Unuttuğunuzu düşünürsünüz, aklınıza bile gelmiyordur, hatta yüzü bile tanıdık değildir artık sizin için. Bir şarkı çalar, dandik bir not defterinde iki kelime görürsünüz, bir güzel koku çalınır burun deliklerinize, işte ozaman o unuttuğunuz yada unuttuğunuza inandığınız kişi kare kare canlanır belleğinizde. O andan itibaren Allah yardımcınız olsun çünkü sırada rüyalar vardır. Rüyanıza girer, birde utanmadan ''seni seviyorum'' der, gerçekten mi ? (bkz: vallaha mı ?) diye sorarsınız bütün saflığınızla ve uyanırsınız. Böyle bir süre yoktur. Gaybı göz ardı edenlerin işi olur sadece zamanla, bir de unutabileceğine inanacak kadar sevenlerin.
süre tamamen karşıdakine verilen değer ve hissedilenlerle koroledir. aşıksanız, sevdiyseniz yıllarınızı alabilir. pek bir şey hissetmeden sadece vakit geçirip boş vaatlerde bulunanlar arasındaysa 3 ayda bile unutanlar var. dolayısıyla değişir.
unutmak diye bir şey yoktur. Sadece "acıya alışmak" vardır. Acıya alıştığımız zaman da, unuttuğumuzu düşünürüz. Ama aslında unutmayız. hem de hiç bir zaman.
günümüz için pek geçerli değil bana göre teknoloji çağında yaşıyoruz sosyal paylaşım siteleri kullanıyoruz arama motoruna bir isim yazmakta biter bu iş. ancak allah göstermesin hafıza kaybında unutabilir.
barney stinson'a göre onun yatağından kapıya kadardır.
bence, onunla oldugun süre kadardır. birlikte olduğun her gün için onsuz oldugun bir gün. bence bu adil.
böyle bir sürenin var olduğu gerçektir. fakat sürenin uzunluğu hakkında kimsenin bir bilgisi olamaz. birçok kere unutulduğu sanılan fakat akla düştüğünde kalp acıtan şahsın esintisi öyle kolay kolay geçmeyecektir.
onunla görüşmediğiniz sürece geç de (muhtemelen 4 ay yeter) olsa unutabilirsiniz. fakat arada hala konuşuluyorsa ara ara eskisinden daha çok özlemek mümkündür.
bu süreç kişiden kişiye değişen bir süreçtir, 1 ay 2 ay belki daha kısa ve uzun süre de olabilir, eğer ki gerçekten destek olan birileri var ise yanınızda bu süre çabuk atlatılabilir.