makarna yapılmıştır, ancak evde süzgeç yoktur. makarnanın suyu lavaboda yavaş yavaş süzülmeye çalışılırken sakar arkadaş tüm makarnayı lavaboya döker. Ama bu çok aç öğrencileri yıldıramaz, makarnanın üstüne ketçap, mayonez dökülüp lavabodan yenir.
90lı yılların başlarında dijital kameralar ve gidip tab ettirecek tanıdık fotoğrafçı olmadığından anılarda yaşayan sahnelerdir. 12. katta üzerinde ısı yalıtımı olmayan bir evde artan ısı sebebi ile cehenneme staj yapılırken * bir arkadaşın tişortu bacaklarından geçirip boğaz kısımından dal taşak serbest bırakıp, üzerine de normal olarak giydiği tişortu alttaki ters giyilmiş olan aşağı kaymasın diye kemerle sıkıp yeni yaz kreasyonunu sergilemesi sonucu evde herkesin bu yeni akıma kapılması ile oluşan sahnedir.
ev arkadaşı olan 2 şahıstan birinin diğeri memleketindeyken sevgilisi ile yatması; boynuzlanan kişinin surpriz yapmak amacıyla eve habersizce gelişiyle ev arkadaşını sevgilisiyle yatakta bastığı sahne. evet bence daha iğrenci olamaz.
banyodan cıkan ev arkadasının elindeki kirli donla salona gelip televizyona dogru yönelip elindeki donla televizyonun tozunu alması, savunma olarakta cok kirlenmis hacı demesi, insanını aklına bir televizyon ne kadar kirlenir ki sorusunun dank etmesi anı.
Sevgilisiyle yattıktan sonra kirli,ıslak,spermli peçeteleri ortaya atan ev arkadaşımın odasını gördükten sonra daha beter ögrenci evi mümkün değil dedim.
Ha birde annesinin düdüklüde yaptıgı kuru fasulyeyi yemeyip 3ay boyunca cam önünde bekletmiştir,camı açamıyordum keza ölümcül bir kokusu vardı,eh siz karar verin hangisi daha iğrenç.
terasta birikmiş çöplerin atılmasına karar verilmiştir. en battalından torbalar alınır ve çöpler taşınmaya başlanır. bu esnada alt katta oturan meraklı teyze sorar:
evinde kaldığınız, kirasını takır takır ödediğiniz ev sahibinin size hiçbir söylemeden, danışmadan, yedek anahtarla eve girip muhtemelen yeni kiracı olacak kişiye evi gezdirmesi.
tencerede makarnayı unutup yaz tatiline gidersin. (yaz tatili diyorum sana! üç ay eder). döndüğünde o tencerenin içinde serpilmiş şirin mi şirin bir mantar görürsün. yaklaşık tencerenin yarısı kadardır. ve ev arkadaşından bir nida yükselir.
- besleyelimmi lan!
- seni besliyoruzya!
-. mına koyım emre, bu ne lan oluum!
-ya abicim ne bağrıyon bee ödümü zıplattın!
-sus lan, sus! şimdi dalacam heaa! lan olum, hani bugün bulaşıkları sen yıkayacaktın, zırtopoz! bi sözünü de tut be aq!
-napıyım ya yorgunum canım istemedi. allah allah!
-ben neyim lan ibne zırtopoz! leş gibi kokuyo ev! bulaşıklar bahçeye uzanıyo lan! öhh be abicim ya ,öhhh ya, el insaf!
-öfff bee!
tamam, biraz fazla bağırıp çağırdım ama sözünü tutmadı. düşünsenize, eve geliyosunuz yorgun argın, mutfak leş. kokudan burun felci geçiriyodum az daha.