yumuşamış bir yürek ve samimiyet. evet aşk acısını çeken adam bir daha çekmemek için elinden ne gelirse yapar ve eskisinden cok daha fazla olgunlaşır. hani o kazığa bir kere oturmuştur acısını çekmiştir. mecaz bir şey insanın canını yakar mı? evet aşk acısı yakar parmağınız kesilince nasıl acırsa aynen öyle acır içiniz.
öylesine acıtır, öylesine yakar ki canınızı bir daha kimseye o kadar teslim etmezsiniz kendinizi, daha emin adımlar atarsınız artık, oyunu kuralına göre oynar hata şansını en aza indirirsiniz. bir zaman sonra ne nefret duyarsınız ardından ne de sevgi. sadece bir boşluk sözkonusu olur duygularınızda, nötrleşirsiniz. hayata ve insanlara bakış açınız değişir, artık herşey daha gerçektir, herşey tanıdık ve bildiktir sizin için. onursuzluğun, gurursuzluğun ne demek olduğunu anlar sonrasında hem onuru hemde gururu yerinde ve dozunda kullanmayı öğrenirsiniz. limitlerinizi bilirsiniz artık.
tamamen mantık hatasıdır. aşk acısı hiçbir şey kazandırmaz. her zaman, tüm ilişkilerde hep aynı hata yapılır. tek farkı, daha sonraki ilişkilerde yapılacak hatalar "ben bunların olacağını biliyordum" yorumu altında olup biter. ayrıca, yapılan gurursuzluk da cabası. bu daha da kötü bir durumdur. aşk acısı insana hiçbir şey kazandırmaz, hep ve sürekli olarak kaybettirir.
hatta sadece aşk acısı değil; bir ilişki genel olarak her zaman insandan bir şeyler alıp götürür.
aşık olup üstüne acı çeken insanın artık pişmiş olması umut edilerek sorulan sorudur.
-bu biten aşkınızın acısı size neler kattı?
-pişman değilim, yine aşık olayım, yine yaparım...
tabi her zaman böyle olmaz. daha ziyade.
-artık daha olgun bakıyorum hayata. bu aşk beni büyüttü.
-artık sevmeyeceğim.
bir aşk acısı x kazandırırsa beş aşk acısı 5x kazandırmaz. hatta beşincinin sonunda kaybettiklerin o x'i katlar nerdeyse.. misal beşincinin sonunda beş kat olgunlaşmış olduğunu farkedersin ama umutsuzluğun da yirmi katına çıkmıştır. bu durumda bi kazanımdan söz edilebilir mi ki...
aşk acısını aşkın kendisinden ayırmamak kaydıyla; başka bir aynada kendini görme fırsatı bulduğun, varoluşu anlamaya başladığın için şükretmek, kazandırdıklarının paha biçilmez olduğunun farkına varmak..zira "bir aşk acısı yaşamayan kişi ya delidir ya ölü" diyen düşünüre kulak vermek.
acı verir, intikam alma hissiyle dolup taşsanız bile kendinizi tutarsınız ve sabır gelir akabinde. ve gün gelip olgunlaşıp insanlara güvenmemeyi öğrenirsiniz. öğrendikleriniz sonucunda da aynı insanla karşı karşıya gelip ona acıyarak bakarsınız ki işte bu demektir ki acı sizi büyütmüştür. işte sırf bu an için tüm acılara değer. sonuç siz acı çektiniz ve şimdi ilerdesiniz o ise hala orda saymakta.
sezen aksu'nun bir şarkısı ile bitirmek istiyorum
'ben bu yüzden hiç kimseden gidemem gitmem
unutamam acı tatlı ne varsa hazinemdir.
acının verdiği değeri bilirim küsemem ,
acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir..'
(bkz: sezen aksu gidemem)