bugün

uygun fiyatı ve bilgilendirici önsöz kısımlarıyla oldukça tercih edilendir.
klasikleri kısaltıcam diye anlam bütünlüğünü bozup, anlaşılmalarını zorlaştıran yayın evi. uzun uzun okumdak daha iyi.
hiçbir cümlenin bir satıra sığamayacağı şekilde tasarlanmıştır betikler yayımlayan yayın evi.
genelde punkçıların tercih ettiği bir tür renk kombinasyonu.
mor siyah,kırmızı siyah,yeşil siyah,sarı siyah gibi türleri de mevcuttur.
hangi akıllılıkla o caanım eserleri o kalıba, o şekle sokuyorlar anlamıyorum. hayır boylamasına kitap basmak neden ki?

ayrıca yaptıkları şeyin adı çeviriyse, koyam be o çeviriye bea.
öncelikle genelin aksine benim kitap dizaynına hayran olduğum bir yayınevidir. sarı zemin üzerine yeşil yazı(her kitapta böyle olmadığı söyleniyor) ve hızlı okuma tekniğine göre yapılan sayfa düzeni benim çok beğendiğim tercihler. genellikle dünya klasiklerini çevirmeleri de yine takdire şayan bir iş, ayrıca fiyatları da çok cazip. fakat biraz araştırdığınızda insan keşke tek eleştirildikleri konu kitapların boyu olsa diyor maalesef.

oda kitabevi'nin sahibi ibrahim abiden aldığım tüyolar doğrultusunda şu bilgileri sizlerle paylaşıyorum sevgili okur; kitapları kısaltıp çeviriyorlar bu nedenle fiyatları daha ucuz. kitabın kalınlığı ise aynı çünkü hamur kabartma denen bir olay var ve bu sayede size 300 sayfalık kitabı 100 sayfa olarak çevirdiği halde, hem sayfa boyutunun küçültülmesi hem de sayfaların kabartılması suretiyle elinizdeki kitap 300 sayfalık orjinal metin çevirisiyle aynı kalınlığa ve kısmen aynı sayfa sayısına ulaşıyor.
fakat şunu belirtmem gerek benim gördüğüm bordo siyah yayını kitaplarda eğer kısaltma yapıldıysa, kısaltılmıştır ibaresine kitabın başında ya da arka kapakta yer veriliyor. dolayısıyla burada bir aldatmaca söz konusu olduğunu düşünmüyorum. belki kısaltılan metnin boyutuyla ilgili bir yanılgıya yöneltiyorlardır insanları. yani 300 sayfalık kitabı 100 sayfa olarak çeviriyorlar ve yukarıda bahsettiğim metodlarla bu 100 sayfayı 250 sayfa gibi gösteriyorlardır. okuyucu da kısaltılmıştır ibaresinden alt tarafı 50 sayfa kısaltılmıştır gibi bir yorum çıkarıyor olabilir. tabii ki okuyucuyu bu şekilde yanıltmak gibi bir amaç varsa hiç hoş değil.
bir eleştiri de çevirilerin kötü oluşuna. şimdi ben açıkçası bu konuda ahkam kesecek kadar bilgi sahibi değilim. ne orjinal metinleri okudum ne de bir kitabın farklı yayınevlerinden çevirilerini; ancak küçük prensi iki farklı çeviriyle okuduğumda çevirmenin ne kadar önemli olduğunu fark etmiştim. yine burada benden çok çok daha bilgili olan ibrahim abinin* yorumunu aktarıyorum: ''ben bu işe girmeden önce pek bakmazdım pek de anlamazdım çeviri olayından ama işin içine girince ne kadar önemli olduğunu fark ettim. bordo siyahın çevirilerine güvenmedim güvenmem de. ben sana can yayınlarını öneririm. erdal öz zaten iyi bir edebiyatçıydı ve can yayınlarının başında da o vardı. bu ülkede çevirmenin ismini yazarak kitap basan ilk yayınevlerindendir can.''

az çok kitaba ilgi duyan biriyseniz bir yerden sonra çevirinin ne kadar önemli olduğunu anlarsınız. ben bu zamana kadar bordo siyah yayınlarından çıkmış tek bir kitap okudum ve tabii ki nasıl bir çevirisi olduğu konusunda ahkam kesemem. sonuçta başka bir yayınevinden de okumam gerek aynı kitabı. ama şunu cidden çok merak ediyorum; acaba fransız bir yazarın kitabı fransızcadan mı çevriliyor, yoksa suyunun suyu misali fransızca bir yazarın ingilizceye çevrilen kitabı ingilizce metninden mi çevriliyor. pek çok eleştirmen ya da yazar röportajında çevirinin dolayısıyla çevirmenin ne kadar önemli olduğunu, çevirmenin kitabı bir anlamda baştan yazdığını ve iyi bir çevirmenin hem metnin yazıldığı orjinal dili, hem kendi dilini(dil bilgisi anlamında), hem edebiyatı iyi bilmesi dahası o yazarı çok çok iyi tanıması gerektiğini okumuştum.

kısaca nasıl okursak okuyalım bol bol kitap okuyalım ama iyi çeviriler olmasına özen göstermekte de yarar var ve bordo siyah yayınevi bu konuda çok da başarılı sayılmıyor.
müşteri temsilciliğini yaptığım canımın içi yayınevi. çevirilere el atılmıştır efenim, bekleyin...*
yaptıkları çevirilerle, ciddi anlamda edebiyat meraklısı tüketicilerin haklarını ihlal ettiklerini düşünüyorum.
safahat saadeleştirmesi tam bir fecaat. kebairi ekabir olarak anlayan kebairleri var.
basımı göz yoran çevirileri beyin bulandıran ucuz yayınevi.
klasik kitaplarını takip ettiğim bir yayınevidir. bir çok kitabı bir çok yayınevine göre iyidir.
çevirilerine kötü diyenler orjinal metnini okuduktan sonra mı böyle bir şeye kanaat getirdi merak ediyorum açıkcası.
son yaptığı kitap setini aldım ve gözlemlerimi söylemek gerekirse 10 kitaplık set hepsi aynı boy ve aynı renk olarak hazırlanmış. özel bir klasörü var bunun yanında bir de özel kutusu. setin en büyük özelliği tek sayfası türkçe tek sayfası ingilizce 4 kitabını bitirdim ve fazlası ile beğendim. beğenme sebebim ilk olarak çevirmenler kaliteli isim yapmış insanlar, sayfalar paragrafları dahil olmak üzere birebir gitmektedir. fiyatına gelince bir çok yayınevinin bunların için de can, doğan, martı gibi yayınevler başta olmak üzere bir kitaba etiket fiyatı olarak 20 tl 'den yaslarken ya da bir diğer söylemle satarken 10 tane kitabı 80 tl etiket fiyatı koymuş. ben internetten yarı fiyatına alan biri olarak hem seti hem yayınevini beğendim.
(bkz: yüksek kalite uygun fiyat)
bir yayınevi olmasının yanı sıra bambaşka bir yönüyle de önemlidir. kadına yakışan en önemli iki renktir. özellikle siyah elbisenin altına giyilen bordo iç çamaşırı kadını fena derecede seksi kılar.

(bkz: uu beybi güzel bi hareketlenme oldu bende)
yıllar evvel ilkokul*da türkçe öğretmenimin önerisiyle set halinde dünya klasiklerini satın aldığım yayın evi. ilkokul ve ortaöğretim yaş grubuna hitap ettiğini düşünüyorum. zira kısaltarak çeviri yapıyorlar (ki buna kesinlikle karşıyım; bunun televizyonda reklam kuşağına uydurabilmek için film kesmekten hiçbir farkı yok). eğer edebiyatla ilgili, yirmili yaşlarda biri bu yayın evinden kitap alırsa muhtemelen klasiklerden tiksinecektir. fakat o yaşlarda pek de önemi yok. okuyup da -benim gibi- ilgilenen insan -misal- dostoyevski yi hangi çevirmenden okuması gerektiğini, hangi yayın evinin hakkıyla kitap yaptığını zaman içinde araştırıp öğrenecektir.
Eski yayın biçimi insanda okuma isteğini kamçılayan ancak çevirileri çok beğenilmeyen yayınevidir.

Zaten o da olsa tadından yenmezdi ki...

http://m.uludagsozluk.com/e/35453002/
zamanında osman çakmakçı'nın jack london, maksim gorki, dostoyevski vb. müelliflerin kitaplarını çevirip yayınladığı yayınevidir.