Bir süre güvenmeyeceksin kimseye.
Kendine sığınacaksın..
Aşk konuşulduğunda sen susacaksın.
Of larla ah larla başlayacaksın her cümleye.
...Çevrende senden başka herkes haksız olacak.
Yüreğinde bir ismin imzası var ve sen onu silemeyeceksin.
Söküp atamayacak, ne yapsanda bitiremeyeceksin.
Seninle beraber büyüyecek içindeki sızı,
"Ve kime dokunursan dokun, ilk önce onu hissedeceksin".
"bağlanmayacaksın!" diyen kimseye öyle körükörüne...
çok iyi diyen, daha iyisi denemeyen...
deneyerek ve dahi yamularak bildiğim; "ne kadar seversen sev o daha az sever seni..."
*hoş bir sada bırakti gitti baki kalan gökkubbede, inandığı iyi karşılasın...
özledim seni...
ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir...
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca zaman içimi
nasıl ısıttığını yeni yeni anlıyorum.
yokluğun, hatırladıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp mütemadiyen
bir boşluğa sabahları seni okşayarak başlamaları akşamları her işi bir
kenara koyup seninle başbaşa konuşmaları
özlüyorum; oynaşmalarımızı, yürüyüşlerimizi, sevimli haşarılığını, çocuksu
küskünlüğünü...
nasıl da serttin başkalarına karşı beni savunurken; ve ne kadar yumuşak, bir
çift kısık gözle kendini, ellerimin okşayışına bırakırken.
gitmeni asla istemediğim halde, buna mecbur olduğunu görmek ve sana bunları
söyleyemeden 'git artık' demek.
'beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa' demek
sana ne de zor..
seni görmemek ve belki yıllar sonra karşılaştığımızda bana bir yabancı gibi
bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek...
bir içki masasında küçük iskender'in elini, can baba'nın bacağına koyması üzerine " sikecek olsam büyük iskenderi sikerdim, iskender" diyen büyük insan.
Kibrit çakıyorsun karanlıkta
badem çiçeklerini görmek için
Ve mart denizlerinde tedirgin bir çift
sarnıç gemisi gözlerin
...Bir iş açacaksın sen başımıza
yangın mı olur artık, bahar mı?
...Benden dürüst,
En ufak dalgada,
Arkasını dönmeyecek kadar olgun.
Arkamı döndüğümde,
Sırtımdan vurmayacak kadar güvenilir.
Bir o kadar cesaretli olmalı.
Yağmurdan ıslanıp,fırtınadan kaçmamalı.
Ayağı taşa takılınca kayadan korkmamalı.
işine gelince sevip,
Zoru görünce bırakmamalı...
Gittin mi büyük gideceksin !
Ayrılık bile gurur duyacak seninle..
Gittin mi ayakların onun yakınından bile geçmeyecek..
Gölgen bile kalmayacak ardında..
Gittin mi onurunla gideceksin;
"Haklıysan gidecek, gitmişsen dönmeyeceksin"
Ne yormak istedim seni,
Ne de yormak kendimi.
Çok çalıştım,
Gitmeye de kalmaya da.
ikisi de aynı acı, ikisi de rezil.
Daha öncede gitmiştim,
Ama böyle kalarak değil.
inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...
Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!
face ye takılmaya başladıktan sonra herhalde bu adam yememiş içmemiş söz söylemiş diyesim gelmesini getiren kişidir. ki orda burda her yerde bu adamın sözü diye paylaşılan bir çok sözde can yücel in değildir. o kadar laf olsun diye manasız cümleler kuracak bir kişide değildir kendisi.
keşke hep masum kalsaydın benim için,
uzaktan ve duvarlara dayanarak izleseydim seni,
keşke tanışmamıza hiç fırsat olmasaydı,
ve seni hayatıma şeker misali karıştırmasaydım,
hayat kavramım senden ibaret olmasaydı keşke,
seni hayatımın öznesi yaptım da ne oldu?
her gece bir acı, her anımda yaralı bir kalp.
öznesi olmayan bir hayata mahkûm bir nesne kaldım sayende,
oysa ne kadar masumdun önceleri,
bir gülerdin dünya gülerdi sanki
kazara göz göze gelsek yıkılırdı içim,
öpülesi bir el uzanırdı tenime.
dokunurdu içime işlercesine.
ne güzeldi eskiden, uzaktan seyreder,
en yakınlarıma anlatırdım seni,
ne masumdun sen bana...
aniden çıkınca karşıma,
yağmuruna kavuşmuş toprak misali sevindi yüreğim.