Gitme dersem sana, gitme kal.
Gitmen için daha zaman var.
Batmadı henüz güneş, aydınlık.
Kararmadı ortalık, çökmedi karanlık.
Eğer gidersen olmayacak hiç sabah,
Gündüzüm de gece gibi,
ışık yok artık.
Gitmen için erken.
Gitme lütfen
hüzünde
doğmak
hep
anka
gibi...
dün
gözlerinde
yittim
yine
istese de
ne hüzün
bırakır bizi
ne biz
vazgeçeriz
ondan...
biraz da
tutuşsaydı
yüreğim
bıraksaydı
onu sevseydim...
Özlemin yankılanırken duvarlarımda,
Sevgin umutsuz gecelerimin aydınlığı.
Sözlerin gecenin en güzel şarkısına eşlik ederken,
Hatıraların canlanıyor daldığım peneremde.
Sen uzakları yakın etmeye çalışırken,
ben çoktan küfretmiştim uzakların her santimine.
Hangi dörtlüğünü yazsam bilemedim. Aşık olduğum şair ve aşık olduğum eseri.
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende bir hal var.
Yağmur iri iri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.
kendini arıyorsun,git..
aptal bir hayat kur, icinde beni barindirmayan
kalma git..
disarisi barut...disarisi gardiyan!
yine bir tek ben olurum sana parcalanan..
Eger,
Eğer birgün son defasında tüketeceksen bu gelmeleri,
-Gamzesiz olursa işe yaramaz-
Gülüşlerini isterim.
Ve ben içimde boğazlanan bir beyaz güvercinin çırpınışlarıyla
Buraya kadarmış derim.
Et ve tırnak olurum acılarımla
Yokluğuna direnirim.
Çınarlar, akasyalar, kestane ağaçları
Dallarına serçeler konardı
Cemreler erken düşerdi
Boşanırdı kırkikindi yağmurları
Atatürk Bulvarı aşk kokardı.
Ne hoştu akşam çıkışları
Ağır bir ırmak gibi akardı insanlar Bulvar'da
Şimdi telaşlı koşuşturmalar almış
O canlı kalabalıkların yerini
Eski tadı yok
Kızılay'da yürümenin.
Ne sevgililerin buluştuğu pasteneler kaldı
Ne eski çay bahçeleri, kahveler, sinemalar
Ne "Yankee Go Home!" çığlıkları duyuluyor artık
Ne "Kahrolsun ABD Emperyalizmi!"
Günaşırı kırılmıyor Amerikan Haberler Merkezi'nin camları
Coniler hoşnut yaşamından!
Şerafettin Atalay'la bir öğle vakti
Turlamıştık Sıhhiye-Bakanlıklar arasında
Başımızda kavak yelleri
içimizde olmadık hınzırlıklar
Koşturmuştuk peşimizden toplum polislerini
"Fruko"larla köşe kapmaca oynamanın keyfini çıkararak
O bizim mangal yürekli il başkanımızla.
Sonra evinin önünde öldürdüler onu
Amasya'da hain bir pusuda…
Nerde şimdi aşklarımın ve kavgalarımın başkenti
Sokaklarında kol kola yürüdüğüm güzel insanlar?
O gözü kara sosyalist militanlar
Kaloriferci Abbas, Çöpçü Cemal, Fukara Tahir
Ümran Baran, Şükran Deriş, Ayı Atilla…
Ne kaldı geriye "555 K" günlerinden
Islıkla söylenen türkülerden
68'lilerden?
Ne kaldı söyleyin ne kaldı
Havuzlar, fıskıyeler dışında
Zincire vurulmuş Ankara'da?
Başkent taşkent oluyor da
Kimsenin kılı kıpırdamıyor
Kuşatma altındayız sanki
Yayılıyor karanlığın gölgesi.
Görüyorum zaman zaman
O günlerden arta kalan
Ak saçlı delikanlıları
Yorgun bedenleriyle geçiyorlar Bulvar'dan
Yüreklerinde isyan ateşleri.
Diyorum ki iş başa düştü yine
Sevgi'yi de alıp yanımıza
"Yenişehir'de Bir Öğle Vakti"
Yeniden girelim kol kola
Kırmak için bu zincirleri!