bugün

Tylolhot.
her bir gece, illa ki sabaha, aydınlığa, güneş'e dönene kadar umut var demektir.
(bkz: analjezik)
"cumartesi -pazar tatil". çalışan için daha ilaç bir söz yok bence.
Velhasıl kelam onlar vurdu biz büyüdük kardeşim..
Bizim bakkalda şişe efes on lira.
pasiflora şurup.
eser miktarda, pasiflora bitki özü ve alkol ihtiva eder.
rahatlatır,panik ve sıkıntıyı giderir, fazlası uyku yapar.
Elden vefa, zehirden şifa gelmez.

Zehirden şifa beklenilmeyeceği gibi yabancılardan da yardım ve iyilik beklenmez.

----------

Her madde zehirdir. Zehir olmayan madde yoktur; zehir ile ilacı ayıran dozdur. (Paracelsus)

----------

Şifa zehirdir, Zehir şifadır.

Yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder, sözü misali işinin ehli olmayan kimseler fayda yerine zarar verirler insana. Halbuki işinin ehli mütehassıs bir kimse, hazırladığı zehir gibi acı ilaçla hastasını iyileştirir. Hastalık da şifa da allahtandır. Kullar hekimler aktarlar ilaçlar bitkiler otlar ise birer sebeptir. Şifayı aramak talep etmek ise bir vecibedir. Dermanı olmayan hiçbir dert yoktur. Ölüm hariç.
Tekirdağ rakısı köfte piyaz süzme yoğurt afiyet olsun ilaç olsun.
hayatta isen ve sağlığın da yerindeyse bir şeyleri düzeltmen için halen fırsatın var demektir.
Derdim var diye üzülme.
Sendeki derdi nimet bilenler var.
dünyayı değiştiremiyorsan, kendi dünyanı değiştir.
-stefan zweig.
" tüm dünya vazgeç dediğinde, umut fısıldar; bir kez daha dene". ayrıca esasen, umut süründürmez. süründürür gibi gözükür, ama aslı öyle değildir. tüm umutları bitirdiğiniz de bile, sırf umutları kullanabildiğiniz için hayat size bir şans dahi verebilir. bunları sırf ilaç olsun diye de söylememek gerekir ayrıca. gerçekten, inanarak söylenen, yapılan, düşünülen, her şey değerlidir benim nazarımda.
Ben komediye değil dramaya gülerim. Afaroz edilmiş papazın incilindeki gülde saklıdır benim inancım.
Sevdiğini alamadığında yada tamamen kaybettiğinde Allahın yaratıcılığının zenginliğini aklına getir ve azıcık bekle. Çünkü hem seveceğin hem de sana uygun olanlardan o kadar çok yarattı ki.
şu anda yaşayan herkes ama herkes yüz sene içinde ölecekse, neden hepimiz grand grave'in dokuzuncu katından atlamıyoruz?
dünya, durup dinlenmeden kazarak birbirimizi gömdüğümüz bir mezarlıksa…
süremiz belirsiz, zamanımız kısıtlıysa, gerçekten vaktimiz var mıdır? bence yoktur, kendi adıma konuşayım: benim yok.
ermişler de, reklamcılar da aynı şeyi söylüyor. “an'ı yaşa”. an'ı yaşamak mı istiyorsunuz? buyurun grand grave'in dokuzuncu kat penceresine.
işinize gelmedi mi?
halbuki her birimiz dokuzuncu kattan düşüyoruz. kimimiz üç saniyede, kimimiz yüz senede.
bu kadar basit.

Murat Menteş
iş yerindeki hiçkimse, sinirlenmene değecek kadar kıymetli değil.
Bunu yazan tosun okuyana kosun.
done bun can't be undone - Insomnia.
Majezik.
Adamın adı abdülmuttalip.
" gagavuz da ne amk. " Diyor.

Gel de şimdi bunun ağzına ayağını sokma.
hayata gözlerinizi kapatırken keşkeleriniz değil iyiki yapmışımlarınız olsun cebinizde.
yağmurdan sonra doğan güneşi düşün.
Her dakikada 20 kişi mülteci konumuna düşüyor böyle bir dünya da yaşıyoruz.
Matematik öğrenmemeyi biyoloji öğrenmemeye tercih etmeyenlerden biri olmamayı yeğlerim.