlerin facebook, twitter sayfalarını süslüyor. ama bu onun büyük bir şair ve düşünce adamı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
ayrıca 90' lı yıllarda leman dergisi gibi kitlesi öğrenci bir dergide yazmakla, herdaim genç bir adam olduğunu kanıtlamıştır.
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela.
O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin o'nu sevdiğinden...
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya ya da pembeye
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
ilişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
"argo ve küfür, bir arınma işlemidir can yücelde. kötülüğe, kötü düzene karşı aşılanmak için kutsalı delik deşik eder. tabi eski kutsalı. ve yeni kutsal adına. bu yüzden sürekli olarak tarihsel olaylarla bugünkü olayları iç içe işler. şiirsel eylemini kurmak ve sürdürmek için en elverişli yolu seçmiştir: parodi. gerçekten de parodi, şiirsel eylemle toplumsal eylemi birleştiren bir yoldur. tarihi, gazete güncelliğine getirir. bunu yaparken halk kaynaklarına, halk ağzına, daha çok halk türkülerinin deyişlerine yaslanır." (cemal süreya)
şiirleri kadar , şiir başlıklarına hayran olduğum adamdır.
maskülizm
Yaşamak ne güç şeymiş
Kadınlar öğrettiler bana
Başta anam
Hamamda kaynar sular dökerek başımdan
Onlar uyandırdılar beni çocukluktan
Erkek olup üstlerine çıkayım diye
Bu öyle bir esatır ki
Hem yesir tüccarı olacaksın , hem yesir
Ve vücutlarının ak kağıtlarına yazdığım o şiir değil
med-cezir
Kadınlar doğurdular beni bağıra bağıra
Gine onlar öldürecekler beni aşktan
Bağırta bağırta ...
Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum
Ne bileyim, bir damlanın böyle deniz olduğunu
Şaştım, mavi bir fal gibi açılınca önümde
Giritli bir ölümüm varmış, bir balıkçı fitil gibi
Patlayacakmış avucunda otuz çubuklu gençliğim
Üç günde mi desem, üç gökte, üç kulaçta mı
Ben ki, o camgöbeği çiçekler açan ağaç
Kırılmaz bardaklar gibi tuzla buz olacakmış
Ne zaman boğulsam böyle yosun kokuyordu ışık
Sabahcı kahvelerde bir çiroz ötüyordu
Ve dalgalarımı geçen o deniz şoförleri
Böyle uyur düşlere bindirmiş gemiler
Uyuklar gibi üstünde mermer masaların
Bir tahta parçasıydım, osmanlı bir kazadan kalmış
Yüzüyordum, islam kaptanın ahşap ayağında
Öbür tahtalara öbür insanlara doğru
Cumhurdu mürekkep balığı, simsiyah yüzüyordum
Ne bileyim, bir korkunun böyle destan olduğunu
Ağardım, nisanlayınca gece, ve yavrulayan yalnızlık
Ya da ilk insanın doğduğu, öldüğü dağdı Moby Dick
Nefes aldıkça filbahriler köpürüyordu sulardan
Çanlar çalıyor kulaklarımda, yunuslar yarışıyordu
Alyuvarlar, dolkuşları ve rüzgar midyeleri
Dedim, dünya gibi bulut yok dünya üstünde
Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum
Ne bileyim, bir türkünün böyle Veysel olduğunu
Açıldım, çıkmaz bir sokak gibi, kapanınca denizde.
-Can yücel
kendisine sorulan “ Solcular Necip Fazıl’ı (kısakürek) niçin okumuyor?” şeklindeki soruya “Solda adam mı var, Necip Fazıl’ı anlayacak. Hepsi dangalak…”
Yokluğunu beklemek, ne zor...
Bunları düşündükçe, şu anda uzaklarda bir yerlerde
üşüdüğünü sezinleyerek panikliyorum. Bütün engelleri aşıp,
terk edilmiş caddeleri, kimsesiz sokakları, yalnız bulvarları arşınlayarak
sana ulaşmak, sessizce başını okşamak, kulağına sevgi sözcükleri fısıldamak
ve yavaşça üzerini örtmek geliyor içimden...
Paylaştığımız bir mazinin, yitirdiğimiz bir geleceğe
dönüşmesinden hicran duyuyorum...
Bağlanmayacaksın birşeye öyle körü körüne diyen can yüceli başlarda anlam verememiştim. Ama yaşın artıp ömrün azaldıkça yaşadığın o güzel ama sonu hep b*k olan anıları düşündükçe o kadar güzel anlamlandırıyosun ki. " Onsuz yapamam demeyeceksin yaparsın çünkü" diyor.
Bir yolun varsa gidilecek sona bırakma..!
Bir sözün varsa dilden yüreğe hiç susma..!
Görmen gerekiyorsa birini git yanına.
Okşaman gereken bir yürek varsa esirgeme elini.
Hayat çok zalim..!
An gelir;
Elini, gözünü, yolunu, yüreğini alır senden.
O zaman istesende;
Dokunamaz..
Göremez..
Gidemez..
Söyleyemez olursun…!
Can Yücel.
ülkemizde böyle insanların da değer gördüğünü öğrendiğim yazar. hala bana geleceğe dair umut veren zamanının ötesinde bir şairdir. babasının köy enstitüleri fikri ise ayrı bir güzeldir. muhaliflik de, aşk da, gerçeklik de yakışır bu adama. senin adına da içeceğim hocam.
Farki fark etmeli,fark ettigini de fark ettirmemeli bazen...Bir damlacik sudan nasil yaratildigini fark etmeli.
Anne karnina sigarken dünyaya neden sigmadigini ve en sonunda bir metre karelik yere nasil sigmak zorunda kalacagini fark etmeli.Su çok genis görünen dünyanin, ahirete nispetle anne karni gibi oldugunu fark etmeli.
Henüz bebekken'Dünya benim!'dercesine avuçlarinin simsiki kapali oldugunu,ölürken de ayni avuçlarin 'her seyi birakip gidiyorum iste!'dercesine apaçik kaldigini fark etmeli.Ve kefenin cebinin bulunmadigini fark etmeli.
Baskin yetenegini fark etmeli sonra.
Azraillin her an sürpriz yapabilecegini,nasil yasarsa öyle ölecegini fark etmeli insan
Hayvanlarin yolda,kaldirimda,çöplükte ama kendisinin güzel hazirlanmis mükellef bir sofrada yemek yedigini fark etmeli.Yaratilmislarin en güzeli oldu gunu fark etmeli ve ona göre yasamali.
Gülün hemen dibindeki dikeni dikenin hemen yani basindaki gülü fark etmeli.
Evinde kedi,köpek besledigi halde çocuk sahibi olmaktan korkmanin mantiksizligini fark etmeli.
Esine'seni çok seviyorum!'demenin mutluluk yolundaki müthis gücünü fark etmeli.
Dolabinda asili 25 gömleginin sadece üçünü giydigini ama arka sokaktaki komsusunun o begenilmeyen gömleklere muhtaç oldugunu fark etmeli.
Zenginligin ve bereketin sofradayken önünde biriken ekmek kirintilarini yemekte gizlendigini fark etmeli.Annesinden dogarken tertemiz teslim aldigi girtlagini ve asiri beslenme yüzünden sarkan göbegini farketmeli,fark etmeliyiz çok geç olmadan.....
Ömür dedigin üç gündür,dün geldi geçti yarin meçhuldür...
Lise dönemlerimde türk şairlerini araştırıyordum.Birçok sanatı eşsiz şairlerimiz var ama can yücel bir ayrıdır ya.Hareketleri, yalnızlığı ne bileyim bana hep çekici gelmiştir.Bugün ölüm yıl dönümü toprağı bol olsun.
"Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden…
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
ilişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…"