bugün

seyfi teoman`ın yöneteceği film. oyuncu kadrosunda taner birsel, mehmet ali nuroğlu ve ilker aksum var.
barış bıçakçı'nın 2004 yılında çıkardığı; 17 yıllık arkadaşların (çetin ve ender) aynı kadına (nihal) aşık olmasıyla gelişen olayları anlatan kitabı. bir solukta biterebiliyorsunuz kitabı. hani hiç yabancılık duymadan içine dahil olabileceğiniz cinsten. karakterler o kadar doğal ki, bir dostunuzun hikayesi gibi dinlettiriyor kendisini kitap. çünkü sözcükler gereksiz süslendirilmiş anlatımlardan o kadar uzak, yalın ve sakin ki; o dinginliğin arasından çıktığınızda neden bu kadar karmakarışık olduğunuzu sorgulama ihtiyacı duyuyorsunuz. mutlaka bir yerden bir parçasını alıp getiriveriyor önünüze.

kitaptan ufak bir kuple;
"karaya vurduğumuz günlerden birinde sen de söylemiştin, beni hep şaşırtan bundan sonra da şaşırtacak olan kavrayışınla; sen yine kendini sevdin. bense onu sevdim! bu iki kısa cümlede vurgulanması gerekilen sözcükleri de vurgulamıştın. böğrümde tek hamlede sapına kadar soktuğun bıçağınla balkona çıktığımda, istanbul'un berbat, nemli havasını güç bela içime çektiğimde, doğru söylediğini biliyordum."
çekimlerinin eylül sonunda başlaması planlanan film cannes bünyesinde seçilen 15 atölye projesinden biri.
film, lise yıllarından beri yakın arkadaş olan, 30'lu yaşların sonundaki iki adamın, ender ile çetin'in dostluğunu konu alıyor.
çekimleri aynı zamanda romanın geçtiği şehir olan ankara'da tam gaz devam etmekte. filmin başrollerinde ilker aksum ve fatih al var. barış bıçakçı'nın romanı kadar vurucu bir film yapabilirlerse ne ala.
eğer roman kadar iyi bir film olursa,herkes izler bu filmi.müzikler de sakin'den,oradan da bir izleyici kitlesi kazanacak film zaten.kısacası,filmi izledikten sonra kitabını arayacak bir çok insana cevabım şimdiden evet,bu kitabı okumadan ölmeyin abi.
kitabın %80' ini monolog' tu ,dialoglar çok azdı, iş bu sebeple ender' in çetin'e yazdığı kısımları, senaryoya nasıl uydurucaklar merak konusudur. batırılmaması kitaba yakışır bir prodüksiyon olmasını umarım sağlayabilirler.
mükemmel bi anlatım. mükemmel bi olay örgüsü. kısaca okunması okutturulması gereken bir kitap.
filmden bir iki resim..

görsel
görsel
görsel
ilk filmi tatil kitabı 'yla isminden söz ettiren seyfi teoman 'ın 15 nisan'da vizyona girmesi beklenen filmi. barış bıçakçı'nın romanından uyarlanan film, gelecek ayki berlin film festivali'nin ana yarışmasına seçilmiş. başrollerde taner birsel ve ilker aksum var.
filmdeki karakterlerden ender çevirmen, çetin de mühendistir.

"nihal çevirmen olan ve sürekli evde çalışan ender'le daha entelektüel düzeyde bir iletişim kurmaya çabalarken, mühendis olan ve akşamları eve gelen çetin'le daha çok gündelik hayatın pratiği üzerinden ilişki kurar."

hassas noktadan vurdu. bir çevirmenin yaşantısıyla ilgili ne gibi detaylar olacak merak etmekteyim.
görsel

4 gözle beklenen.
Gösterim Tarihi 15 Nisan 2011 olan lise yıllarından beri yakın arkadaş olan, 30'lu yaşların sonundaki iki adamın, dostluğunu konu alıyor.
(bkz: merakla beklenen)
uzun fragmanı için

http://www.youtube.com/watch?v=73yraeoSBJM&feature=player_embedded

çıksa da artık gitsek la.
doğmuş olmamız...
Bugün Ankara'da galası yapılan Ankara filmi. Bir ara Amasra'ya gidiyorlar sadece. Maalesef bekleneni vermeyen film. Vasat bile diyemiyorum belki ilker Aksum'dan daha iyisini beklediğimden.
gün itibariyle vizyona çıkmıştır.
http://eksisinema.com/201...igimiz-bir-roman-gozlemi/
(bkz: ekşi sinema)
gidip izlenilmesi gereken filmmiş.

olabilir ama bizim en büyük çaresizliğimiz halkı din kullanarak kandıranları ve bu yalancılara karşı halkı bilinçlendiremememizdir.
Bir çırpıda okunan Barış Bıçakçı romanı. Filmden sonra okumak beğenilmeyen filmi beğenmeye sebep olabilir. Ayrıca içinde pek güzel cümleler var ki bunlardan biri "Sana doğru yuvarlanan yumağın kedisiyim ben." ha bir de filmi izlemişseniz eğer Ender'in Nihal'e yazdığı şiir romanda bulunmaktadır. Unutmadan filmde piknik yaptıkları çıkaramadım ben kitapta Işık Dağı olduğu söylenmiş bilemeyeceğim artık.
önceleri sadece barış bıçakçı romanı iken artık film olarak da bir karşılığı var.
kitabı bir gecede okunabilecek, tavsiye edilebilecek güzel bir kitapken filmi için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. basit görünen konuyu, kitaptaki güzel cümleler, işlenilen duyguyu içinizde hissetmenizi sağlayacak başarılı ve akıcı bir anlatım zenginleştirmiş ve ortaya gerçekten başarılı bir iş çıkmış. fakat edebi dil ile okuyucuların bam teline dokunarak işlenen duygu ve düşünceler malesef filmde izleyiciye ulaşamadı. romandaki derinlik filmde sıkıcılığa dönüştü.

filme, merakıma yenik düşerek ve korkarak gittim ve korktuğum başıma geldi. üzgünüm.
yönetmeni seyfi teoman'in ekşi sinema'ya verdigi röportaj icin:

http://eksisinema.com/201...zim-buyuk-caresizligimiz/
barış bıçakçı kitabı. ne güzel bir dostluk bu dedirtir insana, kitapta anlatılan dostluk.

--spoiler--
alıntısı ise:
aslında bakarsan çetin, nihal,biz ona aşık olduğumuzda varlık kazandı, fiziksel özellikleri belirginleşti, daha bir güzelleşti, çekicileşti; hatırlanır oldu. önce aşk vardır. hatırlanmak da, acı çekmek de, sevgilimize vereceğimiz çiçeğin fotosentezi de ondan sonra başlar.

ikinci alıntı:
sevdiğim bir öykü gelip kendisini, bir parodi olarak bile olsa yaşamamı önerse, nasıl reddederim?

son:
aşkın insanı zenginleştirdiğini biliyorduk, fakirleştirdiğini de bilelim.
--spoiler--
nihayet izleyebildiğim, seyfi teoman 'ın 2. filmi.

film keyifli bir film olduğu kadar seyirciye mesafeli aynı zamanda. hani leziz bir anlatım yer yer kesik kesik betimlense de dikkate değer bir samimiyet var. yönetmen sulandırılmaya müsait filmi sade ve olması gerektiği gibi ele almış. tabi okumasam da kitabın enteresan ve ilgiye namzet tümcelerle bezeli olduğu gerçeği belki de sinemanın dili itibariyle bazı şeylere nokta koymamızı engelliyor. kitabın detaylarla zenginleştirilmiş diline karşı, açık kapılar çoğalıyor.

çetin ve ender'in dostluklarındaki farklılık bir gün aralarındaki tartışmada da kendisini iyiden iyiye gösteriyor. farklı ve nevi şahsına münhasır bir tartışma her haliyle. bir iç döküş ve içsel derinlerde birikenlerin boşaltılması... kişiliklerindeki sakinlik ve enerjiklik aslında zıt kutuplar birbirini bütünler/ tamamlara selam çakar vaziyette bir gönül birlikteliği sunmakta. nihal'e aynı duygular beslense de bu iki dostun birbirlerine yaklaşımını sekteye uğratmıyor.
özellikle ender rolünde ilker aksum; felsefik, duygusal, hassas ve düşünceli adamı başarıyla oynuyor.

film içsel dünya da yaşanılanın dışarıya yansıtılıp yansıtılmaması aynı şeylere kafa yorup yormamak ekseninde göz kamaştırıyor. arka perde de ankara rol çalmakta ısrarlı oyunculardan. ankara'yı sevmeyip istanbul'u sevenlere inat akıp duran karpostal haksızlık yapıyorsunuz acımasızlar diye imreniyor, imrendiriyor.

hassas bünyelere zarar bir film. her ne kadar bu kitapların tamamını okudun mu ender abilerin zamanla enderlere dönüşmesindeki sıkıntılı ritüel özünde bir klişeye parmak bassa da duygusallık ve esprilerin kararında dengelenmesi filmin en büyük artısı. üstelik bir açılma, bir dile getiriş gerçekleşse iş nerelere giderdiyi kimse bilmediği için fikir yürütme görecelilik soslu ifade edişlerin gizeminde kaybolup gidiyor.

nihal'in basit ama manidar büyüme hikayesi de dikkate değer. çişlerin ayakta etrafa sıçratarak değil oturarak yapılması gerekliliği kadar.

10 üzerinden 7.5 alır, ankara ve güzelliğiyle beraber!
büyük ilgi görememiştir.
ilk 15 dakika tutuk olan fakat sonrasında açılan, herkesin sevemeyeceği film. hatta ilk dakikaları ilker aksum bile kurtaramamış. yine de benim için her zaman ayrı bir yeri olacak bi ıssız adam kadar. belki de kitabını okuduğum için.

neden herkesin sevemeyeceğine gelirsek en önemli sebebi acayip şekilde sanat filmlerine benziyor. biraz daha ağır olsa nuri bilge ceylan filmi tadında olacak. bizim halkımızın henüz bu tarz filmlerden tad alabileceğini sanmıyorum. bu yüzden yeteri kadar ilgi görmedi sinemada, gerçi benim izlediğim salon nerdeyse tamamen dolmuştu, o ayrı.