Dün gece senin küçücük elinle yalnız yattık
Yalnız senin küçücük elinle yalnızlık
Kandilli ilkokulu kadar kalabalık
Zilleri çaldığında düşlerinin
Sınıfların kapıları ardına kadar açık
Gökyüzünün, denizin, toprağın, hayalle, emeğin
Haklı sınıfları
Belki de baskın korkusuyla vefasız, akıntıya atılan
Kitaplar varya onlardan
Öğrenmiş Marx'ı, gümüş balıkları
Ve belki de onun için o kadar,
O kadar aydınlık ortalık...
Sen ki çiçekleri toplamayan güzelim
Çicekleri sulayan çocuk
Ve ben ki buruk ve kavruk
Bir ihtiyar adamım artık
Öyle güzeldim ki senle, çiçeklerden çok
Ve anladım, anladım ki bir daha
DÜŞÜNDE BiLE GÖREMEZ iŞLER
DÜŞLERiN GÖRDÜĞÜ iŞLERi...
piyasada kendisi ile alakası olmayan sahte şiirleri dolaşan büyük şair. kendisine karşı sistematik ve kararlı bir hareket yürütülüyor sanırım.
yoksa şu kendisi ile alakası olmayan saçma salak; "yerin seni cektigi kadar agirsin kanatlarin cirpindigi kadar hafif. çiçek sulandığı kadar güzeldir kuşlar ötebildiği kadar sevimli, bebek ağladığı kadar bebektir, sevdiğin kadar sevilirsin"
gibisinden, hadi şiiri bir yana koyalım düz yazı olarak bile bir gram estetik içermeyen, can yücel'in o eşsiz muhalif duruşu ile alakası olmayan powerpoint sunuları o'nun şiirleri olarak piyasada dolaşmazdı. zahmet edip bir şiir kitabı satın almak yerine "fw.fw.fw.fw. can yücel'in şiiri süper; her şey sende gizli" şeklinde gelen sktiriboktan mail zincirlerine itibar eden cahil gençlik sayesinde hakettiği değerden giderek uzaklaştırılıyor büyük üstad.
"bilmezdi ki oturduğumuz semti,
geldi mi de gidici hep, hep acele işi!..
çağın en güzel gözlü maarif müfettişi,
atlastan bakardım nereye gitti,
öyle öyle ezber ettim gurbeti."
yazabilen, hissedebilen, baba hasretini bu kadar güzel betimleyebilen bir üstadtan, tutup da "O halde ömür dediğin bir gündür o da bugündür" şeklinde gerzekçe bir dizi film repliği bekleyecek kadar mal olan zevattan başka da birşey beklenmez zaten...
Bilmelisin ki...
Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez.
Bilmelisin ki...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.
Bilmelisin ki...
Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.
Bilmelisin ki...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da!
Bilmelisin ki...
Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla var.
Bilmelisin ki...
Aile hep insanın yanında olmuyor. Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil.
Bilmelisin ki...
Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir.
Bilmelisin ki...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.
Bilmelisin ki...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.
Bilmelisin ki...
Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz
Bilmelisin ki...
iki kişi münakaşa ediyorsa, bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.
Bilmelisin ki...
Her problem kendi içinde bir firsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.
Bilmelisin ki...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.
Duygu asena ile ilgili şehir efsanesini başlatan şiiri budur. ece ayhan adı duygu asena olmuş; girsin çıksın kelimeleri ise hiç bir şekilde arz ı endam eylememiş.
Küçük iskender/ C. Yücel
Kuşumla fazla oynama sen !
Seni becereceğime,ayol,
Büyük iskender'i beceririm !
Hem sana şunu da söyleyeyim :
Nâzım için "Gurbette yazdığı şiirler
Kartpostal şiiri" diyen Ece'nin kendisi
Kart bir postal .....
şiirin babası, yüce insan "can baba" hayatım da gördüğüm ergo ve küfürün yakıştığı ender, özel insan.
onun gibi bir efsaneyi ve ailesini tanıma şerefine eriştiğim için de ayrıca gurur duyarım. o hapiste iken sidikli kontesinden az fırça yemedik vaktinde.
üstadın çok sevdiğim eğer şiirinden alıntıdır.
--spoiler--
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse..
Evet Sevgili, Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer
--spoiler--
"Kart sensin, postal sana girsin." giderayak, duygu asena ya hediyesi.
hıdır&bıdır: buna eksi veren arkadaş nooldu canım kıskandın mı "can babayı" tanıyorum diye. yukardaki 5 kelimelik tekerlemeyi ben de sana hediye ettim kuşum benim. güle güle kullan *
modern şairlerimizden bir tanesi... nasıl bir duygudur, nasıl bir hayattır ki bu kadar güzel şiirler çıkıyor. en yoğun zamanlarda bile rahatlatır ders verici şiirleri...
bağlanmayacaksın...
şiirleriyle ve kişiliğiyle beni benden alan büyük üstad.
kendisi sıkı bir nazım hikmet hayranıdır.hatta çıktığı bir tv programında(galiba nedim saban'ın programıydı)eski mhp milletvekili ile arasında bir tartışma geçer.can yücel noktayı koyar ve yayın kesilir.olay şöyledir;
eski MHP'li vekil:nazım,annesi bir sağcıyla kaçtığı için solcu olmuştur.
can yücel:peki senin ananı hangi solcu siktide sen sağcı oldun.
yayın kesilir.
şiir yazmak için yaratılmış, kendisine kartpostal şairi diyen şiir üstadı.*ruhu şad olsundur.
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
hapse girdiği dönemlerde ali özgentürk'ün sık sık ziyaret ettiği ve bu ziyaretlerde sürekli 1 poşet dolusu üzüm götürdüğü şair. ali özgentürk bi insan evladının bu kadar üzüm yiyemeyeceğini düşünerek üzümleri ne yaptığını sormuştur üstada. üstadın içerde şarap yaptığını öğrenince dumura uğramıştır.
"Yerin seni çektiği kadar ağırsın" evet bir çoğu için budur can yücel, salak bir powerpoint sunumu ya da facebook'ta paylaşılan bir video kadardır değeri. hayatta olsa sağlam bir siktir çekerdi ama ah be baba bizi yalnız koydun ya asıl o koyuyor adama...
bir kız ve erkek, sevgililer. Datça'da yürürken Can Yücel'i görürler. Heyecanla yanına giderler.
-Abi bize bi imza verir misin?
C.Y: Sevgili misiniz siz? ne yapacaksınız imzayı?
-Abi hatıra olur be.
C.Y: bırakın imzayı da gidin sikişin.
Duygu Asena'nın Nazım Hikmet için kartpostal şairi demesi üzerine Duygu Asena'ya hitaben yazdığı şiirden bir bölüm;
Kart sensin, postal sana girsin.