kişiliği ve kariyeri hakkında fazla bilgi sahibi olmadığım koçtur. duruşu, maç süresi içindeki hareketleri, maç bitince yorumu, konuşması vesaire gibi şeyler dikkate alındığında an itibariyle sevgimi&saygımı kazanmıştır. cumartesi akşamı yarıfinal maçını da kazanırsak kalbimin 1/10unu ona ayırmayı düşünüyorum. 13. dev adam diyorlar onun için, doğru söylüyorlar efendim.
büyük bir alkışı hak eden , hastalığına rağmen yılmadan çalışan , takımı için terapisini erteleyen milli basketbol takımı koçu . bu kadar fedakarlık göstermesi bizi ne kadar sevdiğinin göstergesi . umarım şampiyonadan sonra tedavisini hızlandırır ve bir an önce sağlığına kavuşur .
başarının arkasındaki gizli kahraman. 2008 avrupa şampiyonası'ndan sonra onun arkasında duran turgay demirel de pay sahibi tabi ki ama en büyük avantajları medya tarafından futboldaki gibi hırpalanmamaları.
ben dahil birçok insanın zamanındaki acımasız eleştiriler yüzünden kendisinden özür dilemesi gerekiyor. bugüne kadar neler konuşulmadıki hakkında, basketboldan anlamadığı bile öne sürüldü. fenerbahçe'nin ve milli takımın önünü kesiyor, katkı sağlamıyor dendi, o fenerbahçe ülker'e 2 şampiyonluk, bir de final kazandırdı. o takımın uzunları milli takımın dünya basketbol şampiyonasında yarı final oynamasında büyük pay sahibi oldular. hastalığına rağmen takımının başında oldu, güvendiği oyuncularından bu sefer karşılığını aldı...
Ulusumuzu gururlandıran basketbol milli takımımızın başantrenörü. Ulusumuzu gururlandıran basketbol milli takımımızın başantrenörü. Kolon kanseri. 63 yaşında, geçen sene teşhis kondu, kemoterapi görüyor, sekiz seans görmesi gerekiyordu, son seansı vardı, erteledi, 'bu ülke bana güvendi, borcum var, bu ülke benim sorumluluğum, altı senedir çabalıyoruz, şimdi vazgeçmek, bırakıp gitmek olmazdı' diyor. Doktoru almış onu karşısına, basketbol diliyle anlatmış. 'dört faulle oynuyorsun, üstelik, sahadaki iki hakem de satın alınmış, seni oyundan atmak için fırsat kolluyor, beş faulle hayattan ihraç olman an meselesi, karar senin' demiş. ve o bizi tercih etmiş. Kendini ertelemiş bir kahraman.
vefa borcumuzun kendısıne hastalıgıyla mucadelesınde dua etmek oldugu, mıllı takımın basarıdan basarıya kosmasında buyuk katkısı olan koçtur. tedavısını erteleyıp duruma konsantre olmasıyla kalbımıze bır kez daha taht kurmustur.
fenerbahçe nin uleb avrupa ligi'nden elenmesi sonra istifa diye bağıranlar türk değil miydi? şimdilerde kahraman ilan ediliyor. istifa diyen de türk izleyicisi kahraman diyen de türk izleyicisi...
avrupa şampiyonası'nda denediği 1-3-1 tam saha savunma ve fiba 2010 dünya şampiyonası'nda denediği 2-3 (öndeki ikili oyun kurucuyu kapatıyor) alan savunmasıyla basketbolda çok abuk görünen hamlelerin bile ne kadar işe yarayabileceğini göstermiş taktik dehası. geçmiş yıllarda oyunculara verdiği sürelerde ve yaptığı gereksiz rotasyonlarla çok eleştirilmiştir. özellikle ibrahim kutluay'ı bençten oyuna dahil ettikten sonra üst üste 10 sayı attıktan hemen sonra oyundan çıkarmasıyla izleyenleri çileden çıkarmışlığı vardır. semih erden ve ömer aşık'ın yıllar içerisindeki gelişimlerine bakıldığında da çok iyi uzun oyuncular yetiştirdiği görülmektedir.
39 senedir koçluk yapan nadide insan.
pek çoğumuz oyun sistemini beğenmiyoruz. çoğu zaman yanlış tercihler yapıyor ama sezarın hakkı sezara.
2004 senesinde milli takımın başına geçtiğinde asıl amacımızın 2010 dünya şampiyonası olduğunu söylüyordu. ben ise o turnuvaya kadar milli takımın başında kalmasının olanaksız olduğunu düşünüyordum. bir anda verdiği kararla 2006 dünya şampiyonasında tüm kaderi değişti. tabi burada milli takım kaderinden bahsediyoruz yoksa adamın kariyerine dil uzattığım filan yok.
2006 senesinde hidayetsiz, mehmetsiz, mirsad sız kadroyla muhteşem bir derece elde etti. 6. olmuştuk şaşırtıcı bir şekilde.
neyse öyle veya böyle 2010 senesine geldi. milli takımın kötü bir takım olduğunu düşünmesem de 2. turda eleneceğimizi düşünüyordum. rusya ve yunanistanın arkasında kalır ve 3. oluruz diğer gruptanda ispanya veya litvanya ile karşılaşır ve eleniriz diyordum. ama büyük üstad beni yine alt etti.
alan savunmasının farklı bir versiyonunu 2-2-1 i 4 uzunla yaparak yunanistanı alt üst etti ve gruptan 1. çıktı.
biz ülke olarak gruptan 1. çıkmaya pek alışık değiliz karşımıza fransa gibi bir takım kazayla çıkınca yine moralim bozulmuştu.
ama bugün üstad yine beni perişan etti ve kenardaki oyuncuları inanılmaz kullanarak tarihi fark yaptı..
iyi durumdamıyız evet. tanjevic iyi durumda. turnuvada final oynamamak için hiç bir engel göremiyorum. koçluğunda 40. yılına girerken umarım bize ülkemizde final oynama tadını yaşatırsın.
ben inanmıyorum peşinen diyim ama sen beni göt etmeyi çok seversin üstad.
çok önemli bir koçtur. tek başına firmadır. bazı tercihleri elbette tartışılabilir,tenkit ettiğim zamanlar da az değildir. ama, genlerimizde eser miktarda yer alan savunma nosyonunu milli takıma yerleştirmiş adamdır, dün çin maçında, fark almış başını gitmiş,maç bitmek üzere, bütün oyuncular, hele hele semih çılgınlar gibi müdafaa yapıyor, çocukların alayı kendilerini yerden yere atıyordu. işte bu tanjevic'in eseridir. savunmayı geçelim, takımın oynadığı oyuna ne demeli, resmen üst düzey basketbol oynadılar,disiplinden kopmadan şovlarını da yaptılar.
bugün asıl üstünde durmak istediğim, işin teknik yönünden bağımsız olarak,bu karadağlının kişiliği. tanjevic hasta, ileri derecede. paraya da ihtiyacı yok, kariyere de. zaten hepsinin dik alasını kazanmış. yine de takımın başında, gemiyi terk etmiyor,bana ne yahu demiyor, sorumluluk sahibi. oyuncusu hakeme haksız yere itiraz ettiğinde en önce kendisi aforoz ediyor, hakem gerçekten haksızsa önce kendisi isyan ediyor, oyuncusunun da arkasında duruyor, baba adam.
milli marşlar çalınıyor, tanjevic gözünü kırpmadan ve bayraktan ayırmadan dinliyor, saygılı adam. yunanlılar rusya'ya kasten yeniliyorlar, tanjevic,ona giren çıkan olmadığı halde postasını koyuyor,sportmen adam. evladı yaşındaki, kendisinden 30 santim uzun bourousis'i kovalıyor soyunma odasına dek, delikanlı adam. seyirci,nihayet aklına gelip te lehine tezahürat yaptığında, asker gibi ayağa fırlayıp,eli göğsünde yarı beline kadar eğilerek şükranını gösteriyor, adam gibi adam. takım kazanıp kutlama yaptığında sessizce ortamdan sıvışıveriyor, zaferi onlara mal ediyor, mütevazi adam. iyileşmesini tabi ki önce kendisi için istediğim, ama kalsa da milli takımın başında değil ama altyapıda yeni kuşaklara evvela sporcu sonra nasıl basketbolcu olunur, öğretse diye arzu ettiğim müstesna insan. bu şampiyona mı, ah keşke finale çıksak hatta kupayı alsak ta çılgın atsak.
ama başaramasak bile, tanjevic'in yanlış tercihleri sonucu erkenden elensek bile,biz aslında dünkü çin maçının son periyodunda gerçek şampiyonluğu kazandık, bir kez daha seyredin o takımı, banktakileri ve seyircileri, ne demek istediğimi anlayacaksınız. teşekkürler gospodin.
dünkü çin maçında seyircilereden biz televizyon başındakilerin pek anlamadığı bi ses gelmeye başladı, bi tezaurattı ama kime? sonra birden coştu seyirci, alkışlamaya başladı. yönetmen pozisyonun! tekrarını gösterdiğinde anladık kim olduğunu.
tanjeviç önce yere baktı on bin kişi adını haykırırken. sonra belli belirsiz bi tebessüm belirdi yüzünde. kalktı, elini kalbinin üzerine koydu türk usulü, seyirciyi selamladı.
az önceki coşkunun nedeni anlaşıldı.
"tanjviç bu takıma bir adama bağlı kalmamayı öğretti." dedi maçın yorumcusu.
"bu takıma çok şey kattı." dedi murat murathanoğlu.
ve daha niceleri...
bilmiyorum bu takım nereye kadar gider ama bu adam istediği zaman maçı alabilen bi takım kurdu. kapasitelerinin olduğunu gösterdi basketbolcularımıza. eskisi kadar ayağa kalkıp, bağırıp çağıramasa da bunu yaptı.
(bkz: hasta adam)
şerefli adammış. yunanistan rusya maçından sonra yunanistan'ın yaptığı yavşaklığa hitaben bizim takımdan oyuncuların bile dönüp laf söylemeye niyetlenemeyecek bourousis'e dönüp yine aynı şerefsizliği yaptınız mealinde laflar söylemiş. birden kendisine inanılmaz kanım ısındı. yürü be tanjevic.