altı evliya üstü eşkiya diye adlandırılan ister dağ havası ister deniz havası alabiliceğin, çok sevdiğim, yeşillikleri bol olan, mükemmel bir şehirdir...
öğrenciliğimi geçirdiğim ,kış aylarında insanı şairliğe yönelten ,kızlarının acaip güzel olduğu,son yıllarda başarılı şekilde gelişen ve büyüyen ,her gittiğmde ''vay be ne günlerdi '' dediğim ,özlediğim bazen yerleşmek istediğim yer
özellikle orta direk için türkiye nin yaşanılabilirlik düzeyi yüksek olan şehirlerindendir. gün geçtikçe bozulsada içerisinde güzellikler her daim varolacaktır.
farklılığından dolayı adının bursa olduğu şehir. sevmeyenleri birçok faktör üretse de, sevenleri bile pek çok noktada kesişemezler. ben şurasını seviyorum derken, kalkıp da başka birisi, ben orasını sevmem, benim favorim misal, heykel değil, yeşildir diyebilir... işte bu nedenle farklıdır bursa.
denize yarım saatte varılabilen, uludağ'ın eteğine kurulmuş bir sürü tarihi han, hamam, cami, türbe vs.ye ev sahipliği yapan, bilmem kaç tane alışveriş merkezi olan maksimum 35-40 km. mesafede iki tane göl bulunan, ilçeleri buram buram tarih kokan, isterseniz su kayağı bile yapabileceğiniz şehirdir. bi altıparmak bi heykelden çok daha fazlasıdır.
kanımca üniversite kayıtları başladı diye şehri yönetenlerin fırsat bu fırsat ne kadar millete geçirirsek kardır düşüncesi ile bukart fiyatlarını 2 liradan 3 liraya çekmesiyle şehir içi ulaşımı türkiye nin en pahalı * olan ili konuma gelmiştir.
içinde barındırdıgı üniversitesinin sacmasapan dersleri,sacmasapan hocaları ve sacmasapan kuralları,bunların yanında temiz olmayan denizi yüzünden bütün yazı bünyesinde gecirmeme sebep olan sehir.** ama yine de seviyorum yaa .. *
terminal girişinde dönüşte "tarih ve kültür başkenti" tabelası bulunan, altında ise araçların dikkkatli dönmesini uyarmak için yavaş yavaş yavaş yazan tabelalı küçük il.
şu an oturduğum yerden yıkık bir duvarını ve ağaç dallarını gördüğüm şehir. aha bir kedisi de patronun arabasına işiyor.
düdüt: bir patronu da kedi kovalıyor.
çok defalar gittiğim, yalnız gitmekle kaldığım sonunda sako ve yüreksağda sayesinde ancak gezebildiğim şehir.
ayrıca benden söylemesi murat hüdavendigar'ın türbesinde sadece başı ve vücudu gömülüdür. iç organları kosovadaki meşhed-i hüdavendigar'dadır. bunu da sırplar yağmaladılar gerçi. mına koduklarım.
evet bursa demiştik ama daha fazla "gezdiğim, çok beğendiğim, hayran kaldığım, dibimin düştüğü şehir edebiyatı" yapmayayım. *imparatoluk türkiyesi'nin ilk gerçek başkentidir. edirne, söğüt bunlar daha ziyade askeri karargah maiyetindeydi.
türkiye'nin 4. büyük şehri olmasına inanılamayan yer. yahu koca şehirde adam gibi bir öğrenci adresi olmaz mı? tiyatro, resim ne biliyim müzik kursu falan iki el parmağından bile daha az mı olur? valla söz konusu yer bursa ise pekala da olur.
evet, mudanya'sı ayrı, uludağ'ı ayrı; baharı ayrı, kışı ayrı güzeldir. yeşil bursa yeşillikten çıkalı çok olsa da hala daha havası güzeldir. lakin üniversite şehri olarak ne bir ankara'nın, ne izmir'in eline su dökebilir. ayrıca trafik karmaşası konusunda istanbul'la yarışmaktadır. kısacası öğrenci memleketi değildir.