resim öğretmeni ve edebiyatçıyı içerden kilitlenmiş resim salonundan çıkarken görmek ve gün sonunda okuldaki herkesin bundan haberdar olması.amaç sanatın farklı dallarını öğrencilere bir kompozisyonla sunmaktır tabi, fesatlar sizi.
kantinciye "iki simit iki peynir" denileceği yerde dilin sürşerek ortaya "iki sikim iki peynir" gibi saçmasapan bir cümle çıkması. Nasıl bir sürşmeyse artık.
göt kadar sınıfta damat halayı çekmek, koridorlarda körebe oynamak, su şişeleriyle maç yapmak, sınıfta saç düzleştirmek, sabahları çaydanlık getirip çay yapıp sınıfça içmek ve aklıma gelmeyen daha bir sürü şey. *
öğlen arasında kantinciye karşı tepkimizi göstermek amacı ile çorba yapıp içmemizdir.
efendim şimdi öğlen arasında para toplanır elemanın biri ya da ikisi bir torba dolusu ekmek alır. sonra evden getirilen kettle ile su ısıtılır, ardından knorr hazır çorba kupalara boca edilir. afiyetle içilirdi. derste mis gibi çorba kokusu almak da güzel bir artıydı. *
sonra ne mi oldu?
bir öğretmen müdür yardımcısını durumu bildirdi ve bu maceramız bitti. yoksa çay kahve çorba gerek derste gerek teneffüste gırla gidiyordu. *
hemen hemen her derste topluca iki dudağı birbirine değdirmek suretiyle " bıt, bıt, bıt " şeklinde sesler çıkarırken 1 anda öğretmenle göz göze gelmek ve akabinde müdür yardımcısının odasından gelen tuhaf sesler.
okulu asarken en kıdemli müdür yardımcısına* yolda yakalanmak ve sonrasında 10dklık sağlam bahaneler içeren görüşme ile izin kağıdı alıp resmi olarak okulu asmak.
sene: 2005
yer:kolej*
hocanın birinden bahsederken onun ahlaklı izlenimi çizip aslında ahlaksız olduğunu anlatmak için 'gizli gizli porno film izliyor' olayını örnek vermesi ve arkadaşın (kız arkadaş) pornoyu 'korku' anlayarak 'ne var yani bende izliyorum onu' demesi, tüm sınıfın yarılması hocanı duymazdan gelmesi kız arkadaşın olayı hala çakamaması.
lise 1, resim bölümü öğrencisi olan arkadaşın sınıfını sevmemesinden ötürü sürekli müzik sınıfı olan bizim sınıfımıza, derslerimize girmeye çalışması. akşam çıkması gereken saatte çıkmayıp, müzik sınıflarının çıkmasını beklemeyerek derse dalması. herkesin ''bu kim ya, niye bizde bu ya?'' sorularına aldırmayarak sınıftakilerden daha çok parmak kaldırması, sınıftan biriymiş gibi davranması. üstüne hocaların ''sussanıza, sizden daha iyi dinliyor dersi'' demesi. ve arkadaşın her fırsatta hüzünlenip ''ya ben buraya gelmek istiyoruuummm'' demesi.
hoca: bir esere sanat eseri diyebilmemiz için ne gibi şeyler gerekir?
(sınıf saçma sapan şeyler geveler, en sonunda yukarıda bahsettiğim arkadaş parmak kaldırır) hoca: evet, neydi adın? arkadaş: x hocam. bence bi eseri sanat eseri olarak nitelendirebilmemiz için belli bir estetik kaygı çerçevesinde olması gerekmektedir. hoca: çok doğru, katılıyorum. salak bi arkadaş: hocam ben arkadaş ne diyo hiçbişi anlamadım. *
lise sonda ilk dersin boş olmasını fırsat bilerek arkadaşla çorba içmeye gidilmek istenir. bendeniz arka duvardan tek hamlede atlarken biraz kilolu olan arkadaş duvardan atlayamaz ve üstüne üslük okulun en cabbar hocasına yakalanır. hoca beni görmezken yan tafataki ikinci el eşyacı beni işaret ederek kaçıyor der. hoca da arkadaşı sıkıştırınca ismim hocanın kulağına gider. bendeniz okulun etrafıdnan dönerek binanın içine kadar girmiş olsam da artık çok geçtir. zira hoca ismimi almış ve o ana kadar dışarıda oturan tüm sınıfı benim yüzümden toplayıp tekrar yoklama almıştır. tüm sınıf karşısında neden kaçtığımı sorunca da cebimdeki olips paketini göstererek ''olips almaya gittim'' cevabını vermem ve hocanın beni sigaracı sanması bir olmuştur. lakin hayatımda ağzıma sigara koymadım bu da ayrı bir not tabi.
aslında "su ürünleri mezunu" olup, bize " ingilizce" dersi vermeye gelen kadının dersi boşverip, sınıfta mevcut olan televizyonu açıp, "Caner ile Tülin" izleyip, bizimle bunu yorumlaması.. hayır yani erkekler futbol oynamaya falan çıkıyordu. bizi de azad edeydin iyiyidi.. yine bu kadın bizim sınav kağıtlarını, sınıfta arka sıraya geçip oynaştığı "EDEBiYAT" hocasına okuttururdu ki o ayrı!
matematik hocasının sınıfı azarlarken yan sınıflardan son ses i will always love you şarkısının çalması.
ö:ihihi
h:gülebilirsin, hakkaten komik bi durum.
sınıfın haylazının, üçüncü dersin sonunda, çantasını okulda bırakıp, güvenliği atlatıp elini kolunu sallaya sallaya okuldan kaçması. yokluğunun beşinci ders sonunda fark edilmesi, müdür yardımcısının gelip sınıfta "bir arkadaşınıza sahip çıkamıyorsunuz" diye bağırması. çocuğu cep telefonundan arayıp ulaşamamak, müdür yardımcısının çocuğun öldüğünü sanıp triplere girmesi. ertesi gün dershane etütüne gittiğinin öğrenilmesi. sonra çocuğu bir kereliğine affettiler. ne affediyorsun amk? versene tasdiknamesini.