takımdan acilen ayrılması gereken adam. geldiğinden beri bekledik, daha iyi olacak dedik, sabrettik ama artık olacak gibi değil. geldiği günden beri galatasaray'ın oynadığı maçlara bakalım.
GALATASARAY: 4
GIRONDINS de BORDEAUX: 3
bireysel yeteneklerle atılan goller, 3-1'e kadar istekli futbol, skoru koruyacak hamlelerin gecikmesi, rehavet, şansa turun gelmesi.
KONYASPOR: 0
GALATASARAY: 1
rezalet bir zemin, rezalet bir futbol. arda'nın bireysel çabası ile atılan gol.
GALATASARAY: 2
BURSASPOR: 1
rezalet futbol, birbirinden komik 2 gol, bolca şans.
HAMBURG SV: 1
GALATASARAY: 1
bu maçın 1-1 bitmesi bolca şans ve futbolcuların inadıdır.
TRABZONSPOR 2
GALATASARAY 2
Rezalet futbol, bireysel yeteneklerle atılan goller, bacağı delinen oyuncuyu oyunda tutmalar, iğrenç defans hatalarından gol yemek.
GALATASARAY 2
HAMBURG SV 3
bu maçla ilgili yorum dahi yapmak istemiyorum.
GALATASARAY 0
ESKiŞEHiRSPOR 1
benim adıma bardağı taşıran son damla. mehmet güven-kewell değişikliği bülent korkmaz'ı gözümde bitiren hareket olmuştur. galatasaray'a daha fazla zarar vermeden istifa etmelidir. en azından lincoln yine eskisi gibi oynamaya başlar.
bir an önce silkinip 2000 yılında ki gibi kemikleşen bir kadro kurmasını dilediğimiz büyük kaptanımız.
bizde ki büyük kredisini bitirmemesini umuyoruz.
oyunu okuma konusunda futbolculuk zamanındaki maharetlerini aratan teknik direktördür. disiplin konusunda da durum pek farklı görünmüyor. lincoln denilen adamı -ki ahlakından zerre kadar hazzetmem- "ağza alınmayacak küfürler" sonrası kadro dışı bırakamayıp yanında oturtuyorsan, acizliğin ötesine geçemezsin sevgili bülent.
özellikle bugün mehmet demirkol'un yorumlarını da dinledikten sonra diyebilirim ki; bu takıma acilen kondüsyon takviyesi yapması şart bülent korkmaz'ın. ha sezon ortası kondüsyon mu yüklenir? o da ayrı bir muamma...
gs taraftarının anlamsız bir şekilde mourinho muamelesi yaptığı kişidir.ancak unutulmamalıdır ki genclerbirliğ, bursaspor ve erciyesspor dan kovulmuştur.bırakın büyük takımı bir otsa sıra takımını çalıştırmak için bile tecrübesizdir.2. ligde bir kaç sene pişmesi gerekmektedir.
şimdi guardiola örneği veriliyor ama onun durumu çok farklı, ispanya futbolunda ve barcelona futbol kültüründe yetişmek çok farklı.
geldiğinden beri yaptığı saçmasapan hareketlerle arka çıkılmayı kesinlikle hak etmeyen teknik direktördür. Ha, gelsin şu stoper kıtlığında sahaya çıksın, defansı çekip çevirsin, kabulüm. ama futbol zekasının takım yönetmeye yetmediği açık. hayatımda ilk defa tuttuğum takımın bir sonraki maçta fark yemesini istiyorum, ki en azından fener maçında takımın başında olmasın.
24 Kasım 1968'de istanbul'da doğdu. Aslen Malatya Doğanyol'a bağlı Gevheruşağı köyünden.
Annesi Nevin ve babası Osman Korkmaz, oğulları dünyaya geldiğinde adını cesur koymak istediler. Ancak daha sonra "Bülent" isminde karar kılındı.
Çocukluğu Fatih Edirnekapı'da geçti.
Edirnekapı'dan Florya'ya, Galatasaray'ın tam karşısına taşındılar.
Altyapı hocaları Salih Bulgurlu ve Ahmet Keskinkılıç, onu 11 yaşında keşfetti.
ilk başarıları GAlatasaray Genç Takımı ile Türkiye şampiyonluğu ve U 21 Türkiye Şampiyonluğu oldu.
1984-1985 sezonunda Derwall ve Mustafa denizli döneminde A takımla idmana çıktı.
20 yaşında, Galatasaray'ın Şampiyon kulüpler kupası'nda Steaua Bükreş ile yarı final oynadığı karşılaşmada ilk maçına çıktı.
15 Haziran 1990 yılında evlendi. Selen ve Ezgi isminde iki kızı var.
2004 - 2005 sezonunda futbolu bıraktı.
Kayseri Erciyes, Bursaspor ve Gençlerbirliği'nde teknik direktörlük yaptı.
Skibbe'nin gitmesinden sonra 24 Şubat 2009'da Galatasaray teknik direktörü olarak 1 yılı opsiyonlu 2,5 yıllık sözleşme imzaladı.
Kendisi A Milli Takım'da 100. kez milli olan ilk futbolcudur. 29 kupa ile Dünyanın en çok kupa gören Türk futbolcusudur. 101 maç ile Avrupa Kupaları'nda en çok maç yapan Türk futbolcusudur. 630 maç ile Galatasaray tarihinin en çok Süper lig maçı oynayan oyuncusudur.
Oyunculuğu agresifti. Ama sezonun yarısından fazlası geçmişken başarılı olamamış bir takıma başarı kazandıracağına inanarak gitti. Üstelik tüm savunması dağılmışken kendinden kısa sürede başarı bekleyenlerin hışmının ne olacağını bile bile. Tüm rekorlarına bir de galatasaray tarihinin en fazla haksızlık yaptığı futbolcu olduğunu eklemek lazım.
gaziantep maci sonrasi lincoln hakkinda yaptigi aciklamalar beni sinirden guldurmus insandir.
--spoiler--
ben lincolne antepe gelir misin dedim. o istanbulda kalip antreman yapmak benim icin daha faydali olacak dedi... evet bu sozler dokuldu agzindan. hatta devaminda spiker teyit ettirmek icin bir daha sordu. bu sefer daha beter sicti. ben ona antepe gelmeyi teklif ettim o kabul etmedi.
--spoiler--
hoca birak bu isleri bu millet yemez bunlari. eger bir futbolcuya hade deplasmana gitmeyi 'teklif edeceksin!!'* o da yok hacim ben almayayim diyecek. alay etme bizlerle lutfen ya. cik de iste. gsnin basina gecmeden once soylediklerimi yutmamak icin lincolnu harcadim de. biz de en azindan helal olsun lafini yutmadi deriz.
ilgili video icin: http://www.ligtv.com.tr/V...oHaber/?r=1&hid=54871
mehmet güven'e hangi gözler ile baktığını çözemediğim teknik direktör. Yani bu mehmet güven çok iyi binlerce, milyonlarca taraftar mı görmüyor? yoksa teknik direktörlerin saçmalamasıdır anlayamadık.
kendisi futbol oynarken yaptıklarını çok çabuk unutmuş olsa gerek 12 nisan 2009 galatasaray fenerbahçe maçından sonra lugano'nun yaptıklarını "çirkin" olarak nitelemiş. sen değil miydin okocha'dan 2 çalım yiyince herifin gırtlağına yapışan? sen değil miydin serhat çaktığında kendini kaybeden?
sen önce sabri isimli insan kılığındaki öğrencine anlat çirkinliğin ne demek olduğunu bülentcim, sonra lugano ile ilgili yorum yaparsın.
daha önce çoğu kez yazdım ve ne yazık ki hala görmezden gelenler olduğundan tekrar etmem gerekiyor. *futbolculuğu döneminde kaldırdığı sayısız kupa yüzünden fenerbahçeli fanatikler tarafından sevilmeyen ve çamur atılan galatasaray efsanesi. yoksa çirkefmiş, şuymuş, buymuş, bunların hepsi aynı fanatiklerin nefretlerini perdeledikleri bahanelerdir. ben de fenerbahçeli bir fanatik olsaydım ben de bülent korkmaz'ı sevmezdim, hatta ondan nefret ederdim.
teknik direktörlüğüne gelince... bülent korkmaz'ın teknik yönüne olan inancım galatasaray'ın skor olarak üstünlük kuramadığı ve son dakikaları yaklaşan bir maçta harry kewell'in yerine mehmet güven'i almasıyla başladı. onun da problemi galatasaray'ın bu sezonki başarısız grafiğinde başlıca mimar olan michael skibbe ile aynıydı; oyunu okuyamıyordu. alex de souza'nın olmadığı bir maçta da cassio de souza soares lincoln ile başlamamak hatasını yaptı bu sefer de. shabani nonda'yı son iki dakikada oyuna alarak ne amaçladığını anlayamadım.
bülent korkmaz'ın futbolcular üzerinde kurduğu hakimiyet tartışılır ancak galatasaray taraftarının kronikleşmiş sorununa parmak basmak da gerekiyor. galatasaray'ın teknik patronluğuna getirilen her ismi ve kadroya kazandırılan çoğu futbolcuyu daha maça çıkmadan eleştirmek ne kadar doğrudur?
elbette herkesin haklı olduğu ve özeleştirinin herkes tarafından katledildiği bu ülkede futbol konusunda da özeleştiri yapmanın imkansız geleceğini biliyorum.
Dünkü maçta çıkan olaylara en çok sevinenin o olduğunu zannettiğim eski galatasaray kaptanı. 57.dakikaya kadar lincoln'u kenarda oturtuyor, oyuna sokarken de gol atabilecek 2 adamından birisini çıkartıyor. 89. dakikaya kadar 2 oyuncu değişikliğin cebinde tutuyor, alay eder gibi 89.dakikada nonda'yı oyuna alıyor, birini de hiç kullanmadan oyunu tamamlıyor. dua etsin ki maç olaylı bitti, kimsenin gözü onu görmüyor, yoksa şu haliyle değil a takımını, beylerbeyi'ni bile çalıştırmayı hak etmiyor.
büyük futbolcu küçük* teknik direktör.
kendisine güvenen herkesi yanıltmıştır. bundan sonra teknik adamlık ceketini bi yere assın. kariyerine antrenör olarak devam etsin gs'de. defans oyuncularını falan eğitsin. bu saatten sonra o bile fazla gerçi kendisine...*
edit: hatta dur lan! teknik direktörlük ceketini assın. milli görüş gömleği giyip siyasete atılsın. tümden çeksin bu işlerden elini ayağını.**
26 nisan 2009 galatasaray ankaraspor maçı sonrasında "biz puan kaybettik ama üstümüzde olan takımlarda puan kaybedebilir" gibi bir açıklama yapma ihtiyacı duymuş hocamız. yapma allah aşkına kaptan ya sen hala bu takımın şampiyon olacağına mı inanıyorsun yoksa sadece konuşmak için mi konuşuyorsun hala anlayabilmiş değilim. çıkıp şu açıklamayı yapsan " düşük ihtimalli olan şampiyonluk iddiamızı tamamen bitirdik, uefa kupasına katılabilmek için mücade vereceğiz" yemin ediyorum daha inandırıcı olurdun. allah aşkına kendinizi kandırmayın veya bu açıklamalarla taraftarın size kanacağınızı zannetmeyin, sırf boş hayaller kurman bile kredinin harcanmasına neden oluyor.
kazandırdığ maçları hep 1 gol farkla alan teknik direktör(ümsü).
skibbe döneminde alınan galibiyetlerin tamamı en az 2 gol farkla bitmiş. ilginç istatislik... biz onu beğenmeyip yolladık. türk futbolu adına, rakip takımın sürekli umudu olsun, her an bir beraberlik alabilecek durumda olsun rakiplerimiz diye, skibbe'nin yerine getirilen teknik direktör(ümsü) bu bülent hoca. haa beğenirsin beğenmezsin. o ayrı konu. zaman tanıyalım falan dersin de, adamda azıcık kafa olur yahu.
bülent hoca takımın başına geçtikten sonra,
*lincoln sorunu bir kriz haline geldi. adam küsüyordu ama en azından ülkeyi terk etmiyordu.
*takım arka arkaya 3 pas yapamaz hale geldi. skibbe döneminde bu sayı tam 5 di.
*arda gibi bir yıldız, emre gibi bir yıldız-çirkef alaşımına dönüştü.
*hasan şaş oyuna girmeye başladı.
*sabri'nin şutları stad dışına çıkmaya başladı. eskiden trübünlere giderdi top.
*kewell'ın yerine mehmet güven 4.stoper olarak sahaya sürüldü.
*zaten kondisyonu yetmeyeceği belli olan futbolcular 90 dakka sahada kaldı.
*göreve geldiğinden beri 8 maçta, 22 farklı oyuncuya süre verdi.
*90 dakika oynattığı sadece 4 oyuncusu oldu.
*kewell mı genç semih mi tartışmalarında kazanan kewell oldu. ne de olsa o "genç semih". tecrübesiz. adam çatır çatır oynuyormuş bunu gördük.
*takım bilinen tarihin en kek takımların olduğu uefa kupasından elendi. hem de final kadıköy'deyken. bazıları unuttu ama orada uefa kupasını almak, bırak şampiyonlar ligi kupasını almayı, kainatlar arası kupadan bile daha değerli olacaktı. neyse,
*göreve geldiğinde takımın morali bozuktu. şimdi daha da bozuk.
*şampiyonlar ligine gitme umudu, o geldikten sonra bitti.
*gibi
*gibi
*gibi
*...
üzülüyorum, neredeyse rakiplerinin kötü durumundan haz alan beyinsiz taraftar kitlesine döneceğiz. çünkü bu, başarısız sonuçların taraftar üzerinde bıraktığı bir etkidir. biz chelsea'den 5 yerken bazı fenerbahçelilerin sevinmesi gibi. dün fenerbahçeye güldük, bugün onlar bize gülüyorlar.
korkuyorum, adnan polat "önümüzdeki sezon da bülent hoca takımın başında" dedi.
oncelikle sunu belirteyim kaptan'i bu takimin basinda gormek hakikaten bir futbol dilencisi olarak oyle cok fazla rahatsiz etmiyor, yazimda bu ayarda olacak ondan okumak istemeyen kardesim, bas eksini ve beni bana birak. simdi yazima baslayabilirim; kaptan, su gune kadar izledigim en itici futbolu oynatiyor galatasaray'a .ben lucescu'nun oyun anlayisina her zaman kufur etmis fakat insani yonunu ise her zaman takdir etmis bir kisiyim ki 2000-2001 sezonu sampiyonlar liginde sturm macinin son dakikalarinda iki takimin top cevirmesine kil olmam ile basladi bu nefret sonrasinda cevrek final maci ile biraz dindi o bok kafam almadi bu adamin galatasaray'a ne kadar yararli oldugunu eger cadi avi serbest olsa idi eminim ki elimde mesale lucescu'nin kapisina en onde kosan adam olacaktim, hala da olurum gerci amina koyim oyle de malim. gelelim buyuk kaptan'a bu kadar agresif bir adamin bu kadar tirsak ve ruhsuz bir top oynatmasini aklim, hafsalam almiyor yahu. (bana defans futbolcusu idi argumani ile gelme, forvet lucescu defans, defans imparator atak futbolu oynatiyordu dikkatini gomertirim gulum.) yine de sinirlenmiyorum, sezonun ortasinda yollanan skibbe'nin yerine gelen bir adamdan ne bekleyebilirsin ha tabi bu adam lululu mustafa(denizli) olsa idi cok sey beklerdim, galatasaray simdi liderlik koltugunda oturuyor ben de bulent korkmaz yerine domuz gribi ile alakali entry giriyor olacaktim. herseye ragmen sampiyonluklar gider, kaptan kalir. karaktersiz topcular ya da babamin deyisi ile ruhsuz ibnelerle sampiyon olacagimza kaptan ile, hasan ile,sabri sarioglu ile 5. olalim. canin sagolsun kaptan..
skibbe döneminde "halı saha takımı" şeklinde tanımlanan ve 3-5 gollü skorlar alan takımı tırsak ve karaktersiz biçimde beraberliğe yatan 11 kişilik bir topluluğa çevirebilen büyük kaptan! hayır suç kaptanda değil, ona zamansız biçimde bu ağır sorumluluğu yükleyen adnan polat yönetiminde...
Galatasaray'ın Ertuğrul Sağlam vakası olmaya aday büyük kaptan. Takımın şu anki kadrosu 23 yaşındaki yazarımızın gördüğü en sağlam kadro - Hagi hariç elbette. Kariyer olarak Avrupa'da üst düzey sayılabilecek kariyerde çok sayıda futbolcu var. Lider vasıflı Kewell gibi bir usta var, Lincoln gibi yıldızı sönmemiş bir top cambazı var, ikinci baharını yaşamaya niyetlenen ve Hakan Şükür'den beri takımda yer alan en üst düzey golcü olan Baros var. Orta saha Mehmet Topal, Ayhan, Arda gibi isimlerden oluşuyor. Defansta Servet gibi bir kule var, kalede italyan milli takımından Sanctis. Ayrıca Bülent Korkmaz'ın tam tabirle gazını takıma aşılayabilecek Hasan gibi bir abi var. Ve takım ileri gitmiyor,mücedele etmiyor, gol atmaya niyetlenmiyor... Top çeviriyor sadece, atılan bir golün üstüne yatmaya çalışıyor, takım Galatasaray gibi değil Konyaspor, Erciyesspor karakterinde korkak kişiliksiz bir futbol oynuyor, düşmesi kesin gibi olan Hacettepe kadar bile mücadele etmiyor sahada. Ertuğrul Sağlam hiç olmazsa oyuncuları küstürmemiş, hatta genç oyuncuları takıma kazandırmıştı. Bülent Korkmaz büyük kaptanımız, ancak yönetimin her başarısızlıkta efsane kadrodan bir ismi takımın başına getirip harcama uğruna kendisini kurtarma çabası sıkıyor, üzüyor sarı kırmızılı renklere gönül verenleri. Hagi böyle gitti, Korkmaz aynı yolda, korkarım sıra Ergün ve diğerlerine de gelecek sözlük.